Tarımda eğitim mi, uygulama mı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Tarımda eğitim mi, uygulama mı?

Bir toplumun devamının sağlanması, sahip olduğu nitelikli genç nüfusa bağlıdır. Nitelikli gençlik, toplumun kalkınma ve gelişme potansiyelinin en önemli unsurlarından biridir. İnsani erdemlerle donatılmış, her yönden iyi yetişmiş, ruhen ve bedenen dinamik bir gençliğe sahip olmak bir toplumun bekası için kaçınılmazdır.

Bu bağlamda bir eğitim sonrasında Değerli Meslektaşım Sayın Oğuz Kavuncuoğlu’yla sohbet etme fırsatımız oldu. Sayın Kavuncuoğlu “gençleri geleceğimiz; çiftçileri üretimin her aşamasında, sosyal, ekonomik ve katma değer yanında tamamen stratejik bir kimliğe sahip olarak görüyor.” İlçelerde, kasabalarda, mahalle ve köylerde bu iki yönün önemine dikkat çeken mesajlar verdiğini dile getirdi.

Meslektaşım Sayın Kavuncuoğlu çiftçilerimize nasıl sahip çıkmamız konusunda kafa yoran, gençliğe yön veren, yol gösteren, onlarla konuşan dertleşen önemli Ziraat Mühendislerinden biridir.

Ona göre “çiftçilerin çoğunun cesaretinin kırılmasının ve başarısız olmalarının en önemli sebeplerinden bazıları; rehberlikten yoksun, yetersiz eğitim, finansal okuryazarlık oranındaki düşüklük, sahip oldukları varlığı yönetmede zayıflık ve manevi destekten mahrum olmalarıdır” diye belirtiyor.

TARIM GENÇLİĞİNDE İKTİSADİ AKIL!

Tarım gençliğinde her anlam ve alanda iktisadi aklın gelişmesi son derece önemlidir. Günümüz Türkiye’sinde; İktisadi akıl, “çok iyi yetişmiş, tarım mühendislerine, ekonomistlere, maliyecilere, mühendislere, mimarlara, yazılımcılara, tarım uzmanlarına en başta da öğretmenlere ve akademisyenlere ihtiyaç duyduğumuzu açıkça haykırmaktadır.” Sayıları yüz binleri aşmış durumda, bu sayıya her yıl yaklaşık beş bin kontenjan açılıyor ve her yıl yaklaşık 4-5 bin mühendis daha ekleniyor diyebiliriz.

Bütün meslek dallarının (birkaç meslek dalı hariç) istihdam mağduru olduğu ülkemizde ziraat mühendisleri, işlev ve istihdam mağduru konumunu her zaman muhafaza etmektedirler.

Mezun olan pek çok ziraat mühendisi: Atanmak mı daha iyi? Yoksa özel sektörde çalışmak mı? Belki de akademisyenlik için uğraşmalıyım. Biraz yabancı dil çalışayım, bu arada ALES’e bakayım. Bayilik ve danışmanlık sınavı ne zamandı? Uzun uzun düşünür, genelde bir sonuca varamaz. En güzeli devlete kapağı atmak, atanmak denilir. Aslında KPSS’ye de girmiş fakat sınav sonucu da yeterli gelmemiştir. Şimdi oturup yeniden Türkçe, Matematik, Tarih, Coğrafya, Vatandaşlık dersleri bir de güncel olaylara mı çalışayım? Kafalarda Türkçe, Matematik, Tarih ve Coğrafya ile test oluyorum. Peki, benim mesleki yeterliğimi neden soran, sorgulayan yok? Eminim mezun olan pek çok ziraat mühendisi, meslektaşım bu durumdadır.

RÖVANŞI OLMAYAN YENİLGİ!

Eğitim sistemimizin beceri kazandıramaması… Bugünkü Ziraat Fakültelerinin hali çok acıklı! Fakültelerimiz var, adım başı üniversitelerimiz var! Fakat “bizim sıkıntımız nicelikte değil, nitelikte!” Dolaysıyla nitelik düşüklüğünün tedavisi daha zor, maalesef. Az olanı çoğaltabiliyorsunuz fakat on niteliksiz kişi, bir nitelikli adamı eğitemiyor-öğretemiyor! Aslında çarpıcı olan insanlarımızın eğitimsizliği değil, eğitim sistemimizin beceri kazandıramaması!

TEDAVİ EDİLMELİ!

