Tekerrürü kıran irade
1950’lerin, 60’ların, 70’lerin gazete kupürlerine göz gezdirenler, geçmiş tarihimizin o kadar da geçmemiş olduğunu fark ederler. Olaylar, isim ve mekân farklılıklarıyla reenkarne olmuş gibidir. Ekonomi, tarih, siyaset bunca değişen seneye rağmen değişmeden kalmayı başarabilmiştir. Türkiye’nin “çözümsüz” diye kodlanmış meseleleri vardır ki, bunlar kuşaktan kuşağa sorunlu bir miras olarak aktarılıp durmuştur. Mezhep ayrımı, ideolojik gerilimler, etnik fitillemeler, Osmanlı-Türkiye geçiş sancıları, muhafazakârların hak arayışları, seküler kesimin rejimsel kaygıları... Geçmişin böylece bir meseleler yumağı olması, bırakınız yarınlara odaklanmayı, bugünün hakiki meselelerine karşı bile bir toplumsal dikkat eksikliği yaratmıştır.
Dijital mecralarda mahalle kavgası çıkaran olaylar hâlâ Atatürk-Vahdettin, Alevi-Sünni, Türk-Kürt kategorilerindeki gerilimlerden filizlenmektedir. İdeolojik yığınaklar ve kalıplaşmış önyargılar, Türkiye’nin toplumsal örgüsünün bir üst merhaleye ulaşmasını engelleyen tıkaçlardır.
Bu noktai nazardan bakınca MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müştereken yüklendikleri “sorunları eksiltme ve bitirme” misyonunun, gündelik siyasetin malzemesi olmadığı; Türk milletini ve Türkiye’yi tarihin bir ileri merhalesine taşıyacak olan kırılmayı yarattığı görülmektedir. Bu tarihsel kırılma anı, Türkiye’nin teknolojik atılımlarıyla kendi göbeğini kendisi kesmeye başlayan bir ülke olarak dünya diplomasisinde saygın bir yer edindiği bir dönemin tamamlayıcısı olarak ortaya çıkmakta; bu da zaman ve zemin etüdünün doğruluğuna işaret etmektedir.
Terörsüz Türkiye’ye bu ihtiyaç ve iştiyakla revan olundu. TBMM'deki Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 16 defa toplanarak asker, bürokrat, siyasetçi ve sivil toplumdan yüzlerce kişiye kulak kabartarak bir düşünce müktesebatı oluşturdu. Örgütün fesih, silah bırakma ve çekilme aşamalarıyla, aşılmaz denilen birçok eşik aşıldı. Türk toplumunun harcı olan Alevi toplum kesimine bilabedel hediye edilen Hacıbektaş Horasan Erenleri Cemevi Külliyesi bu dönemde yapıldı. Artık geçmişte kötü bir hatıra olarak anımsanan başörtüsü meselesi de yine bu iki liderin üstlendikleri inisiyatifle çözüme kavuşmuştu. Başörtüsü meselesi çözüldü de ne oldu? Ülke mi bölündü? Rejim mi değişti? Terörsüz Türkiye idealine ulaşıldığında da ne memleket bölünecek, ne memleketin değerleri değersizleşecek, ne de korku ve kaygı üfleyen siyasi üfürükçülerin çizdiği senaryolar gerçekleşecek. Yarının nesilleri bugünün sayfalarını çevirdiklerinde “Vaktiyle memleketimizi idare edenler bize sorunlar yumağı değil; temiz bir geleceği miras bırakmışlar” diyecek...