Futbolda “göstere göstere golünü attı” diye bir spiker tabiri vardır. Önümüzde CHP’yi darmaduman edecek bir yerel seçimler de “göstere göstere” geliyor.

Birçok CHP’li seçmen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kurtulmak için yerel seçimlerde CHP adaylarına oy vermemeyi düşünüyor. Kemal Kılıçdaroğlu’yla partilileri arasında yamanması zor bir güven açığı var. Ama neyse ki medeniyetimizin ulaştığı yüksek seviyede her türden güven problemini çözmek imkansız değil.

Modern toplumlarda sorunlu ilişkilerin uğrak mekanlarından birisi ilişki uzmanları oluyor. Aile fertlerinin kendi aralarında halledilemediği meseleleri bir aile terapistinin refakatiyle tatlıya bağlamak uygar toplumun bize bir hediyesi… Espriye vurmadığımı somut örneklerle kanıtlayacağım ‘CHP’deki bu güven probleminin’ halledilmesi medeniyetin nimetlerinden faydalanmaktan geçiyor.

Düzeyli bir ilişkinin sürüp gittiği hiçbir yerde bir parti genel başkanı yol arkadaşlarına “Rakı sofralarında Türkiye’yi kurtarıyorlar. Bunlardan partiyi temizleyeceğim. Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil” der mi? Kemal Bey 2014’teki kurultay konuşmasında partisine gönül vermiş olan CHP’lilere böyle seslenmişti.

Partililerinin de genel başkanlarına olan güven endeksi hep alt seviyelerde seyretti. Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı için alttan alta yığınak oluşturduğu günlerde CHP’nin parti koridorlarında başka isimler fısıldanıyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP grup toplantısında  “Ya bana katılın ya da yolumdan çekilin"  dedirterek dava arkadaşlarının akortlarını düzeltmek zorunda bırakan şey neydi? Pek tabiidir ki aralarındaki güven problemiydi.

Ne Kemal Bey partililere ne partililer Kemal Bey’e tam olarak güvenebildiler. 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık koltuğundan ayrılmak isteyişinde, ama geçmişi temiz olan bir CHP’li bulamadığı için görevine devam etmek zorunda kalışında yine dönüp dolaşıp güven meselesine çarpılmışlardı.

Kemal Kılıçdaroğlu son genel seçimlerde kendisine fikir versinler diye muhafazakâr mahalleden danışman ordusu toplamıştı. Niye? Rakı sofralarında memleket kurtaran, tembel, ayyaş, genel başkanın yoluna takoz oluşturan, geçmişlerinde partiyi emanet alamayacak kadar kir pas dolu sicilleri bulunan bir güruha güvenecek değildi de ondan. Şimdi de parti tabanı ondan ebediyen kurtulmak için başka partilere oy vermeyi, o da olmuyorsa sandığa hiç gitmemeyi planlıyor.

Sorun büyük… Zaman kısa… Reklam ajanslarına ve anket firmalarına para yağdırarak iktidara gelemeyen CHP bu süreçte mantıklı bir yatırım yaparak maddi kaynaklarını aile içi ilişkilerini düzeltmeye harcamalı. Çünkü önümüzdeki yerel seçimler de kaybedilirse konu aile terapistlerinin uzmanlık alanından çıkarak cinayet büronun eline düşebilir. “Göstere göstere” bir felakete sürüklenmemek için bir bilene danışmak şart…