Kılıçdaroğlu CHP’nin kapısına dayanır mı?

YAYINLAMA:
Kılıçdaroğlu CHP’nin kapısına dayanır mı?

Kemal Kılıçdaroğlu, kökleri derinlere uzanan genel başkanlık görevini 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde düzenlenen CHP 38. Olağan Kurultayı’nda Özgür Özel’e kaptırdı. Oysa Kılıçdaroğlu’nun CHP içindeki yenilmezliğini anlatmak için “Atatürk gelse Kılıçdaroğlu’na karşı kurultay kazanamaz” deniyordu. Bunu diyen de Kılıçdaroğlu’nun gelmiş geçmiş en güçlü rakibi Muharrem İnce’ydi.

Muharrem İnce gibi siyasi kabiliyeti, hitabeti, zekâsı CHP standartlarına göre yukarılarda olan bir rakibi defalarca kurultay salonuna gömmeyi başaran Kemal Kılıçdaroğlu nasıl oldu da kendisinin ikinci adamı pozisyonunda bulunan ve liderlik kumaşı oldukça zayıf Özgür Özel’e karşı kaybetti? 

O Özgür Özel ki, 2009 ve 2014 yerel seçimlerinde kendi memleketi Manisa’da bile başarısız olmuş bir isimdi. Siyasi kariyerini tamamen Kemal Bey’in himmetine borçluydu. Fakat Özgür Özel’in kaybetmeye ayarlı bu talihi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı başlattığı değişim dalgasıyla değişti.

Ekrem İmamoğlu’nun desteğini alan Özgür Özel, CHP’nin 13 yıllık liderini koltuğundan etmeyi başardı. Peki, Ekrem İmamoğlu CHP kurultaylarında yenilmezlik rekorları kıran Kemal Kılıçdaroğlu’nu değiştirecek güce nasıl erişti?

Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın isimlere göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaynaklarından 1,5 milyar TL’lik bir fon, değişim hareketini destekleyen delegeleri “ikna” amacıyla dağıtıldı. CHP’nin iç dinamiklerine hâkim olanların söylemine göre bu para delegelere doğrudan ya da dolaylı yollarla aktarıldı. 

Şaibe iddialarını ilk dillendirenler arasında Eski CHP Muş Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır vardı. Kılıçdaroğlu’na yakın olan Akif Hamzaçebi de benzer iddiaları gündeme taşıyarak Özgür Özel’e hitaben "Bu iddiayı kabul ederek CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturulamaz. Ya meydan okuyarak bu iddiayı reddedin ya da o koltukta oturmayın" dedi. 

Kemal Kılıçdaroğlu da KRT TV’de katıldığı programda "Parti yönetiminin açık ve net açıklama yapması lazım. Yapmıyorsanız, sükut ikrardan gelir. O zaman başka bir şey var demektir burada. Bir şey varsa, kesinlikle partinin kirlilikten arınması gerekir" diyerek kurultay süreciyle ilgili şaibe iddialarını güçlendiren imalarda bulundu. Belki de sadece bunları söylemek için o yayına katıldı… 

Tüm bu iddiaların ışığında CHP’nin 38. Olağan Kurultayı hakkında bir soruşturma yürütülüyor. Savcılık, delege iradesinin maddi vaatlerle yönlendirildiği, belediye kaynaklarının parti içi seçimleri etkilemek için kullanıldığı iddialarını mercek altına alıyor. Soruşturma kapsamında, Kemal Kılıçdaroğlu ve Akif Hamzaçebi’nin tanık olarak ifadelerinin alınması talep ediliyor.

Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayın adil olmadığına inanmasına rağmen savcılığa ifade vermeyi reddetti. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olduğu dönemde, “hesap sorma, hak arayışı” gibi temalar çerçevesinde devlet kurumlarının kapısına defalarca dayandığını biliyoruz. 

TÜİK’e giderek enflasyon verilerinin manipüle edildiğini iddia etmişti ve kapıdan içeri alınmamıştı. Milli Eğitim Bakanlığı önüne giderek KPSS’de yüksek puan alıp mülakatta elenenlerle ilgili protesto düzenlemişti. Adalet Bakanlığı önünde yargıyla ilgili şikayetlerini dile getirmişti. Elektrik zamlarını protesto etmek için faturalarını ödemeyerek kendi evinin elektriğinin kesilmesini bile sağlamıştı.

Ancak bunlar içinde en büyük protestosu Adalet Yürüyüşü idi. Kemal Kılıçdaroğlu, 2017 yılında CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından, Ankara’dan İstanbul’a kadar süren 432 kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştirmişti. “Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla yola çıkan Kılıçdaroğlu, günler süren yürüyüşün ardından İstanbul Maltepe’de büyük bir miting düzenlemişti.

Peki… CHP içindeki kurultay sürecinin de “hak, hukuk, adalet” ilkesine uygun olmadığını düşünen Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi hakkını aramak için CHP Genel Merkezi önüne gidecek mi?

Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüyen Kılıçdaroğlu, şimdi Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki ofisinden CHP Genel Merkezi’ne sadece 2 kilometre yürüyerek adalet arayışını sürdürecek mi? Eğer gerçekten hak, hukuk mücadelesine inanıyorsa, önce mahkemeye tanık olarak gidip tüm bildiklerini anlatması ve devlet kurumlarına, bakanlıklara karşı sergilediği protestocu tavrı kendi partisinde uğradığı bu haksızlığa karşı da göstermesi gerekir. Yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’nun eylemci kimliği sadece “devlete karşı” mı geçerlidir?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...