Önce belediyeleri yönetmeyi öğrenin

YAYINLAMA:
Önce belediyeleri yönetmeyi öğrenin

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için parti üyelerinin önüne sandık koyacaklarını açıkladı. Yani CHP 1,6 milyon üyesine “Kimi Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istiyorsunuz?” diye soracak. CHP’nin 1,6 milyon üyesi de belediyelerde rezilce bir yönetim sergileyen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasında bir tercihe gidecekler. 

Hatırlarsınız bu ikili, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olarak girdikleri son seçimde hezimet yaşamışlardı. Şimdi CHP’nin stratejisi, bu iki kaybedenin içinden bir kazanan çıkarmaya çalışmak. Ancak ortada ne bir kazanma ihtimali ne de halka referans olabilecek bir yönetim becerisi var.

Ekrem İmamoğlu, CHP içinde kurduğu güç dengeleri sayesinde kendisini adaylık yarışında avantajlı konumda görüyor. Mansur Yavaş, üyelerle yapılacak aday belirleme yöntemini prensip olarak doğru bulmadığını açıkça dile getiremiyor, fakat “Henüz seçim takvimi yok” diyerek süreci zamana yaymaya çalışıyor. Onlar, adaylık mücadelesinin derdine düşmüşken, mesul oldukları belediyelerden hizmet bekleyen vatandaşları düşünen yok.

Bu noktada MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli İstanbul’u yönetimsiz bırakıp Cumhurbaşkanlığı hayallerinin peşine düşen Ekrem İmamoğlu’na, eğer gerçekten aday olmak istiyorsa 100 bin imza toplayarak yarışa girmesini ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa etmesini tavsiye etmişti. Böylece hem diğer adaylarla eşit şartlarda yarışacak hem de İstanbul, kendisini siyasi kariyerinin basamağı olarak gören bir menfaatperestten kurtulacaktı. Elbette Sayın Devlet Bahçeli’nin bu çağrısı belediye başkanlığı makamını siyasi rant aracı olarak kullanan tüm CHP’li başkanlara yapılmış açık bir uyarıydı. Çünkü ortada inkâr edilemez bir gerçek var. CHP’li belediye başkanları, yerel yönetimleri bırakıp kendi siyasi gelecekleri için manevra yaparken, şehirler her geçen gün daha büyük bir yönetim krizine sürükleniyor. CHP’li belediyeler hizmet üretmek yerine, yönetimsizlik, adam kayırma ve çıkar ilişkileriyle anılır hale geliyor. Halkın vergileri, yol, su, ulaşım gibi temel hizmetlere değil, eşe dosta kadro açmaya, liyakatsiz atamalarla belediyeleri aile şirketine çevirmeye gidiyor. 

Etimesgut Belediyesi’nde Belediye Başkan Yardımcısının eşi Özel Kalem Müdürü yapılıyor, ancak işe bile gelmiyor. Konu başkana sorulduğunda pişkince “İşe gelir veya gelmez, benim tasarrufum” deniyor. Esenyurt’ta Belediye Başkanı Ahmet Özer, terörden tutuklanmadan önce kayınbiraderini mali işlerden sorumlu koordinatör, kardeşini koruma, yeğenlerini özel kalemde işe alıyor. Sarıyer’de Belediye Başkan Yardımcısı kendi eşini Kültür İşleri Müdürü yapıyor. Çankaya’da Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı’nın kızı, Belediye Başkan Yardımcısı olarak atanıyor. Buca’da CHP ilçe başkanının eşi, Bornova Belediyesi’nde müdür yapılıyor. İzmir’de CHP Milletvekili Veli Ağbaba’nın yeğeni belediyede üst düzey bir pozisyona yerleştiriliyor. Ataşehir’de Belediye Başkanı’nın eşi, Kadıköy Belediyesi’nde müdürlük görevine getiriliyor. Bolu yangınından sonra da Tanju Özcan’ın dayıoğlunu başkan yardımcısı yaptığı ortaya çıktı. 

Tüm bu tablo, CHP’nin büyük bir yönetim rezaleti içinde debelendiğinin göstergeleri. Yerel yönetimlerde liyakat bitmiş, halkın sorunları unutulmuş, belediye kaynakları kişisel hesaplar uğruna kullanılır hale gelmiş. Belediye yönetmekten aciz olanlar ise Cumhurbaşkanlığı hayalleri içine girmiş. Bu kadar beceriksizliğin, liyakatsizliğin ve yönetim zaafının üstüne Cumhurbaşkanlığı hayali kurmak bir siyasi aymazlık değil mi? Daha belediyeleri yönetemeyenler, koskoca ülkeyi nasıl yönetecekler?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...