Uygulayıcı değil, oyun kurucu

YAYINLAMA:
Uygulayıcı değil, oyun kurucu

Soğuk Savaş'ın bitişi, sıcak işgallerin başlangıcı oldu. Dünya çok kutuplu güç ilişkileri zeminine sahipken silahların birbirine karşılıklı doğrultulduğu ama kimsenin tetiğe basmaya cesaret edemediği bir "meksika açmazı" hali büyük istila hareketlerinin patlak vermesini engelliyordu. Demir perdenin dağılmasıyla bulutlanmaya başlayan atmosfere şemsiyesiz yakalanan birçok devlet emperyalist asit yağmurunun altında eriyip gitti. Yugoslavya’nın parçalanması, Afganistan ve Irak'ın işgali, Arap Baharı’yla Ortadoğu’nun tersyüz edilmesi, Latin Amerika’da iç karışıklıkların çıkarılmasının kaynak noktası aynıydı: Tek kutuplu dünya düzeni ve ABD’nin emperyal hoyratlığı.

ABD’nin iki elinden birisi NATO’da, diğeri BM’de. Biriyle dünyayı dövüyor, sınırları değiştiriyor, yer altı zenginliklerini ve ticaret yollarını kendisine doğru büküyor. Diğer elini kendisine karşı kurulabilecek uluslararası koalisyonu engellemek için BM Güvenlik konseyindeki veto yetkisine kaldırıyor.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adeta “bir BM konuşma klasiği” haline gelen “Dünya 5’ten büyüktür” söylemi tek kutbunu ABD’nin teşkil ettiği dünya düzenine yönelik en sahici eleştirilerden birisi. Gelgelelim bu gerçeği Türkiye gibi yüksek desibelle ifade edebilen ülkelerin sahneye çıkmaması BM’nin kendi içinden bir değişim dalgası doğuramayacak kadar durgun sulara demir attığının göstergesi. 

Oysa siz, “eski dünyanın liderliğini” yürütmüş bir imparatorluğun mirasını devralıyorsanız ve en müşkül günlerinizde verdiğiniz kurtuluş mücadelesiyle bu özelliğinizi pekiştirerek sömürgeleştirilmemiş ender uluslardan birisi olmayı başarmışsanız, tarihsel hafızanıza kazınan bağımsız yaşama ülküsünü sürdürebileceğiniz koşulları mütemadiyen kovalamanız şart. Çevrenizde dönüp duran büyük haksızlıkları pencereden izlemekle yetinmeyecek kadar medeniyet ufkuna ve insanlık müktesebatına sahipseniz, yollar yine aynı arayışlara açılmak zorunda. Bugün dünyanın kucağındaki en büyük sorun, ABD ve İsrail’in sırt sırta vererek sergiledikleri yayılmacılık ve talancılık. Dolayısıyla Dünya, Birleşmiş Milletler’in Gazze’deki kifayetsizliğine hayıflanırken MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “TRÇ ittifakı” önerisiyle gündeme getirdiği alternatif dünya düzeni herkesi etrafına toplaması gereken bir umut ışığı. Reçeteyi, yeni güç dengeleri yaratmak ve eşit şartlarda onurlu ilişkilerin geliştirilmesi üzerinden kuran MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Doğu-Batı ekseninin merkezindeki Türkiye’ye Jeopolitik ve Jeostratejik potansiyelinin getirdiği gelişim fırsatlarını sonuna kadar kullanabileceği bir farkındalık politikasını hatırlatıyor. 

Evet, Türkiye NATO’nun kilit üyelerinden ve muhtemelen öyle kalacak. Ancak NATO antlaşmasının “bir üyeye yapılan saldırıya karşı ortak savunma” yükümlülüğüne imza atmış olmanız, ABD başkanının—özellikle milli güvenliğinizi tehdit eden unsurlara operasyon yapmaya hazırlandığınız günlerde—“Sınırı aşan bir hamlede bulunursanız ülke ekonominizi tamamen mahvederiz” şeklindeki doğrudan tehdidine maruz kalmanıza mani olmuyor. Yahut, NATO üyesi olmayan İsrail’e verilen savaş uçakları sizden “gözünün üzerinde kaşın var” gerekçeleriyle esirgenebiliyor. Dolayısıyla şapkanızı önünüze koyup tefekkür ettiğinizde, geriye MHP Lideri’nin dile getirdiği “başkalarının ortaya koyduğu bölgesel ve küresel projelerin uygulayıcısı değil, kendi özgün projelerinin senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncusu olmak”tan başka bir yolunuz kalmıyor. Tek kutup başı siz olamıyorsanız çok kutuplu bir dünyanın imkânlarını kovalamak, bağımsız yaşama iradesinin en esaslı gereği. Avrupa’nın Yunan kuvvetlerini eğit-donat stratejisiyle Anadolu’ya çıkarmasını Sovyet diplomasisiyle dengeleyen, bağımsızlığını cebine koyduktan sonra komünist partiyi yasaklayıp Sovyet etkisini minimize etmeye koyulan Mustafa Kemal Paşa’nın uygulamış olduğu strateji de buydu. Türkiye “lider ülke” hedeflerine tırmanana kadar takip etmesi gereken politika da burada yatıyor.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...