Nobel Barış Ödülü’nün adını değiştirin!

YAYINLAMA:
Nobel Barış Ödülü’nün adını değiştirin!

Dünya öyle bir hale geldi ki, adeta aklın ve mantığın durduğu bir çağda yaşıyoruz… Ne kadar absürt olay varsa, hepsini yaşıyoruz. Hani derler ya “Dünyanın çivisi çıktı” diye. Manzara aynen bu. Bunlardan biri de Nobel Barış Ödülü çerçevesinde son aylarda yapılan tartışmalar ve ödülü alan kişi oldu.

Düşünsenize; Nobel Barış Ödülü’nü en çok isteyen kişi, Gazze’de öldürülen on binlerce (hatta iddia edilenlere göre yüz binlerce) mazlumun ölümünde büyük suç ortağı olan Trump oldu. Trump ısrarla, “Yedi savaşı bitirdim ama Nobel Barış Ödülü’nü bana vermemek için muhtemelen bir bahane bulacaklardır.” diyerek bu ödüle talip oldu.

Ayrıca Trump, “Herkes Nobel Barış Ödülü’nü benim almam gerektiğini söylüyor. Ama hiçbir şey yapmayan birine verilecek.” ifadeleriyle tepkisini dile getirmişti. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt ise, “Artık Başkan Trump’a Nobel Barış Ödülü verilme zamanı geldi de geçiyor bile.” çağrısında bulundu.

Obama’nın Nobel Barış Ödülü almasının takıntısını ve ezikliğini yaşayan Trump’ın bu ödülü ısrarla istemesi ne kadar akıl dışı bir istekse, soykırımcı İsrail’in Başbakanlık sosyal medya hesabından yapılan “Donald Trump’a Nobel Barış Ödülü’nü verin. O hak ediyor.” paylaşımı da o kadar absürttü. Katil Netanyahu ise, Trump’a Nobel Ödül Komitesi’ne gönderdiği mektubu takdim ederken “Biz konuşurken o bir ülkede, bölgede bir diğerinin ardından barışı tesis ediyor.” diyerek tam anlamıyla bir yalakalık örneği sergilemişti.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog da katil Netanyahu’dan geri kalmayarak, “Bunun için onun Nobel Barış Ödülü’nü hak ettiğine şüphe yok.” demişti.

İşin en tuhaf tarafı ise, yapılan anketlerde ABD vatandaşlarının yüzde 76’sı Trump’ın Nobel Barış Ödülü almayı hak etmediğini, yalnızca yüzde 22’sinin ise hak ettiği görüşünü paylaşmasıydı.

Nobel Komitesi Başkanı Jørgen Watne Frydnes ise, “Biz bu ödülü yalnızca cesaret ve dürüstlük sahibi insanlara veriyoruz.” diyerek Trump’a kinaye yaptığı konuşulmuştu.

Fakat Nobel Barış Ödülü’nü alan Venezuelalı Maria Corina Machado’nun, aslında bu ödülü Trump ve Netanyahu adına almışçasına davranışlar sergilemesi, Nobel Barış Ödülü’nün üzerine simsiyah bir gölge düşürmüştür.

Adı üzerinde “Nobel Barış Ödülü” ama ödülü alan kişi, soykırımcı Netanyahu’ya ve soykırımın suç ortağı Trump’a şirinlik ve biat peşinde koşmaktadır.

Böylelikle Nobel Komitesi Başkanı’nın “cesaret ve dürüstlük sahibi insan” kriteri de tartışılır hale gelmiştir.

Maria Corina Machado’nun Venezuelalı muhalif bir siyasetçi olması ve ABD’nin Venezuela’ya savaş tehdidinde bulunduğu bir atmosferde kendisine “Nobel Barış Ödülü” verilmesi, bu ödülün adeta bir sipariş olduğunu da sorgulatmaktadır. Venezuelalı Maria Corina Machado zaten, “Bu ödülü, acı çeken Venezuela halkına ve davamıza verdiği kararlı destek için Trump’a ithaf ediyorum.” şeklinde deşifre olmuştur.

Trump zaten Maria Corina Machado’nun kendisine telefon açmasını, “Bana, ‘Bu ödülü senin onurun için alıyorum, çünkü sen gerçekten bunu hak ettin,’ dedi,” şeklinde aktarmıştı.

Maria Corina Machado, aldığı “Nobel Barış Ödülü”nü lekelemekle kalmayıp bir de yaratık Netanyahu’yu arayarak Gazze saldırıları sırasında gösterdiği “kararlı tutum” için tebrik etmiş; ayrıca İsrail’in İran’a yönelik saldırısını da “Venezuela için de bir güvenlik meselesi” olarak gördüğünü söylemişti.

Bu kadarına da pes!

“Nobel Barış Ödülü” alan birinin sergilediği bu iğrençlik ve pespayelik gerçekten ibretlik değil mi?

“Öldürmek için Gazzeli bebek arıyoruz” diyen sapkın İsrail askerlerine öncülük eden, soykırımcı ve katil Netanyahu’ya Gazze desteği vermek; “Nobel Barış Ödülü”nü değil, şerefsizlik ödülünü hak ettirir.

Nobel Komitesi Başkanı Jørgen Watne Frydnes, “Biz bu ödülü yalnızca cesaret ve dürüstlük sahibi insanlara veriyoruz.” demek yerine, artık şöyle bir güncelleme yapmalıdır:

“Biz bu ödülü; mazlumları, bebekleri öldürenlere; mazlumların vatanını işgal edenlere; komşu ülkelere hukuksuzca saldıranlara; camileri, kiliseleri, hastaneleri, okulları bombalayanlara ve tüm bu zulümlere destek verenlere veriyoruz.”

Böyle birinin “Nobel Barış Ödülü”nü almasına Türkiye’de sadece bir lider CHP üzerinden şöyle tepki gösterdi. O da MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli olmuştur:

“Bakınız, bu yılki Nobel Barış Ödülü Venezuelalı sözde bir muhalefet liderine verildi.
Bu hanımefendi, ABD’nin ülkesine müdahale etmesini isteyecek kadar zıvanadan çıktı.
Siyonizm’in hayranları arasında yerini aldı.
İsrail’in bile ülkesine askeri müdahale etmesini talep etti.
Bildiğiniz gibi ödülü de ABD Başkanı’na ithaf etti.
Cezaevinde bulunan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da ‘Venezuela’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin başarısı’ diyerek bu bahsettiğim şahsı aldığı Nobel Barış Ödülü’nden dolayı kutladı.
İşte CHP budur.”

“Nobel Barış Ödülü” ödül olalı böyle rezillik görmemiştir. Nobel Komitesi gelecek yıl bu ödülü doğrudan soykırımcı, katil Netanyahu’ya versin de tam olsun… Ödül böylece direkt yerine ulaşmış olur.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...