Sadece orman değil, toprağın ruhu da yanıyor!
Orman yangınları, ekosisteme etkileri açısından tüm ülkeleri ilgilendiren doğal afetlerin başında yer alır. Yangınlar, dünya çapında her yıl milyonlarca hektar orman alanının yanmasına, milyarlarca ifade edilen yangınla mücadele masraflarının yanı sıra can ve mal kayıplarına neden olan önemli bir tehdittir.
Ormanlar, dünya kara yüzeyinin yaklaşık olarak 1/3’ünü kaplamaktadır. 2022 yılı itibariyle ülkemizin toplam orman alanı 23.245.000 ha’dır. Bu orman alan miktarı ülke genel alan toplamının yüzde 29.8’i kadardır.
EN FAZLA ORMAN YANGINI HANGİ ŞEHİRLERDE YAŞANMIŞTI?
Geçen yılki veriler, orman yangınlarının büyük bir kısmının hatta yüzde 99 insan kaynaklı nedenlerden kaynaklandığını gösteriyor.
Geçtiğimiz yıl, 3 bin 797 orman yangınının meydana gelmesi, bu sorunun boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Yangınlardan yaklaşık 27 bin 500 hektar alan etkilendi.
Yangınların 1956’sı ihmal, dikkatsizlik, kasıt ve kaza gibi faktörlerle çıkarken, bu yangınlar toplamda 19 bin 977 hektar orman alanına zarar verdi.
Çıkış nedeni bilinmeyen yangınların sayısı ise 1000’in üzerinde…
En fazla orman yangınının yaşandığı iller arasında İzmir, Muğla, Şanlıurfa, Antalya ve Kahramanmaraş öne çıkmıştı. Özellikle İzmir, 397 yangınla en fazla yangının yaşandığı bölge olmuştu.
Orman Genel Müdürlüğünden alınan verilerine göre, Ülkemizde geçen yıl 1-21 Haziran döneminde 84 orman yangını çıkarken, bu yılın aynı döneminde yaklaşık 5 kat artışla 399 yangın kayıtlara geçti. Geçen yıl bu dönemde yangınlardan 41 hektar, bu yıl ise 2 bin 548 hektar ormanlık alan zarar gördü.
1-21 Haziran döneminde geçen yıl orman dışı 155 yerde yangın çıktı, bu yıl ise 551 orman dışı noktada yangın yaşandı.
Sadece haziran ayı toplamı (tahmini) yaklaşık 600–700 yangın, 700–800 hektar zarar gördü, kırsal alanlarda etkilendi. Hala soğutma ve saha çalışmaları devam ediyor.
2025 yılı itibariyle yangın söndürme filomuz: Yangın Söndürme Uçağı (hava) 27, Helikopter (hava) 105, İnsansız Hava Aracı (İHA) 14, Arazöz (kara) 1.766, İlk Müdahale Aracı (kara) 2.742, İş Makinesi 831, Toplam Kara Araçları, 5.264, Personel 25.000 ve 131 bin gönüllü…
Millet olarak canımız, ciğerimiz yanıyor. Ama bugün yangınlarla mücadeledeki başarısızlıktan, eşgüdüm eksikliğinden, teknik donanım yetersizliğinden, özellikle de yangın söndürme uçaklarının azlığından, bahsedilmiyor, konuşulmuyor…
Orman yangınları konusunda ağzı olan herkesin konuşmaması. En doğrusu, yangınların olmadığı zamanlarda da konuşabilen uzmanların konuşması. Bunlardan bazıları Tarım ve Orman Bakanlığı’nda üst düzey görevlerde bulunan veya bulunmuş bürokrat, teknokrat ve/veya karar vericiler...
Bir yanda orman yangınları konusunda bilmeden konuşanlar veya bilmeyenleri ana akım medya da konuşturanlar da en az yangınlar kadar ülkemize zarar veriyorlar. Üniversitelerde ormancılık eğitimi almış, arazide de yıllardır yangınlarla mücadele etmiş tecrübeli mühendislerimiz ve bilim insanlarımız varken, orman yangınları konusunda ilgisiz kişileri konuşturmak ve toplumu yanlış bilinçlendirmek, en hafif tabiriyle cehalet ve ahlaksızlık oluyor.
Diğer yanda, yangın uzmanı olmayan üst düzey yöneticilerin orman yangınlarını söndürme çalışmalarına doğrudan müdahale etmesi… Bu hareket kesinlikle doğru değil. Bu tür kişilerin müdahaleleri yangınları artırmaktan öte gitmiyor, bazen adeta kaş yapayım derken, göz çıkarıyoruz. Bu kişilerin bulundukları makamın verdiği gücü, yangın mahallinden gelen taleplerin hızla karşılanması için kullanmaları, en doğru davranış olur diye düşünüyorum.
Birde yangın sonrası “Çok şükür can kaybı yok!” demek de yanlış bir söylem. İnsan kaybı yaşanmayan orman yangınlarından sonra “can kaybı yok” denilmesi, yanan ormanların da canlılardan oluştuğu ve yüz binlerce cana yuva olduğu gerçeğini dikkatlerden uzaklaştırıyor...
Orman yangınlarıyla mücadelenin gerçek kahramanları, canlarını ortaya koyarak ateş karşısında, köz üzerinde ter akıtan orman işçilerimizdir. Yangınlarla mücadele onlarsız düşünülemez. Bir dürüm ve bir ayranla, dinlenmeden mücadeleye devam ediyorlar…Yürekten teşekkür ediyorum.
HER YIL AYNI SENARYO…
Hasat sonrası tarlalarda duman yükseliyor, toprak kavruluyor, ormanlar tehdit ediliyor, canlılar yanarak can veriyor. Bu tehlikeli tablonun ismi: Anız Yangınları.
Tarımda verimi artırma bahanesiyle yapılan bu uygulama, ekolojik intiharın başka bir adı. Çiftçi, hasattan sonra kalan sap ve kökü temizlemek için toprağı ateşe teslim ediyor. Oysa bu ateş sadece sapı değil, toprağın ruhunu da yakıyor.
Anız yangınları, sadece çiftçinin değil, hepimizin meselesidir. Çünkü yaktığımız sadece bir tarla değil, geleceğimizdir.
Son söz: Orman yangınlarıyla mücadele vatan savunmasına benzer. Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, tüm canlılar ve onların yaşam alanlarıdır. Unutmayalım!