Terörsüz Türkiye onların zaferi

YAYINLAMA:
Terörsüz Türkiye onların zaferi

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin tarihin en haklı anında yaptığı hamle “bitmez” diye pazarlanan terörün üzerindeki örtüyü yırtıp attı. Dün itibariyle, Irak’ın Süleymaniye kentinde 30 PKK’lı terörist, silahlarını alev dolu bir kazana bırakarak teröristlik faaliyetlerine son verdiklerini ilan ettiler.

1 Ekim 2024’te MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin aldığı tarihi inisiyatif, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı desteğiyle devlet politikası haline gelerek “Terörsüz Türkiye” idealini ete kemiğe büründürdü. Dün gelinen nokta bunun en somut kanıtı oldu.

Ne var ki bu manzarayı izlerken hâlâ dudak bükenler, “Terörsüz Türkiye”nin ne anlama geldiğini kavrayamayanlar ya da işlerine gelmediği için kavramazlıktan gelenler var. Hâlâ ucuz siyasetin geçici konforuna tutunarak kendilerini avutuyorlar.

Oysa Terörsüz Türkiye süreci devletin kararlılığını, milletin sabrını, şehitlerin vatan uğruna akıttığı kanı, nihayet anlamlı bir bütünlükte buluşturdu. 

Terörsüz Türkiye ucuz bir barış edebiyatından ziyade, tarihin dayattığı bir hesaplaşmaydı. MHP Lideri Devlet Bahçeli bu tarihi hamleyi DEM’i denkleme katarak ve Türkiye partisi olma sorumluluğuna davet ederek gerçekleştirdi. Ne var ki bu sağduyulu hamle “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yeniden seçtirmek için kurgulanmış bir taktik” diye küçümsendi. Sürecin önüne algı ve propaganda duvarları örüldü.

Bugün DEM’e Türkiye partisi olma çağrısı yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli 2007’de Meclis’te DTP milletvekilleriyle tokalaşmamış mıydı? 2010’da Selahattin Demirtaş’la el sıkışmamış mıydı? Ne oldu? O zaman kimse “strateji” demiyordu. MHP Lideri Devlet Bahçeli dün neredeyse bugün de aynı yerde değil miydi? Yıllar sonra tutuklanarak cezaevine gönderilen Selahattin Demirtaş “kimlik siyasetinden kurtulup Türkiye partisi olamadıklarını” itiraf etmemiş miydi?

Dolayısıyla Kürt kökenli vatandaşların hatırı sayılır bir kesiminin desteğini alan DEM’i denklemin içine çekebilmek, tarihsel koşulların isabetiyle anlamını buldu. Terör-siyaset çelişkisinin giderilmesi yolunda atılan adımlar Türkiye’nin toplumsal barışı için çok büyük bir kazanım sağladı.

Terör bu milletin gencecik evlatlarını toprağa düşürürken, kardeşliğini kana bularken elbette biteviye devam etmeyecek, bir gün mutlaka sona erecekti. Ama her ne şartta olursa olsun karşısında bir muhatap yaratmadan bu savaşı bitirmek mümkün değildi.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Ermenilerle ve Yunanlarla bile masaya oturulmuşken; bin yıllık kardeşliğin korunması için siyaset zeminini işaret etmek tarihsel bir zorunluluktu. Çünkü hiç kimseyle temas kurmadan emperyalizmin bölgesel planlarını bozmak mümkün değildi.

Dolayısıyla Terörsüz Türkiye sürecini şehitlerimizin aziz hatırasına bir saygısızlık olarak göstermeye kalkanlar hakikatin sert duvarına çarptılar. Terörsüz Türkiye, şehit ve gazilerin cehdinin ve fedakârlığının taçlanışıydı. Onlar olmadan bu büyük ideal başarıya ulaşamazdı.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...