Ben Size Ölmeyi Emrediyorum!

30 Ağustos 2024 tarihinde Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'nin bitiminin hemen ardından bir grup teğmen kılıç çatarak askeri yemin dışında bir yemini basın önünde söylemişlerdi. Ardından Milli Savunma Bakanlığı “İlgili personellerin Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiğini” duyurmuştu.
31 Ocak 2025 tarihinde M.S.B. “Yüksek Disiplin Kurulu tarafından sıralı 3 disiplin amirine ve Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulu tarafından 5 teğmene T.S.K. Disiplin Kanunu ve T.S.K. Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği amir hükümleri ile diğer mezkur mevzuat gereğince 'silahlı kuvvetlerden ayırma cezası' verildiğini” duyurdu.
Bu menfur olayın hemen ardından Milattan Önce 209'dan bu yana 2234 yıldır dünyada hayranlık uyandıran, milletimizin gözbebeği, askeri kudretimiz Türk Silahlı Kuvvetleri tamamen önyargıyla ve kendi ajandaları üzerinden karara karşı çıkanlar tarafından kutuplaşma ve cuntalaşma ikliminin içerisine sokulmaya çalışıldı.
Kavram açıdan incelendiğinde disiplin, “bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu” ya da “kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü” olarak tanımlanmaktadır (Türk Dil Kurumu Sözlüğü).
Hukuksal bakımdan disiplin, “hukuksal anlamda kabul edilmeyen bir eylem ya da fiilin sonucu olarak, mezkûr eyleme uygulanan müeyyide” şeklinde ifade edilmektedir.
T.S.K. 211 sayılı İç Hizmet Kanunu’nda ise disiplin, “kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak itaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet” şeklinde tanımlanmıştır. Ülkelerin askeri düzenlemelerinin ortak noktası; askerin eğitimi, yetiştirilmesi, mutlak itaate dayalı sarsılmaz bir disiplin anlayışının oluşturulması ve nihai olarak ordunun harbe hazırlanmasıdır.
Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi eğitim, iş, toplum ve aile hayatındaki disiplin kavramı ile askeri disiplin kavramı birbirinden çok farklıdır. Askeri disiplin tanımında kullanılan mutlak itaat kavramı, kayıtsız ve şartsız verilen bir emrin gereğinin harfiyen yerine getirilmesi anlamında olup askerlik dışında hiçbir kurumun disiplin mevzuatında yer almamaktadır. Bu durum disiplin kavramı bağlamında askerlik kurumunu diğer devlet kurumlarından ayıran en önemli farklılıktır.
T.S.K. açısından etkin bir disiplin anlayışının varlığı, 6413 sayılı T.S.K. Disiplin Kanunu’nda 68 (altmış sekiz) adet disiplinsizliğin detaylı bir şekilde düzenlenmesiyle kendisini göstermektedir. Yapılan bu detaylı düzenlemeler T.S.K. açısından disiplin konusunun ne denli önemli olduğunu ortaya koyması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.
6413 sayılı T.S.K. Disiplin Kanun’da “Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilebilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre “uyarma, kınama, hizmete kısmi süreli devam, aylıktan kesme, hizmet yerini terk etmeme, oda hapsi ve silahlı kuvvetlerden ayırma” olarak belirtilmiş ve her bir disiplin cezası türü kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır.
Disiplin bir ordunun en temel öğelerinden birisidir. Ordunun temeli olan disiplin ve disiplini sarsılmaz bir şekilde tesis etmek için yapılan hukuki düzenlemeler çok eski tarihlere dayanmaktadır.
Tarihten bugüne her devlet; milli varlığını korumak, dış tehditlere karşı gerekli güvenliğini sağlayabilmek amacıyla güçlü bir orduya ihtiyaç duyar ve bu ihtiyacı yapmış olduğu özel hukuki düzenlemelerle kurumsal hale getirir. İşte bu noktada Askeri Ceza ve Disiplin Hukuku, ordunun ideal olarak işleyişini sürdürmesinde en önemli unsurların başında gelir.
Silahlı Kuvvetlerde gerçekleştirilen törenlerde her asker bir tek and içer yani yemin eder. Onun ne olduğu da T.S.K. İç Hizmet Kanunu madde 37’de belirlenmiştir. Hal böyle iken bazı teğmenlerin 30 Ağustos 2024'te Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'nin öncesinde veya sonrasında içeriği ne olursa olsun T.S.K. Kanunun emrettiği andın dışında yemin etmeleri doğru değildir. Hele bu konuda üstlerine 7 defa başvuru yapıp 8 defa olumsuz yanıt almalarına karşın bu korsan eylemde ısrarcı olmaları hiçbir ülkede mutlak itaate dayalı sarsılmaz bir disiplin anlayışı Kanunlarla belirlenmiş hiçbir orduda kabul edilebilecek bir davranış değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye, bu çerçevede kutuplaşma dalgası oluşturmaya çalışanların korsan eylemle ilgili yaptıkları destek açıklamalarına bakıldığında teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için TSK’dan atıldıkları iddia etmektedirler.
1.Dünya Savaşı esnasında Çanakkale Cephesi’nde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 57’nci Piyade Alayı’na yönelik olarak vermiş olduğu “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.” emri sonrasında, 57’inci Piyade Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey de dâhil olmak üzere hepsi, bu emrin gereğini yerine getirerek şehit olmuşlardır. Asıl “Mustafa Kemal’in askerleri” gerektiğinde vatan ve yurt savunması için canını feda edeceğini bile bile verilen bir emrin gereğini yerine getiren, yüksek bir vatan sevgisinin yanında, etkin bir disiplin anlayışını benimsemiş olan ve Türklerin gözbebeği Silahlı Kuvvetlerimizi her türlü istismara karşı uzak tutandır.
Mezkur disiplin olayı ile ilgili hukuki süreç işlemiş T.S.K. kendi disiplin kurullarında kararını açıklamıştır. Yargı süreci devam etmektedir. Hal böyle iken karara karşı çıkan birçok siyasilerin, çevrelerin, medyacıların, kişinin ya da ülke dışında vatan haini muhaliflerin gerçek derdi askeri disiplin tartışması ve hukuk değildir. Tek dertleri Cumhur İttifakı’dır, siyasi istismardır.