Liderimiz Devlet Bahçeli "Biz, kendine eski ülkücü veya eski MHP'li diyerek, gittikleri yerin bir türlü yenisi olamayıp, itibarını bile hala bu kutlu hareketin eskisi ve müsveddesi olmakla övünenlerin tuzaklarına düşmeyiz." diyerek hem şuur kodlaması yapıyor hem de MHP/Ülkücü sıfatlarıyla kendilerini başkalarına pazarlayan ve pazarlandıkları yerlerden bize saldıranlara karşı MHP ve Ülkücü Hareket mensuplarını yıllar önce böyle uyarıyordu. Bu şuur kodlamasını ve uyarıları yıllar önce yapsa da içeriğindeki tespitler MHP’yi ve Ülkücü Hareketi gölge gibi hiç bırakmadan takip etmektedir. Uyarı niteliğindeki bu sözler, Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in de Liderimiz Devlet Bahçeli’nin de kendi dönemlerinin her daim güncelliğini koruyan gerçekliğidir. Başbuğ Alparslan Türkeş dönemi menfaatleri için ANAP/DYP’ye gidenler, kendini “Ülkücü” diye pazarladıkları yetmiyor gibi MHP’ye düşmanca açıklamalar yapmaktan da imtina etmemişlerdi. Gerçi bu türler nasıl oluyorsa her dönem hep dört ayağının üzerine düşmeyi de başarıyordu.

O dönem de kendini başka partilere pazarlayanlar o kadar çoktu ki, Başbuğ Alparslan Türkeş’te "Ülkücü MHP'de olur, MHP'de bulunmayan Ülkücü değildir. Gittiği yerin damgasını yer, oradaki genel başkanın görüşüne göre yaşar, oradaki genel başkanın görüşüne göre hareket eder. Onun Ülkücülüğü kalmamıştır, bunu böyle bilmeliyiz." uyarısında bulunmuştu.

Son döneme de baktığımızda geçmişte yaşanan manzaraların aynısını görüyoruz. Adam 40 kapı gezmiş ama hakkında kullanılan hep “Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı, eski MHP yöneticisi” sıfatları oluyor. Diğer gittiği yerler çok mu onurdan, şereften, haysiyetten mahrum yerler ki?

Geçen günlerde, bu değerlendirmesini yaptığım konuya örnek olacak medyada dolu haber başlığı gördüm. En son CHP’li yoldaş Mansur Yavaş’ın danışmanlığını yapan ve oradan istifa eden yahut ettirilen Servet Avcı isimli şahıs İP’in Ankara Büyükşehir Adayı olacakmış, bunu da “Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı İYİ Parti'nin Ankara adayı oluyor” diye duyuruyorlar.

Ne zaman Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış onu da bilmiyorum.

Fakat bu kırk kapı değiştirmiş adamları hala “Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı”,” Eski MHP’li yönetici” diye sunma ve pazarlama hastalığından niçin tedavi olup vazgeçmiyorlar?

“Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı İYİ Parti'nin Ankara adayı oluyor” demek yerine niçin 1992'de Nizam-ı Alem Ocakları Kurucu Genel Başkanı Servet Avcı İP’in Ankara adayı oluyor” yahut “Eski BBP Genel Başkan Yardımcısı Servet Avcı İP’in Ankara adayı oluyor” demiyorlar?

Ya da “2013 yılından bu yana CHP’li olan yoldaş Mansur Yavaş’ın oyunu hep CHP’ye veren danışmanı Servet Avcı İP’in Ankara adayı oluyor” diye bir sunum yapmıyorlar?

Gezmediği parti kalmasın sonra çıkın “Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı İYİ Parti'nin Ankara adayı oluyor” diye haber yapın. Bu sunumu yapanlarda zekânın kırıntısı yok. “Bu parti asla Ülkücü olmayacak” diye kurulan ve Meral Akşener’in Cumhuriyet gazetesi röportajında “Gelinen noktada MHP ile tabanlarımızın aynı olduğunu söylemek çok zor" dediği yerde ne Ülkücülüğü ne MHP’lisi?

Mansur Yavaş’ı yıkmak için karşısına çıkıyorsan “CHP’li Mansur Yavaş’ın eski danışmanı” demekten başka iyi sıfat mı olur?

Mansur Yavaş’ın siyasi sırları Servet Avcı’da değil mi?

Mansur Yavaş nereye gidiyorsa gölgesi gibi oraya giden, Mansur Yavaş ile BBP’de kurduğu ilişkiden beri hep vefalı olan Servet Avcı bildiklerini açıklarsa Mansur Yavaş zor günler yaşayacaktır.

Geçen aylarda yazdım. Mesela Mansur Yavaş’ın 2011 yılında MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yazdığı buram buram FETÖ kokan o mektubu onun adına kim yazmıştı?

“Maneviyatsız Ülkücülüğün CHP’den farkı yok” içerikli, teröristbaşı Fethullah Gülen’in “Mezardakileri bile kaldırarak referandumda 'Evet' oyu kullandırmak lazım" dediği referandumda “Hayır” oyu veren MHP’yi eleştiren, MHP’nin AKP ile en kavgalı olduğu o yıllarda “Haziran ayından itibaren ülkede yeni bir parlamento teşekkül edecektir. Bizzat iktidar partisi tarafından restorasyon dönemi olacağı ilan edilen bu dönemde, ülkücülerin bulunmaması, bu süreçte etkili olamaması elbette kabul edilebilir bir durum değildir. Dolayısıyla hiçbir şey yokmuş, her şey mükemmel gidiyormuş gibi davranıp görevden kaçamayız.” şeklinde Ülkücülere çağrıda bulunan, Engin Alan gibi vatansever bir komutanın MHP’de siyaset yapmasına karşı adeta düşmanlık tamtamı çalan Mansur Yavaş’ın o mektubunu kim yazmıştı?

Mansur Yavaş’ın çok desteklediği referandum kazanılmasına rağmen, kendisi niçin “restorasyon dönemi”’ne destek vermek yerine 17-25 Aralık operasyonunun tam ortası 21 Aralık 2013 günü, CHP üyesi olmuştu. O mektubu Mansur Yavaş’a yazdıran ve tüm bunları yaptıran o el kimin elidir? Servet Avcı o eli biliyor mu, belki de o el kendisinin de öptüğü bir eldir.

Kırk kapı gezenler nereye gidiyorsanız, gittiğiniz yerin adı ve sıfatı neyse sadece onu kullanın. Ya da onu yapamıyorsanız, gezdiğiniz 40 kapınızın adını da aynı anda yazın ki, sizin nasıl bir otostopçu ve kapı mandalı olduğunuzu herkes görsün. Size ona göre muamele yapsınlar.

Kendinize ait bir şeref, haysiyet, onur ve gurur yaratmaya çalışın…

MHP ve Ülkücü Hareket’in sıfatlarından ve sembollerinden riyakâr ellerinizi çekin artık…