Tarım daralırken ekonomi büyür mü?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Tarım daralırken ekonomi büyür mü?

CEO’nun uyarısı bir kehanet olmasın! 

Türkiye’de tarım ve perakende sektörü arasındaki ilişki giderek daha gergin bir hâl aldığı ortada. Geçtiğimiz günlerde büyük bir zincir marketin CEO’su tarafından yapılan “Çiftçi üretimden çekiliyor, bu böyle giderse raflar boş kalır” uyarısı, ilk bakışta tarıma duyarlı bir yaklaşım gibi görünse de derinine bakıldığında çok daha temel bir kaygıyı yansıtıyor: Ticari hayatta kalma korkusu…

Zincir marketlerin tüm iş modeli, kesintisiz ürün akışına dayanır. Raf boş kalırsa, sadece satış kaybolmaz; marka itibarı, müşteri güveni ve rekabet gücü de çöker. Bu nedenle CEO’nun feryadı, romantik bir “çiftçiyi koruyalım” çağrısından ziyade, tedarik zinciri çökmesin çığlığıdır.

Çünkü bugün çiftçinin yaşadığı maliyet baskısı hafif bir pazar dalgalanması değil; üretimden kopmaya yol açacak kadar derin bir krizdir. Mazot, gübre, tohum, ilaç, işçi ve enerji fiyatları, çiftçinin ürettiği ürünün fiyatından çok daha hızlı artıyor. Bu uçurum büyüdükçe, perakende devlerinin şu ana kadar alışık olduğu “düşük al, yüksek sat” konfor alanı da çatırdamaya başlıyor.

Bir noktadan sonra durum şuraya geliyor: Ürün yoksa, fiyatı belirleme gücü de yok. İşte CEO’nun esas paniği burada başlıyor.

Türkiye’de ilk 10 zincir marketin (3,4,5 ve 6 harfliler) gıda perakendesindeki payı yüzde 44’ün üzerine çıkmış durumda. Bu devasa büyüklük, doğrudan bir piyasa hakimiyeti ve ezici bir tekelleşme yaratıyor. Çiftçi ister istemez bu devlerin kapısına mahkûm oluyor. Ancak işin ironik tarafı şu: Bu kadar güçlü hâle gelen zincir marketler, bugün tedariksiz kalmaktan korkuyor.

Neden mi?

Çünkü çiftçinin maliyet artışını fiyatına yansıtmasına izin vermediler.

Çünkü kendi lojistik avantajları sayesinde maliyetlerini baskılarken, çiftçinin nefesini kestiler.

Çünkü “ucuz satıyor” gibi görünürken aslında en yüksek marjları raf fiyatlarına gizlediler.

Ve şimdi tablo tersine dönüyor. Eğer çiftçi üretmezse, zincir marketin lojistik üstünlüğü de raf dizaynı da indirim kampanyası da bir işe yaramayacak. 

Tedarik zinciri koptu mu, geride sadece boş raflar kalır.

BÜYÜMENİN YENİ YÜZÜ: İNŞAAT VE HİZMET  

Peki ya gıda arzı?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomiyi üç temel üzerine oturtuyor: Para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar. Ancak pratikte tüm yük para politikasının, yani Merkez Bankası’nın omuzlarına bırakılmış durumda.

Faiz artışları, talep daraltıcı adımlar, sıkı para politikası… Bunlar nefes aldırır, ateşi düşürür; fakat hastalığı iyileştirmez. Tedavi için beklemede olan kısım maliye politikası ve yapısal reformlardır. Ne var ki biri kontrollü uygulanıyor, diğer ikisi hâlâ beklemede.

Tarımın bu kadar sert daralması ise bu dengesizliğin en somut sonucudur. Para politikasını sıkılaştırırken tarımı desteklememek; üretimi düşürür, gıda arzını azaltır, fiyatları tekrar yukarı iter. Sonuçta ekonomi bir yandan tamir edilirken diğer yandan yeniden bozulur.

Tarımın payı hem üretimde hem istihdamda küçülüyor. Girdi maliyetleri yükseliyor, çiftçi üretimden kopuyor. Bir yandan büyüme rakamlarından başarı hikâyesi çıkarmaya çalışıyoruz; diğer yandan gıda arzı daralıyor.

Bu bir tezat değil; politik tercihlerin sonucudur. Ekonomiyi yalnızca para politikasıyla ayakta tutmak; üç ayaklı masayı tek ayak üzerinde tutmaya çalışmak gibidir. Bir süre dengede durur, ama devrilmesi kaçınılmazdır. 

Sayın Mehmet Şimşek: Bugün enflasyonun en büyük taşıyıcısı gıdadır. Gıdanın omurgası ise tarımdır. Tarım çökerse enflasyon da düşmez, fiyat istikrarı da sağlanmaz, büyüme de kalıcı olmaz.

Son söz: Ekonominin genelinde büyüme varken tarımın yüzde12,7 küçülmesi, yalnızca istatistiksel bir detay değildir; Türkiye’nin geleceğine dair ciddi bir uyarıdır.

Tarımı dışarıda bırakarak büyüyemezsiniz.

Tarım küçülürse enflasyon yükselir.

Enflasyon yükselirse büyüme kalıcı olmaz.

Bugün ekonomide yaşadığımız tam da budur: Üç ayaklı bir masayı tek ayağa yükleyerek ayakta tutmaya çalışıyoruz.

Ve tarım yeniden stratejik bir ayak hâline getirilmedikçe, masanın yıkılma riski her geçen çeyrekte daha da artacaktır.

Kalın sağlıcakla…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...