Brüksel hatırası…

YAYINLAMA:
Brüksel hatırası…

Özgür Özel’in genel başkan olduktan sonra katıldığı Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda kurduğu “Demokratik siyaseti güçlendirmeli, yükselen otoriterliğe karşı dayanışmayı artırmalıyız” cümlesi, aslında bir işaret fişeğiydi.

O günden bu yana CHP yönetimi, partisinin yabancı devletlere ülkesini kötüleyen bir kadro tarafından ele geçirildiğini göstermekten zerre geri durmadı.

İcazetli bir siyaset anlayışının partinin iliklerine kadar işlendiği gerçeğini duyurmak adına her yol denendi.

Türkiye düşmanı başkentlerden alınacak alkış uğruna tüm tuşlara basıldı.

***

Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturmaları kapsamında tutuklanıp cezaevine gönderilmesinin ardından ise vites yükseltildi.

CHP’li belediyelerde patlayan skandalları perdelemek için başvurulan algı operasyonlarının bir ayağı, Türkiye’yi dünyaya şikâyet etmek üzerine oturtuldu.

Kimi zaman yabancı büyükelçilere Türkiye’nin iç meseleleri hakkında mektuplar yazıldı.

Kimi zaman yabancı gazetelere yazılan makalelerle, kimi zaman da yabancı televizyonlara verilen demeçlerle uydurulan siyasi hikâyelere destek istendi.

***

Beklenen desteğe bir türlü ulaşılamayınca, Batı’nın ilgisini çekmek için farklı şeyler denendi.

Türkiye’ye karşıtlığında duyurulmasına aracı olan yabancı medya kuruluşları, medet umulan Batı’nın “sessiz kaldığını” dillendirmek amacıyla kullanıldı.

Bir yandan Türkiye’yi şikâyet ederken diğer yandan “Erdoğan’ın uluslararası toplumda Avrupa Birliği ülkelerinden hissetmesi gereken basıncın yüzde 10’unu bile hissettiğini ifade etsem yanlış olur” sözleriyle Batı’yı Batı’ya şikâyet etmek, Özgür Özel’in düştüğü en tuhaf durumdu. 

Yabancı devletlere karşı Türkiye aleyhtarlığı yapacak kadar fütursuzlaşan CHP’nin girdiği yolun çıkmaz sokak olduğunu fark ettiğini sananlar, ilk virajda yanıldıklarını anladı.

Çünkü CHP’nin yabancı başkentlerden medet uman çizgiden dönmeye niyeti olmadığını bizzat Özgür Özel, Brüksel’den bildirdi.

***

Meselenin artık muhalefet etmek değil, muhalefet kisvesi altında ülkesine muhalefet eden bir zihniyetin sahnelenmesi olduğu anlaşıldı.

“Demokrasi” adı altında yapılan bu mitingde sergilenen sahneler, asıl amacın Türkiye’nin iç siyasetini Avrupa meydanlarına taşıyarak, içeride çözülemeyen hesapları dışarıdan destek arayışıyla kapatmaya çalışmaktan ibaret olduğunu gösterdi.

Bir zamanlar “Tam bağımsız Türkiye” sloganını ilke edinmiş bir partinin, bugün Brüksel sokaklarında ülkesini hedef alan isimlerle kol kola girmesi, yaşanan çürümenin en net fotoğrafı oldu.

Avrupa’dan alkış bekleyen bir siyaset anlayışının ne demokratik ne de milli bir yönü kaldı.

CHP’nin Brüksel hatırası, artık sadece muhalefetin değil, muhalefet ahlakının da iflas ettiğini tescilledi…

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...