İnsanlık bilinci

YAYINLAMA:
İnsanlık bilinci

“Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız: 

- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. 

- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz. 

- Zina etmeyeceksiniz. 

- Hırsızlık yapmayacaksınız.”

Rabbimizin bu dünyadaki en sevdiği insan Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından insan olmanın farkındalığı, bilincinin satır satır dile getirildiği Veda Hutbesi elbette kelimeleri aşacak bir anlam ve muhteviyata sahip. 

MHP Genel Başkanımız, Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ’nin sözleriyle: “Peygamberimizin yolu yolumuzdur, sözü sözümüzdür ve emanetleri sonsuza kadar da bizimledir!”

Veda Hutbesi bir insanlık haykırışı, Cahiliye Devrinden başlamak üzere bu dünyadaki tüm adaletsizliklere, acımasızlığa, kötülüğe karşı bir duruştur. Aslında "Veda" değil, kendinden sonra asırlarca yaşayacak olan bir insanlık, Müslümanlık bilincinin mesajı.. Öyle bir metin ki insanların zor zamanlarında, sıkıntılı anlarında, mutlulukta hüzünde, bir durumu çözemediğinde baktığı yer... 

Önceki yazımızda Farabi’den İbn-i Sina’ya; birçok ünlü düşünürün “iyi ve doğru yaşam” formülüne nasıl ulaşabileceğiyle alakalı felsefi temeller üzerine kurulu bir plan örneği vermiştik. Bu yazımızda diğer yazımızın devamı olarak teorik kısımdan çok sosyolojik gerçeklere ve günümüzdeki durumlara özel olarak değineceğiz. Bunu yaparken de Veda Hutbesi’nden başlamamızın nedeni; insanlığa, insanlığın değerlerine, insan olmanın bilincine ve Allah’ın kurmuş olduğu nizama hizmet eden yegane eser oluşundan ötürüdür.

İnsanların birleşmesi gereken bir “ortak değerler” olduğu kanısındayız. İnanıyoruz ki ortalama, makul, herkesin birbirine karşı duyması gereken kabul edilebilir minimum bir saygı düzeyi, edep, ahlak gibi önemli insani konularda genelde Dünya Devletleri; özelde kendi içinde bulunduğumuz toplumca ortak bir karara varabilirsek ve bunu koruyacak düzenlemeleri, kurumları inşa edip bu sayede pratiğe taşırsak daha yaşanılabilir bir dünya elde ederiz… Bu dünya da bir düzen üzerine kurulmuştur. Düzenin, nizamın olmadığı yerde insani hiçbir değerin güvencesi olamaz. 

Nitekim Mülk Suresi’nin 3.Ayeti’nde: “Yedi kat göğü birbiriyle uyum içinde tabaka tabaka yaratan O’dur. Rahmân’ın yaratmasında hiçbir düzensizlik göremezsin. Haydi, çevir gözünü de bak, bir kusur, bir çatlaklık görebilecek misin?”

Ayette yer aldığı üzere bahsi geçen düzen, aslında bu konuyu yazmamızın nedeni olarak kendini göstermektedir. Dünyadaki birçok sıkıntının, kuralsızlığın, başı bozukluğun, nedeni olarak gördüğümüz; adına ister “temel norm” ister “temel değerler” deyin, böyle bir nizamın hayatlarımıza, günümüzdeki toplumumuza yerleşmemiş ve ancak teoride; “ütopya”da kalmış olmasıdır. Eğer Devletler böyle bir minimum saygı, etik, ahlak düzeyine sahip olsalar; herkes dilediğince bir başkasının özgürlüğüne bu denli el uzatamaz, birbirinin hakkına bu şekilde giremezdi.

Kaldı ki Hukuk Bilimi’nde çok sık kullandığımız “makul, ortalama bir akıl düzeyindeki insanın algılayabileceği” şekilde ifadesiyle objektif kriterler benimsenmeye çalışılmış olsa da bunun toplum nezdinde gerçekleştirilmesi, bir nevi edep/görgü kurallarının da bu şekilde bir “objektif kriterler” benimsenerek topluma uyarlanması gerekmektedir. 

İçinde bulunduğumuz çağda böyle bir durumun hayata geçirilmesi her ne kadar zor gibi gözükse de; gerek Eski Türk Devletleri gerek Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Osmanlı Devleti’nde böyle bir “ortak değerler” silsilesine görünmez şekilde riayet edilmekteydi. Osmanlı Devleti’nde vatandaşlar kapılarını kilitlemez, evlerine birinin gelip de hırsızlık yapacağını dahi düşünmezdi. Böyle bir toplumsal güveni, huzuru sağlayabilen Türk Devlet Geleneği’nin izlerini taşıyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti tekrardan aynı huzur ve güveni yeniden sağlayacak kudrette ve güçtedir. Bunun için daha fazla azim ve çaba gerekmektedir. Daha eski tarihlere gidildiğinde Türk’ün Töresi’ni yaşatan Eski Türk Devletleri’ne baktığımızda yazılı olmayan bu kurallara bağlılık son derece önemliydi. Hakan’ın ilk başta kendisinin uymak zorunda olduğu; Türk Toplumu’nun gücünü ve erdemini gösterir nitelikteki bu kurallar bir nevi yine yukarıda bahsettiğimiz “ortak değerler” sistemi kurmuş ve bunu topluma sunmuştu. Buradan çıkartılacak yegane sonuç; Atalarımızda, Türk Toplumu’nun genlerinde bu ahlakın, erdemin, onurun ve saygının bulunduğu ve bunları tekrardan daha güçlü bir şekilde şu anki toplumumuza çağın gereklerine de uyarak aktaracak olan yine bizlerin olduğu kısmıdır. 

Bu ortak değerleri tekrardan hayata geçirmenin de kurum ve kuruluşlar eliyle olabileceği kanısındayız. Bir nevi Selçuklular Dönemi’nde yardımlaşma ve dayanışma duygusunu; birliği ve beraberliği temsil eden, ilkönce kul sonra insan olmayı hatırlatan vakıflar aracılığı ile Devlet’in ömrü uzamıştır. Çünkü anlatmaya çalıştığımız, insanların birbirine göstermek zorunda olduğu o minimum saygı ve hak yememe olgusu görünmez şekilde toplumu birbirine bağlamakta ve sağlıklı ilişkiler kurulmasına öncülük etmekteydi. Aynı görünmez bağların tekrardan toplumumuzda oluşabilmesi için her kurumun, her yapının ve bireylerin aynı özveride dürüst ve ilkeli olması ve bu şekilde bir bütünü oluşturması gerekmektedir.

Bu sebeple Atalarımızın yüzyıllar boyu, içinde bulunduğu o düzen ve nizamın tekrardan oluşturulması için kendi toplumuna ve kendi içine bakmak ve bir deney gibi incelemek zorunda olan insanı tekrardan hatırlatan bu yazımızda, insanın insana duyması gereken saygının oluşturulması için herkesin de kendi içinde yeni bir reçete oluşturması gerektiği kanısındayız. Bu reçete; Göktürk Yazıtları, Veda Hutbesi’nden başlamalı ve kendi özümüzde sonlanmalıdır.

 

Yorumlar
Y
Yalçın kara 2 hafta önce
Allah c.c.Razı Olsun. Ayyüce Hanım Yine Gönüllerimize Tercüman Oldunuz. İnşallah Yüce Davamıza Layık Olabilirsek ,Bütün Sıkıntılar Biter.İnşallah.Şefaat Ya Habiballah...
BEĞENME
0
CEVAPLA