Ucuz kaçış…

YAYINLAMA:
Ucuz kaçış…

Lafta şeffaflık, icraatta başkaları da yaptı.

Mansur Yavaş’ın konser yolsuzluğu iddialarına karşı sergilediği savunma tam olarak bu.

Hani yıllardır “şeffaf belediyecilik” söylemiyle Ankara’yı yönetiyordu?

Köşeye sıkışınca görüyoruz ki şeffaflık iddiasının yerini hararetli bir “eski defterleri açma” seansı aldı.

Mansur Yavaş kendisini aklamak için selefi Melih Gökçek’in işlerini vitrine dizmekle meşgul.

Bu tabloya siyasi tutarsızlık mı dersiniz, trajikomik bir ironi mi?

Bence ikisi birden…

***

Mansur Yavaş, şeffaf yönetim iddiasıyla koltuğa oturdu.

Ancak bugün belediyesindeki konser vurgunu iddiaları karşısında yaptığı savunma, bu ilkenin altını boşaltıyor.

Bir yandan “Konserle ilgili benim savunacak hiçbir şeyim yok, pahalı yapmışlarsa cezasını çekerler” diyerek sözde erdemli bir duruş sergiliyor.

Ama hemen ardından “Gökçek ve ailesinin tümü yargılanmadan asla adaletten bahsedilemez” diyerek topu geçmiş döneme atıyor.

Şeffaf belediyecilik iddiasındaki bir başkanın, kendi dönemindeki şaibeyi “onlar da yapmıştı” diyerek geçiştirmesi en ucuz kaçış yolu değil mi?

Yavaş “Ben daha az kötüyüm, o halde aklanırım” mantığıyla hareket ediyor, bu da siyasi tutarsızlığın daniskası oluyor.

Peki Gökçek’in şayet varsa hataları, Yavaş’ın kendi dönemindeki iddiaları temize çıkarıyor mu?

***

Yavaş’ın “önce onu yargılayın” diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışması, gündem değiştirme taktiğinden başka bir şey değil.

Vatandaşın nazarında da zerre inandırıcılığı yok.

Madem Gökçek’in israfından bu kadar rahatsızdınız, o halde sizin döneminizde en ufak israfa mahal vermemeniz gerekirdi.

“Biz yapmayacağız” diye gelip, “biz ondan az yaptık” savunmasının ardına sığınmak aslında kendi suçunu itiraf etmek değil mi?

***

İşin içine Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve siyasi kumpas da ekleniyor.

Mansur Yavaş ve destekçileri, konser soruşturmasının siyasi motivasyonla yapıldığını öne sürüyor.

Yavaş, AK Parti’ye yakın çevrelerin bilgileri çarpıtarak kendisini itibarsızlaştırmaya çalıştığını söylüyor.

“Popülaritem artıyor, adım Cumhurbaşkanlığı için geçiyor, o yüzden hedef alınıyorum” mesajı veriyor.

Ne diyelim, Türkiye’de artık moda savunma bu…

Her yolsuzluk iddiasının altında mutlaka bir komplo aranıyor.

***

Elbette siyasette rakipler birbirini yıpratmak isteyebilir.

Ancak her soruşturma “kumpas” diyerek bertaraf etmeye çalışılır mı?

Mansur Yavaş, 1999’dan beri kamuda olduğunu, iktidarın bugüne dek kendisi hakkında bir şey bulamadığını söylüyor.

Madem kendine bu kadar güveniyor, o halde çıkıp somut verilerle iddiaları niye çürütmüyor?

Ama işin kolayına kaçıp yine aynı plak çalınıyor, aynı çizikte dönüp duran eski bir plak gibi “bana oyun kuruluyor” deniliyor.

Bu savunma mekanizması, ne yazık ki inandırıcılık sıkıntısı çekiyor.

Her hadiseyi “adaylığımı engellemek istiyorlar” diye bertaraf etmeye çalışmak, başka türlü açıklayamamanın verdiği çaresizlik göstergesi olmaktan öteye gitmiyor.

***

Mansur Yavaş bu kez kantarın topuzunu fena halde kaçırmış görünüyor.

Şeffaflık vaadiyle gelip, kendi dönemindeki iddiaları eski yönetimin günah galerisine sığınarak savuşturmaya çalışan talihsiz bir tablo karşımızda duruyor.

Kamu malını korumak, selefim kötüydü diye ihmal edebilecek bir görev mi?

Cevabı herkes biliyor.

Gökçek’in hataları varsa elbette hesabı sorulmalı, fakat Yavaş da kendi imtihanından kaçmamalı.

Ankaralı, başkasının kirli gömleğiyle kendi lekesini örtmeye kalkmayan bir yönetim hak ediyor.

Ve en önemlisi, şov yapan değil, hizmet eden bir belediye başkanını sabırla bekliyor.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...