Terör bitince…
Türkiye’nin sırtında taşıdığı en büyük yüklerden birisi terördür. Can kayıplarına, şehit acılarına, anaların gözyaşlarına neden olan terör aynı zamanda milli birlik ruhunu dinamitleyen, enerjimizi içimize döndürerek dış politikada elimizi zayıflatan ve ekonomiden sosyal yaşama kadar her alanda bedel ödeten bir kara deliktir. Türkiye uzun yıllardır terörün yol açtığı acılarla, bölücü örgütlerin iç siyaseti kilitleyen krizleriyle mücadele ediyor. Fakat artık bu karanlık sayfanın kapanmak üzere olduğu bir döneme girildiği görülüyor.
Bu sürecin kendi kendine şekillendiğini düşünmek, Türkiye’nin terörle mücadelesindeki devlet aklının ve siyasi iradenin belirleyici rolünü göz ardı etmek olur. Bugün Türkiye terör belasından kurtulma aşamasına geldiyse bu sadece askeri sahadaki başarılarının neticesi değildir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin siyasi düzlemde sürece kazandırdığı berraklık, samimilik, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın devlet başkanı vasfıyla ortaya koyduğu kararlılıkla birleşerek Türkiye’yi bu defteri bir daha açılmamak üzere kapatma noktasına getirmiştir.
MHP Lideri Sayın Bahçeli tarafından 1 Ekim 2024’te TBMM’nin açılışında DEM Partisi’ne uzatılan el, bir zayıflık emaresi değildi. Tam aksine Türk devlet aklının en yüksek seviyedeki tezahürüydü. Bu özgüvenli adım Türkiye’nin terörle mücadelede ulaştığı mutlak üstünlüğün ilanı, PKK'nın fikri ve fiziki olarak tarihe gömüleceği sürecin de başlangıcıydı.
Peki, Türkiye terörden tamamen arındığında ne olacaktır? Milli birlik nasıl güçlenecek, ekonomi ve toplumsal huzur bu süreçten nasıl etkilenecektir? Öncelikle milli birlik ve beraberlik açısından terörün bitmesi Türk milletinin en büyük kazanımlarından birisi olacaktır. Çünkü terör kanlı saldırıların yanında, zihinlere ekilen zehirli fikirlerle de var olmaktadır. PKK bir yandan dağda Mehmetçiğe, şehirde sivillere kurşun sıkarken, öte yandan “kimlik siyaseti” adı altında ayrışmayı kışkırtacak propaganda üretimini de sürdürmektedir. Kürt kökenli vatandaşlarımızı Türkiye Cumhuriyeti’ne yabancılaştırmaya, onları devletleriyle karşı karşıya getirerek toplumsal tabanlı bir bölünme psikolojisi oluşturmaya uğraşmaktadır. PKK’nın tasfiye süreciyle birlikte bu zehirli söylemler geçerliliğini yitirecektir. Terör bahanesiyle ayrıştırılan toplumsal kesimler arasında güçlü bir entegrasyon fırsatı belirecektir.
Terörün bitmesiyle birlikte Türkiye, siyasi ve ekonomik açıdan yeni bir döneme girecektir. Zira terörün varlığı yatırım ortamına, ekonomik istikrara ve uluslararası algıya doğrudan etki eden bir unsurdur. Türkiye son 40 yılda teröre doğrudan ve dolaylı yollarla 1 trilyon dolara yakın bir maliyet ödemiştir. Kalkınma projelerine yönlendirilmesi gereken büyük bir meblağ terörle mücadeleye ayrılmıştır. Demek oluyor ki güvenlik sorununun ortadan kalkmasının somut neticelerinden birisi, geri kalmış bölgelerimizi de içeren yeni bir sanayi ve tarım atılımıyla kalkınma sürecine entegrasyon olacaktır.
Bunun yanı sıra, iç siyaset de terörün sona ermesiyle önemli bir dönüşüme girecektir. Terör ve siyaset arasına açılan koridor Türkiye’deki siyasetin dilini, yapısını, ahlakını, ödev ve sorumluluklarını kirletmektedir. Siyasi partiler arasındaki bitimsiz tartışmalara ve ayrışmalara neden olmaktadır. Terörün ortadan kalkmasıyla Türk siyasetinde suni ayrımların ve emperyalizmin kurguladığı fay hatlarının büyük ölçüde ortadan kalkması mümkün olacaktır. Türkiye terör odaklı tartışmalardan sıyrılarak, artık enerjisini sanayileşmeye, teknolojiye, eğitim reformlarına ve küresel rekabete ayırabilecektir. Bu siyasi istikrarı sağlarken kutuplaşmaların azalmasının da önünü açacaktır.
Toplumsal huzur açısından da terörün bitmesi Türkiye’ye yeni bir ruh kazandıracaktır. Toplumun psikolojisini yoran ve travma haline gelen şiddet eylemlerinin sona ermesiyle müşterek sorunların cesaretle ele alınmasının önündeki yapay engeller ortadan kalkacaktır. Toplumun birbirine uzak görünen kesimlerinin iletişim kanalları genişleyecektir. Ve tüm bunlar, Türkiye’nin terörden arınmış bir ülke olmasının ötesinde, zincirlerinden kurtulmuş bir ülke olacağı anlamına gelmektedir. Yıllardır terörle oyalandırılan, iç siyasetini bölücülük tartışmalarıyla harcayan, ekonomik enerjisini güvenlik harcamalarına yönlendirmek zorunda kalan bir ülke artık gerçek potansiyeline odaklanacaktır.
Türkiye terörden tamamen arındığında ekonomisi daha güçlü, siyaseti daha sağlıklı, toplumu daha huzurlu, milli birlik ruhu perçinlenmiş bir ülke haline gelecektir. Velhasıl terörün sonu, Türkiye’nin durdurulamaz yükselişinin başlangıcı olacaktır.