Bu çığlıkların muhatabı kim?

YAYINLAMA:
Bu çığlıkların muhatabı kim?

Dünyanın gözleri önünde bir coğrafya ateşe verildi. Sadece bir coğrafya değil, yüzlerce yıldır kazanılmış tüm değerler o coğrafyanın içinde kül edildi. İnsanın en değerli uzvu olan bebekler açlıktan ölüme terk edildi. Daha ötesi var mı? Gazze’de her gün, bir önceki günün acılarını tazeleyen dramın görüntüleri var. Baksan olmuyor, bakmasan hiç olmuyor…

Sekiz milyarlık bir dünyanın canlı canlı izlediği soykırım filminde Gazze’nin tüm yaşam hakları vahşice gasp ediliyor. Siyonizmin kanlı saldırılarına verilen göstermelik kınamalar, “endişeliyiz” minvalindeki beyanlar, uluslararası diplomatik dilin plastik kalıpları hâline geldi. Şu halde kimi kandırıyorlar?

Sorunun faili ortada, peki çözümün öznesi kim? Daha net sual edelim. Siyonist saldırılar altında son nefesini tüketmek üzere olan Gazzelilerin acısını kim dindirecek? Durmaksızın gökyüzüne yükselen bu çığlıkların yeryüzündeki muhatabı kim? Bağrını mazlumlara açmış, tarih boyunca zulme uğrayanın derdine derman olmayı kendisine düstur eylemiş bir milletten başka kim?

Engizisyon’dan kaçan binlerce Yahudi’ye kapısını açan II. Bayezid, Türk’tü…

Ruslardan kaçan İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ı teslim etmemek uğruna Prut Savaşı’na giren Sultan III. Ahmed, Türk’tü…

Macar ve Polonyalı mültecileri, “Tacımı veririm, tahtımı veririm ama devletime sığınanları asla geri vermem” diyerek Rusya ve Avusturya’ya teslim etmeyen Sultan Abdülmecid, Türk’tü…

Nazilerden kaçan bilim insanlarını üniversite kürsülerine buyur eden Mustafa Kemal Atatürk, Türk’tü…

Kafkasya’da Çerkes’e, Balkanlarda Boşnak’a, Halepçe’de Kürt’e, Ortadoğu’da Arap’a, yedi iklim üç kıtanın bütün mazlumlarına kucak açan Türk’tü…

Milli gelirine oranla dış yardımlarda Avrupa’yı geride bırakan kim? Yine Türk!

Birileri hâlâ “Gazze’den bize ne?” diyerek başını kuma gömüyor. Halbuki darda olana sırt çevirmemek Türklüğün genetik ve kültürel kodlarına kaydolunmuş bir haslettir. Kendi varlık koşullarını bu kadar riske atarak başkalarına yardım eden başka bir millet yeryüzünde yoktur.

Ahlak felsefecilerine göre makbul olan ahlak, kendi derdinden çok başkalarının derdine derman olmayı dert edinmişlerin ahlakıdır. Diğerkâm olandır… Türk milletiyse bu ahlaki testi asırlardır geçen eşi benzeri bulunması nâmümkün bir millettir.

Gazze’nin acısını dindirme sorumluluğu tarihsel olarak yine Türk’ün omuzlarındadır. Derler ki “vicdanın coğrafyası yoktur”. Oysa o coğrafya bizatihi Türk’ün yaşadığı yerdir.

 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...