Bugün Siyonist İsrail’in Filistinlilere uyguladığı soykırımın 34’üncü günü.

11 bine çıkan ölü sayısında Filistinli bebek, çocuk ve kadınlar çoğunluktalar.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında soykırım masasına yatırılan Yahudiler bugün çarkın başındalar.

Naziler tarafından eziyet verici uygulamalarla öldürülen 6 milyon Yahudi bugün İsrail’de yaşayan birçok insanın büyük babası, amcası, annesi, halası, akrabasıydı.

Milyonlarca Yahudi’nin aile hatıraları nesilden nesle tevarüs eden “Gaz odalarına tıkılmak, acı verici tıbbi deneylerde denek olarak kullanılmak, diri diri yakılmak” gibi felaket anılarıyla dolu.

Yahudi kuşakları birkaç nesil önceki akrabalarının maruz kaldığı eziyet anılarıyla büyümüş olmalılar.

O halde kendi içlerinden çıkan ve Gazze’deki masum topluluğu küle çeviren bu kötülüğü durdurmaya neden güçleri yetmiyor?

Demek ki eziyetin eleğinden geçmekle vicdan sahibi bir insan olmak arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi yok.

Elbette gerek İsrail’de gerekse ABD ve Avrupa’daki Yahudi toplumunda Filistinlilere karşı işlenen soykırıma tepki gösteren Yahudiler var.

Ama ne yazık ki sesleri katliama yol veren büyük çoğunluğun vahşi çığlığı arasında cılız kaldı.

Netenyahu’nun temsil ettiği aşırı sağ bloğu iktidara getiren Yahudiler çoğunluktalar. Ve dün Hitler’i destekleyen Almanların üzerine yapışan vebal onların da üzerine yapıştı.

Auschwitz'de görevli Doktor Joseph Mengele’nin lakabı “Hitler’in ölüm meleği”ydi ve Yahudi esirler üzerinde bebek, çocuk demeden korkunç deneyler uygulamıştı.

İsrail Gazze’de katliam üstüne katliam yaparken, 100’e yakın İsrailli doktor aralarında imza toplayarak Joseph Mengele’nin modern versiyonu olduklarını deklare ettiler.

Mesleki amaçları insan hayatı kurtarmak olan (olması gereken) İsrailli doktorlar, insan derisini kavuran yakıcı bombaların çocukların, bebeklerin, hasta ve yaralıların üzerine atılmasını istediler.

Daha önce de 47 Haham Filistin’deki hastanelerin bombalanması için katil devletlerine fetva vermişti.

Dünyanın geri kalanı açısından korkunç olanı, sadece bu soykırım suçuna seyirci kalmakla sınırlı değil. Filistinlilerin ölümünün giderek eskisi kadar ilgi uyandırmamaya başlamış olması.

Uluslararası örgütler İsrail’in Gazze’de öldürdüğü Filistinlilerin çetelesini tutmaktan başka bir halta yaramıyorlar.

Ve soykırım günden güne sıradanlaşıyor, gündelik yaşamın parçası haline geliyor.

Tam da İsrail’in beklediği günlere geliniyor.

İsrail zaten öldürüyor”, “Filistinliler de zaten ölüyor” kabullenişine düşmek sadece soykırımcı İsrail’in vahşetini beslemek değil, aynı zamanda insanlığın en değerli vasıflarından birisi olan vicdan duygusunu da yitirmektir.

İçinde vicdan bulunmayan insan ise sadece kemik yığınından ibarettir.