Sayın Kavuncuoğlu’ya göre Çiftçilerin “bu mühendisler de bir şey bilmiyor” muamelesinin çok üzücü bir durum olduğunu belirtiyor. “Onların işi bu, işlerini adam gibi öğrenselerdi” der gibi düşünenlere de Ziraat Fakültesi akademisyenlerinin öğretmede yetersiz kaldığını ve öğrenme ortamlarının sadece bina yapıp, tabela asmak olmadığını hesaba katmaları gerektiğini de karar verici ve yöneticilere hatırlatmak gerekir. Bu bağlamda sevgili hocalarıma “ziraat mühendisi binada değil; tarlada, bahçede ya da hayvancılık işletmesinde uygulama yaparak yetişiyor!” sözünü hatırlatmak isterim.

Mühendis, teoriyle, pratiği-uygulamayı birleştirendir. Ancak ziraat mühendisleri için, yetiştirme sisteminin tezatlıkları, bu alanda öğretici konumundaki akademisyenlerin uygulama yönünden eksiklikleri ve teorik ağırlıklı eğitimin yansıması, maalesef ziraat mühendisliği mesleğini olumsuz etkilemektedir. Gerçekte ziraat mühendisi olmayı başaranlar ancak diplomayı aldıktan sonra alanlarına uygun bir yerde çalışma imkânı bulup, kendi kişisel gayretleri ile mesleklerini öğrenmeyi ve uygulamayı başarabilenlerdir. Hizmet içi öğretimde ise en yakın çalışma grubundaki, meslek adamlarına büyük görev düşmektedir. “Ziraat fakültelerinde ziraat bilgisi veriliyor belki ama ziraat mühendisi yetiştirildiği tartışmalıdır.”

“Ziraat mühendislerinin vasıfsız mühendis konumuna düşürülmesi vicdanları rahatsız etmelidir.” Bir tarafta tarımsal firmalar ve işletmeler ziraat mühendislerini ucuz iş gücü olarak değerlendirmekte diğer tarafta odalar, birlikler, sendikalar ve dernekler onları üye sayısını çoğaltma aracı olarak görmekteler.

Ziraat mühendisliğini tercih edeceklere, mühendis adayı kardeşlerime ve mezun olan meslektaşlarıma sesleniyorum, bu gidişe dur demek biraz da sizin elinizde. Bu mesleği sevin, severek okuyun! Sevmiyorsanız bırakın, okumayın, seçmeyin! Bütün hayallerinizi Tarım Bakanlığına atanmaya bağlamayın! Bakanlığa atanıp keyfime bakarım diye de düşünmeyin, o gözle bu mesleğe bakmayın! Zira Tarım Bakanlığının bu düşünceye sahip yeterince personeli var(!) Oturduğunuz yerden para kazanmak niyetindeyseniz; bu meslekte verim olmaz, randıman alınmaz, bu gemi yürümez. Olmaz bu iş!

Oğuz Kavuncuoğlu’yla sohbetimiz esnasında; birçok konuda düşüncelerini paylaştı. Çiftçi eğitimlerinin yetersizliğinden, çiftçi-üretici haricindeki paydaşların doyumsuz para hırsından, Avrupa’nın 200 yıl önce toplulaştırmayı çözdüğünden, bizim hala miras davalarıyla zaman ve toprak kaybettiğimizden, çiftçiye en büyük kazığın vadeli satışlardan atıldığından, çiftçiye peşin alışveriş alışkanlığı kazandırılması gerektiğinden, T.C. Adalet Bakanlığı ile T.C. Tarım ve Orman Bakanlığının bir protokol yaparak arazi anlaşmazlıklarının zaman kaybetmeksizin çözüme kavuşturulmasından yana tespitlerini dile getirdi. İleriki zamanlarda Sayın Oğuz Kavuncuoğlu’yla sohbetlerimiz kesinlikle devem edecektir.

Son Söz: Ülkemizde kalite, akreditasyon, uluslararası tanınırlık ve yükseköğretim kalite kurulu gibi kriterler güzel şeyler ama mühendislikte getirilen nokta bu kadar fazla sayıda fakülte ve bölüm programlarının açılması ne kadar doğru? “Önümüzdeki 5 yıl, 10 yıl ve 20 yıl için kaç tane ziraat mühendisine ihtiyaç var?” Bu projeksiyonlar oldukça önemli! 209 üniversitede (131’i devlet üniversitesi 78’si de özel-vakıf üniversitesi) 46 tane ziraat fakültesi mevcut. Konya’da 3 tane ziraat fakültesi var. Bir şehirde 3 tane ziraat fakültesi açılmasının gerçek mantığını; eğitim-öğretim, Ar-Ge ve istihdama yönelik olarak lütfen birileri anlatsın! 

İnanılmaz sayıda fakülte ve bölüm…

Sonuç “asgari ücretin 3-5 bin TL üzerinde ücretle ziraat mühendisi çalıştırıyoruz maalesef!”

Kalın sağlıcakla…

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...