Batı’da başka, Doğu’da başka hava

YAYINLAMA:
Batı’da başka, Doğu’da başka hava

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde terörsüz bir ülke idealine doğru tarihi bir yürüyüş gerçekleşirken birileri de bu süreci sekteye uğratmanın arayışında. Bu birileri arasında başı çeken isimlerden birisi, Türk siyasetinin zırhını kuşanmış Don Kişotlarından Müsavat Dervişoğlu. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu bu aralar bütün mesaisini Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe kavuşması yönünde yürütülen çalışmalara çamur atmakla geçiriyor. Partisinin “Terörsüz Türkiye” vizyonuna karşı yürüttüğü çarpıtma siyaseti yerli ve milli bir çözüm yolunu dinamitleme faaliyetinden ibaret. 

Müsavat Dervişoğlu, devlet aklının ve kudretinin zirvesini temsil eden Terörsüz Türkiye sürecine “Büyük Ortadoğu Projesi” damgası vurarak sanki onu Washington mutfağında hazırlanmış bir planmış gibi sunuyor. Yetmiyor, kendisini de bu projeye direnen bir nevi “antiemperyalist kurtarıcı” olarak pazarlıyor.  Müsavat Dervişoğlu Don Kişot gibi önce hayali düşmanlar icat ediyor, sonra o düşmanlara karşı sözde destansı mücadeleler veriyor. Fakat ne yazık ki kendi siyasi geçmişine dönüp bakma cesaretini gösteremiyor. 

Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısıyken partisi, CHP, Saadet ve HDP’yle birlikte anayasa çalışmaları yürütmedi mi? Bu çalışmalar halktan gizli, kamuoyunun denetiminden uzak bir biçimde yapılmadı mı? O dönemde HDP, Türkiye’yi etnik fay hatlarından bölmeye yemin etmiş, Kandil’in siyasi uzantısı olma hüviyetini gizlemeye bile lüzum görmeyen bir çizgide değil miydi? 

Bugün Terörsüz Türkiye tüm şeffaflığıyla, TBMM çatısı altında, açık ve denetlenebilir bir şekilde yürüyor. Komisyonlar kurulacak, vekiller sürece dâhil olacak, kamuoyu her adımı öğrenecek. Müsavat Dervişoğlu’nun sorunu bu şeffaflık olabilir mi? Çünkü Müsavat Dervişoğlu, genel başkanı Meral Akşener Kandil’e helikopterle gidip terörist başlarına “Siz ne istiyorsunuz ulan, anlatın bakalım” demeyi düşündüğü zaman suskunluk yemini etmişçesine sessizdi. Acaba Müsavat Dervişoğlu Terörsüz Türkiye görüşmelerinin mağarada değil de Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yapılmasından mı rahatsız? Yoksa sürecin hiçbir pazarlığa, hiçbir al-ver ilişkisine dayanmaması mı onun keyfini kaçırıyor?

Ne gariptir ki HDP bölücülüğün aleni aktörüyken İYİ Parti onunla seçim ittifakı yaptı. İYİ Parti HDP’yle birlikte birçok yerde aday çıkarmayarak CHP’ye seçim ikramiyesi sundu. O dönem grup başkanvekili koltuğunda oturan Müsavat Dervişoğlu çıkıp “HDP’li TBMM Başkanvekili oturumları yönetiyor ve hepimiz de onun yönetimine katılıyor muyuz? Bu meşru mu, gayrı-meşru mu tartışmasına en iyi cevaptır" diye haykırıyordu. Şimdi ne oldu da DEM’in (HDP’nin) Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısına uyarak Türkiye partisi olma yoluna girmesi karşısında kanı kaynıyor? 

Yoksa PKK silahları bırakmaya başlayınca birilerinin kimyası mı bozuldu? PKK silahlarını kazanların içine doldurup yakarken acaba yanan sadece metal parçaları mı yoksa siyasi geleceğini terörün varlığına endekslemiş ve siyasetteki ömrünü bu çatışmadan rant devşirmeye adamış isimlerin umutları da mı kül oluyor? 

Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Grup Başkanvekiliyken Meral Akşener’in Diyarbakır’da yaptığı bir konuşmada “Mesele silahlara veda, kan dökmeye de tövbe etmekse biz varız”  demesine de sessiz kalmıştı, değil mi? O sözlerin içeriğinde “karşılıklı bir silah bırakma” durumu vardı. Peki Terörsüz Türkiye sürecinde “silahlara veda” eden kim? TSK mı silah bırakıyor Müsavat Dervişoğlu? Bu rahatsızlık niye? 

Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’a çağrı yaptırarak “Silahları bırakın, kendinizi feshedin” dedirtiyor, “Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır” açıklamasını yaptırıyor ama Müsavat Dervişoğlu bu süreci berhava etmek için var gücüyle uğraşıyor. Siyasi kariyerini HDP ile flört ederek inşa etmiş bir figür olarak şimdi HDP üzerinden MHP’ye saldırıyor. Batı’da başka, Doğu’da başka hava estiriyor. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Ankara’da esip gürleyen bayağı siyasetçilerin birden bire Diyarbakır’a giderek munis ve müşfik bir tavra gömülmeleri tanımı ve tarifi olmayan ilkesizliğin, siyasi ahlaklarıyla mündemiç olan dönekliğin mahsulü ve mecmuudur” sözlerinin hedefinde Müsavat Dervişoğlu’nun Batı’da başka, Doğu’da başka hava estiren kıvrak siyasi söylemleri var. Siyaseti rant kapısı olarak görenlerin gittikleri yerin iklimine uygun söylem geliştirmesi Türkiye’de sık rastlanılan bir durum. Hâlbuki 85 milyonu bir ve bütün olarak kavrayan bir politikacının dili ve düşünceleri yöreden yöreye değişmemeli. Nereye giderse gitsin Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara’nın diliyle ve bakışıyla konuşmalı. 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...