Barışın yolu…

YAYINLAMA:
Barışın yolu…

İsrail adlı terör devleti, 7 Ekim 2023’ten bu yana ablukaya aldığı Gazze’de benzeri görülmemiş bir vahşet sergiledi.

Kadın, yaşlı, çocuk demeden sivilleri hedef alarak, en temel insani değerlerden tamamen uzak olduğunu gösterdi.

İnsana dair her şeyi yok etme isteğini tüm açıklığıyla ortaya koydu.

Bu yaptıklarıyla yalnızca savaş suçu işlemekle kalmadı, insanlığın utanç belgesi olarak tarihin karanlık sayfalarına geçecek bir trajediye neden oldu.

***

Sözde medeni dünya, İsrail’in yürüttüğü terör politikasına sessiz kaldı.

Devletler, milletler, uluslararası kurumlar, iktidarlar ve muhalefetler bu soykırıma sessiz kaldıkça, İsrail daha da pervasızlaştı.

Gazze’deki soykırımın engellenememesiyle cesaret bulan İsrail, Ortadoğu’da kaosu derinleştirerek bölgeyi istikrarsızlaştırma politikasını sürdürmeye başladı.

Gazze’de uyguladığı sistematik zulme ek olarak Lübnan, Yemen, Suriye, Irak ve İran’a da saldırılar düzenledi.

***

Bu süreçte farklı ülkeler farklı tavırlar sergiledi.

Batı, savaş naraları atarak İsrail’i alkışlarla desteklerken, yangını söndürmek için çabalayan tek ülke Türkiye oldu.

Zulümden beslenenler bölgenin çıkmaza sürüklenmesi için uğraş verirken, barış ve huzur çağrıları her zaman Türkiye’den yükseldi.

Türkiye, aklın ve vicdanın sesine kulak tıkayanları yanlış yoldan dönmeleri için defalarca uyardı.

Gazze’deki zulme dikkat çekerek, dünyanın dört bir yanında düzenlenen protestolarla küresel vicdanın ayağa kalkmasını sağlayan ülke yine Türkiye’ydi.

Bazılarının “Türkiye kılını kıpırdatmadı” iftiralarının aksine, Türkiye Filistin meselesinin kalıcı çözümü için etkin bir rol üstlendi.

Türkiye’nin gayretleri sadece sözle sınırlı kalmadı, aktif ve kararlı diplomatik girişimlerle sahada da kendini gösterdi.

***

Ortadoğu’da yürütülen müzakerelerde Türkiye, Mısır ve Katar ile yakın temas içinde bulunarak ateşkes çerçevesinin oluşmasında etkin rol oynadı.

Bu sürecin en kritik aşamalarından biri olan Mısır’daki uluslararası zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat katılması, Türkiye’nin kararlılığını ve diplomatik gücünü açıkça ortaya koyan bir adım oldu.

İmzalanan “Niyet Beyanı” ile Türkiye, sadece garantör ülkelerden biri olarak anlaşma metninde yer almakla kalmadı.

Aynı zamanda ateşkesin uygulanması, Gazze’ye insani yardımların kesintisiz ulaşması ve yeniden imar sürecinin başlatılması gibi konularda sürecin aktif takipçisi olacağını ilan etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da zirve sonrası yaptığı açıklamalarda, ateşkesin eksiksiz şekilde uygulanmasının Türkiye açısından bir kırmızıçizgi olduğunu vurgulayarak, olası ihlallerin ciddi sonuçlar doğuracağı uyarısında bulundu.

Bunun yanı sıra, Türkiye’nin Gazze’ye gönderdiği kapsamlı insani yardımlar, sağladığı lojistik destek ve sahadaki etkin koordinasyon, ülkenin sürece yalnızca sembolik değil, gerçek anlamda belirleyici bir aktör olarak katıldığını net biçimde ortaya koydu.

***

Gelinen noktada terör devleti İsrail’in durdurulduğunu söylemek için ise henüz erken…

Sürecin özünü MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Akıbetinin ne olacağı henüz tam kestirilemeyen ateşkesle oyalanmanın, üç-beş esir takası yaşandı diye davul zurna çalmanın bir alemi yoktur” sözleri en net biçimde ortaya koyuyor.

Ortadoğu’yu içinde bulunduğu fırtınalı atmosferden çıkaracak tek yol vardır. 

O da Sayın Bahçeli’nin de vurguladığı gibi, “1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğüne kavuşmuş, iç siyasi istikrar ve demokratik işlerliğe ulaşmış, bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler’de tam üyelik statüsünü elde etmiş bir Filistin Cumhuriyeti kurulmasıdır.” 

Bu hedef gerçekleşmedikçe ne Ortadoğu’da kalıcı barışın tesisi mümkündür, ne de insanlık vicdanı gerçek anlamda huzura kavuşur.

Türkiye’nin bütün çabası da zaten bu hedefin gerçekleşmesi yönündedir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...