Ekrem İmamoğlu’nun korku tüneli
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 23 Mart’ta CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayının belirleneceği sözde ön seçim öncesi il gezilerine başladı. İlk gezisini de İzmir’e düzendi. “Gezi” yerine miting, toplantı, buluşma gibi kavramları kullanmak elbette yerinde olurdu ancak İmamoğlu’nun en çok sevdiği gezi, turistik seyahat, tatil gibi kelimelerin kendisinde daha çok karşılık bulduğunu düşündüğüm için bu kelimeyi kullanmayı tercih ettim.
Yeni bir adımın ilk başlangıcı olduğunu söyledi. Bugüne kadar bunun kaçıncı ilk adım olduğunu kendisinin bile sayamadığına eminim. Hakkındaki davalarla ilgili her duruşma sonrası eline aldığı mikrofona ilk fısıldadığı cümle “yeni bir adımın ilk başlangıcı” olduğuydu… Bir türlü arşınlayamadı o ilk adımı… Belediye hizmetlerinin emekleyen yapısından kurtulamadan yürümeye heves etti… Her şeyin bir sırası olduğunu öğrenemedi ne yazık ki.
Aynı sıralama hatasını Cumhurbaşkanı aday adaylığında da yaptı. Seçimlere daha 3 yıldan fazla bir zaman varken belediye görevlerini bir kenara bırakıp Cumhurbaşkanı adaylığı elbisesini giymeye niyetlendi. Belediye hizmetleriyle göze girmek varken, o ön seçime girmeyi yeğledi.
Sondan bir önceki “yeni bir adımın ilk başlangıcını” yaptığı İzmir’de çıktı kürsüye. Oysa önce Ankara’ya gelip Anıtkabir’i ziyaret edip o ilk adımı o merdivenlerde atması gerekirdi. Neyse… İmamoğlu CHP’nin en güçlü olduğu İzmir’den yürümeyi seçti. Moral olsun istedi belki de ya da Mansur Yavaş’a karşı gövde gösterisi…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşması “yeni bir adımın ilk başlangıcı” olmaktan öte sonun başlangıcını andırıyordu. Atı alanın Üsküdar’ı geçtiğini söyledi ancak hızlı giden atın nalının seyrek düştüğünü bir türlü öğrenemedi.
Sözlerindeki kin ve öfkenin içindeki hırsla buluştuğu bir konuşma yaptı. Keskin sirkenin küpüne verdiği zararın sonuçlarını örnekleriyle gösterdi. Sözleri kuru laf kalabalığından öteye geçmedi. Ne bir faaliyet ne yaptığı hizmetler ne de eşine az rastlanır bir belediyecilik örneği veremedi. Varsa yoksa “sizi yeneceğim”, “benden korkuyorlar.” Aynı cümleleri Kemal Kılıçdaroğlu da kuruyordu. Madem aynı şeyler tekrar edilecekti o halde Kılıçdaroğlu neden koltuğundan edildi?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidarın kendisine 4 kez yenildiğini 5.sini de tattıracağını söyledi. Bu yenilgiler hangileriydi? Bahsettiği yerel seçimlerse eğer İzmir, Şişli, Çankaya bu konuda İmamoğlu’ndan daha kıdemli değil mi? Yok eğer genel seçimleri kastediyorsa CHP’nin en son ne zaman iktidara geldiğini kendisi bile unutmuş olmalı.
Ya da bahsettiği yenilgilere 14 ve 28 Mayıs 2023 seçimleri de dâhil mi? 14 Mayıs’ta kaybeden kim ya da kimlerdi? İmamoğlu kazandıysa nasıl ve neyi kazandığını izah etmeli. Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı olarak seçime giren İmamoğlu, Kılıçdaroğlu kaybedince kendisi de kaybetmiş olmadı mı? Sayın Erdoğan 14 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu+İmamoğlu+Yavaş+6’lı masa+YSP+Zafer Partisi’ne karşı her iki turda da yüzde 5 fark atmadı mı?
Yüce Kralımız 4. yenilmez demir bilek Ekrem İmamoğlu’muz, “Korkuyorlar benden” diyor. Kendini korkulacak biri olarak görmesi ayrı bir ruhsal vakıanın konusudur ancak seçimlere girmesinden korkmak bu sırlamada en son sırayı alır.
“23 Mart’ta iktidara en çok korktuğu şeyi, sandığı göstereceğiz” diyor. 23 Mart’ta CHP’nin yaptığı ön seçimden iktidar neden korksun? 23 Mart’ta sandıktan kaçan iktidar değil ki, Mansur Yavaş. Sözde ön seçimde kimler yarışacaksa bu onları ve CHP’lileri ilgilendirir. İmamoğlu bu sözlerinin devamında aslında o sandıktan kimin korktuğunu söylüyor. “Sandıktan kaçanları zangır zangır titreteceğiz” diyor. 23 Mart’ta sandıktan kaçan Mansur Yavaş’a söylüyor!
Ekrem İmamoğlu seçimlere daha 3 yıldan fazla bir süre varken neden aday adaylığı telaşına düştüğünü açıklaması gerekir. Bu erken yol alışın altında yatan korkuyu kamuoyuyla paylaşması daha inandırıcı olur. İmamoğlu kimden ya da neyden korkuyor ki erkenden adaylığını ilan ediyor? Tek başına girdiği sözde bir ön seçimi hem gururuna yediriyor hem de Yavaş ile zamanında yapılacak bir yarıştan kaçmayı göze alarak yapıyor bunu. İmamoğlu’nu bu kadar çok korkutan şey ne?
Mesele korkmaksa eğer; İmamoğlu gibi adını bile ağzına almaktan çekinip “ilgili şahıs” diyen midir asıl korkan, yoksa “bizim icraatımızın ulaştığı yere senin hayallerin bile ulaşamaz Ekrem” diyerek doğrudan üzerine giden mi?