Tüketici, süt üreticisi, sanayici dertli. Kim mutlu?

YAYINLAMA:
Tüketici, süt üreticisi, sanayici dertli. Kim mutlu?

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) tarafından 2001 yılında, “1 Haziran Dünya Süt Günü” olarak ilan edildi.  İyi ki ilan edilmiş bu vesileyle tüm süt üreticilerimize şükranlarımı sunuyor; ürettikleri sütün bol, süt ürünlerinin de bereketli olmasını diliyorum.

Dolaysıyla Dünya Süt Gününde; kimi, neyi ve ne konuşalım?

Bir bardak çayın 1 litre sütle aynı değere sahip olduğunu mu?

Ekonomik olarak alım gücü düşen ve süt almakta zorlanan tüketiciyi mi?

Üretim maliyetlerinden dolayı tarlaya mı, ahıra mı yoksa ağıla mı gideceğini şaşıran gün sonunda bugünü de kurtardık diye şükreden üreticiyi mi?

Açıklanan süt fiyatlarına rağmen süt üreticisini daha nasıl köşeye sıkıştırırım diye ince hesaplar içine girmiş aracıları mı, sanayici mi?

Yoksa üreticiye, tüketiciye, sanayiciye ve T. C. Tarım ve Orman Bakanlığı ve T.C. Ticaret Bakanlığı’na şirinlikler yapmaya çalışan adeta bütün tuşlara basan, STK, birlik, dernek ve kooperatifleri mi?

Sektörü, 1 Haziran’da kutlanan “Dünya Süt Günü” vesilesiyle hatırlamak, hatırlatmak hiç de samimi değildir. Bütüncül bakarak özellikle “üretim projeksiyonlarını her gün, her ay ve her yıl gündemde tutmalı, hatırlamalı, hatırlatmalı ve konuşmalıyız.”

Süt ve süt ürünleri üretimi, arz talep dengesi, beslenme, ulusal ve uluslararası ticaret, kırsal kalkınma vs. birçok açıdan önemlidir.

Ülkemiz süt sektörü üretim süreci içerisinde genellikle içme sütü ve tereyağı gibi ürünlere ek olarak krema, yoğurt, ayran ve kaymak gibi ürünlerin de dünya ticaretinde önemli bir yer kazandığı görülmektedir.  

Ülkemizde son yıllarda gerçekleşen kırsal kalkınma destek programları, hayvancılık yol haritası ve hayvancılık alanındaki teşvikler süt hayvancılığındaki üreticilerin uzmanlaşmasını teşvik ederek, hayvan varlığı, süt verimi ve genel üretimde önemli bir artışa katkıda bulunmaktadır. Bu artış, çiğ süt üretimindeki yükselişle doğrudan ilişkili olup, endüstriye yönlendirilen ürünlerin üretimine olumlu etki sağlamaktadır. 

Bir yandan sektöre olumlu etkiler sağlanırken diğer yandan ulusal politikalar, ekonomik durum, enflasyon, girdi maliyetleri, fiyat dalgalanmaları, arz zincirinde yaşanan aksaklıklar ve hayvancılık sektörünü etkileyen yapısal sorunlar (işletme ölçeği, kayıt dışılık vs.) gibi bir dizi faktör, süt işleme endüstrisini üretimden kapasiteye kadar birçok açıdan etkilemektedir.

Ülkemiz tarımında asıl düşünülmesi, sorulması ve sorgulanması gereken konu başlıkları arasında: “Süt sektörünü üretici, sanayici ve tüketici kesimiyle birlikte önümüzdeki yıllarda neler bekliyor? Sektörde kimler mutlu? Sektörün aydınlık geleceği için neler yapmalıyız?” olmalıdır.  

Tabii ki öncelikle süt üreten hayvancılık işletmelerinin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır. Zaten bütün konu bunun üzerinde düğümlenmektedir. Özellikle Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Sencer Bey bu konuda hatırı sayılır derecede nefes tüketti. Ama bu süreçte uzun soluklu olmak gerekiyor. Şimdi Müslüm Bey sahalarda ümit ediyorum ki Müslüm Bey’in nefesi yeter; anlatmaya ve anlaşılmaya…

Aslında bundan sonra söylenecek olanlar da sürdürülebilir işletmelerin sağlanması ile yakından ilgilidir. Her programda üzerine basa basa söylediğim ve yazılarımda belirttiğim gibi “üreticilerin eğitimli ve bilgili” olmaları şarttır. Şu andaki bilgileri, ne yazık ki, kendi aralarında “öyle diyorlar”, “böyle diyorlar”, “şöyle diyorlar” dan ileriye gitmedi, gitmiyor. Bilgi sahibi olanlar var. Ama sayıları yeterli değil!

Bilgisizlik kayıplara, ölümlere yol açıyor. Kayıplar, ölümler ve hastalıklar üretici için yüklü maliyetlerdir. Çoğunlukla bu maliyetlerin farkına varılamamakta, konu sadece “süt ucuz, yem pahalı” düzeyinde kalmaktadır. 

Şu anda üreticilerimiz hayvanlarını adeta “sokak ve kahvehane bilgileri” ile yönetmeye çalışmakta ve doğal olarak kayıplar yaşamaktadırlar.

Tarım il ve ilçe müdürlükleri bünyesinde yer alan veteriner hekimler görevlerinin sadece köy, ahır, ağıl ziyareti ve aşılama, küpeleme olduğunu düşünmemeli; tüm üreticilerimize koruyucu hekimlik, biyogüvenlik başta olmak üzere, uygun barınak ve konfor, uygun yemleme, uygun boğa sperması seçimi ve uygun aşılama programlarının toplamı olduğu yönünde verimi ve kaliteyi artırıcı yönde bilgiler aktarmalıdırlar. 

Bir bitkinin nasıl gübreleme, çapalama, ilaçlama gibi yardıma ihtiyacı olduğu biliniyorsa, belli dönemlerde hayvanların da yardıma ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.

Son söz: Şimdilerde çok farkında değiliz ama süt endüstrisinin geleceğini etkileyecek önemli faktörler başta “eğitim, bilgi, süt kalitesi, su ve enerji” olacaktır.

 

Süt üreticisinin şah damarının kesilmediği, onlara günbatımı yaşatılmadığı, ölü hücrelerinin canlandırıldığı, üreticinin değil tabiatın emildiği ve süt üreticisinin gülmesiyle bayram eden, mutlu olan bir memleket olmak dileğiyle…

Kalın sağlıcakla…

 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 2 hafta önce
Sana helal olsun.Tarım, hayvancılık konularını yazıyorsun.Bu iş milli güvenlik meselesi.Teşekkürler.osman can
BEĞENME
0
CEVAPLA