Kaos ittifakı…


Dünyanın dört bir yanında krizlerin eş zamanlı patlak vermesi elbette tesadüf değildi.
Yükselen her krizin, her çatışmanın, her ekonomik çöküşün ardında emperyalist ellerin varlığı malumdu.
Krizlerin planlayıcısı emperyalistlerdi, derinleştiricisi ise siyonist akıldı.
***
ABD ile İsrail ele ele vermiş, akıllarınca dünyanın geleceğini dizayn etmeye çalışıyor, insanlık karşıtı bir senaryoyu birlikte yürütüyordu.
İnsanlık için huzur değil, tam aksine bir yıkım reçetesi sunuluyordu.
Onların reçetesinde adaletin, hakkın, merhametin yeri yoktu.
Dünyaya adaletsizlik, kıtlık, çatışma, açlık, eşitsizlik ve terörden başka bir şey vaat edilmiyordu.
Çünkü…
Kurmayı düşündükleri düzen insani değerlerin yerine sadece kendi çıkarlarını korumayı hedefliyordu.
Ve maalesef olan hep mazluma oluyordu.
***
Gazze’de başlatılan soykırım bu kaos ittifakının planlarının açık ilanıydı.
Kadın, çocuk, yaşlı demeden masum insanların üzerine ölüm yağdırıldı.
Okullar yıkıldı, hastaneler vuruldu, hayatlar paramparça edildi.
İsrail ateşkese yanaşmadı, savaş hukukunu çiğnedi, insanlık suçunu gözünü kırpmadan işledi.
Böyle bir terör devletinin duracağı sınır olabilir miydi?
***
Uluslararası toplumun tepki adı altında yaptığı tek şey nutuk atmaktı.
İsrail işlediği suçların cezasının olmadığını gördükçe daha da cesaretlendi, saldırılarını Gazze’nin dışına taşıdı.
Lübnan’ı vurdu, Yemen’i hedef aldı, şimdi de İran’la çatışma içerisine girdi.
Dünya dün Gazze’ye seyirci kalmasaydı, İsrail bugün bu kadar fütursuz olabilir miydi?
***
İnsan hakları konusunda mangalda kül bırakmayan Batı’nın, konu İsrail olunca kör, sağır ve dilsiz kesilişi uluslararası hukukun ayaklar altına almasına geçit verdi.
Bu ikiyüzlülük Ortadoğu’da esen savaş rüzgarları yeniden alevlendirdi.
Cezasızlığın verdiği özgüvene dayanan İsrail büyük felaketlere kapı araladı.
***
Sözün özü…
Bugün İran ile İsrail arasında yaşananları sadece iki ülke arasındaki bölgesel bir çatışmadan ibaret görmek yanılgıdır.
Aynı gaflete Gazze’de düşülmüş, bu durum küresel sömürü düzeninin kanlı planlarını devreye almasını kolaylaştırmıştır.
Bir tarafta emperyalistler, diğer tarafta siyonistler kol koladır.
Ve dünya haritasında kaos çıkarma amacıyla işaretlemedikleri yer kalmamıştır.
Eğer bu yıkım düzenine dur denmezse, yarının hedefinin Türkiye olmadığını kim iddia edebilmektedir?