Asıl mesele emperyalizm
İsrail, Doha’da ateşkes görüşmeleri yürüten Hamas heyetini hedef alarak Halil Hayye’nin oğlu Hemmam Hayye’yi, ofis müdürü Cihad Lebed’i, birkaç Hamas mensubunu ve bir Katarlı polisi öldürdü. Gelen bilgilere göre üst düzey Hamaslılar Türkiye’nin haber vermesi sayesinde saldırıdan kıl payı kurtuldu.
Ateşkes masasına bomba bırakmak Siyonistlerin diplomasi sözlüğünde “barış” diye bir mefhuma yer olmadığının kanıtı. İslam coğrafyasına defalarca saldırı düzenleyen bir terör devleti olan İsrail; Lübnan’ı, Yemen’i, İran’ı, Irak’ı, Suriye’yi vurdu. On binlerce sivili, bebek, çocuk, kadın, hasta demeden katletti. Siyonizm karşısında yekpare bir duruş sergileyemeyen İslam ülkeleriyse artık sadece sivil unsurlar düzeyinde değil, kralları, parlamentoları, ordularıyla açık hedef halindeler.
Bugün İsrail’in doğrudan üzerine yürüyemediği tek ülke Türkiye. Çünkü Türkiye Ortadoğulu kabile devletleriyle aynı kefeye konamayacak bir devlet geleneğine ve caydırıcı bir ordu gücüne sahip. Ne var ki Katar’daki saldırının hemen ardından siyonist çevrelerin “sırada Türkiye var” diye parmak sallamasını da not etmek gerekiyor.
İsrail şimdilik Türkiye’ye doğrudan dokunmak yerine terör örgütlerini taşeronlaştırarak Türkiye’nin gücünü törpüleme gayretinde. Asıl planını ise geleceğe saklıyor. PKK’nın silah bırakmasını en çok istemeyenlerin başında da yine İsrail geliyor. Çünkü terörsüz bir Türkiye İsrail’in stratejik hesaplarını boşa çıkarıyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “İsrail’in siyasi ve stratejik amacı Anadolu coğrafyasını çevrelemek, terörsüz Türkiye hedefini efendileri adına baltalamaktır” sözleri işte bu derin gerçeği deşifre ediyor. İsrail Başbakanı Netenyahu da “Suriye’de kiminle mücadele ettiğimizi biliyoruz” sözleriyle İsrail’in Suriye’deki hamlelerinin Türkiye’nin ilerleyişini engellemek olduğunu kabul ediyor.
Evanjeliklerin kontrolündeki Amerika Birleşik Devletleri’yse İsrail’in güvenlik stratejisini saygıyla karşılayarak destekliyor. Öyle ki ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın 10 Temmuz’da “SDG’ye bağımsız devlet kurma borcumuz yok. SDG dediğimiz YPG’dir. YPG, PKK’nın bir türevidir” demesinden bir süre sonra “Ancak artık PKK ile ilişkili olmayan başka bir örgüt var, SDG ve YPG. Bunlar IŞİD karşıtı savaşta bizim müttefiklerimiz oldu” sözleriyle çark etmesinin arkasında Siyonistlerin kulak çekme operasyonu var. Yani bölgedeki denklem emperyalizmin çizdiği senaryolara göre belirleniyor. Zaten asıl problem ve gerçek mücadele alanı da burası. Kürt-Türk, Şii-Sünni gibi yapay ayrımları sürekli yeniden üreten emperyalist planlara set çekilmezse bölge daha çok İsrail saldırısına, daha çok ölüme tanıklık edecek. Bugün kendini güvende sananlar yarın hedef tahtasında bulacak. Buna emperyalistlerin kanatlarının altına sığınanlar da dahil…