Şüphe duyan şeytanın avukatıdır
Türklüğün sönmeyen güneşi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir; muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır.” sözü,
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ideolojik duruşunu, siyasi yaşamında aldığı kararları, attığı adımları, gerçekleştirdiği eylemleri ve yaptığı çağrıları tarif etmek için en uygun sözlerden biridir.
Her eylemi ve söyleminin odağında, Türk milletinin varlığını ve geleceğini korumak vardır.
Siyasette de onun bu yöndeki eylemleri ve söylemleri, videolara hep “Böyle çağrıda bulunmuştu, böyle uyarmıştı; tarih onu haklı çıkardı” şeklinde konu olmuştur.
ABD, AB, PKK, FETÖ, Kıbrıs, Türk Dünyası, Irak, Suriye, Ermeni meselesi, BOP, İsrail gibi konu başlıklarında olduğu gibi; iç ve dış siyasetin birçok alanında da tarihe haklı çıktığı notları düşmüştür. İşte bu nedenle onun için “Bilge Lider” sıfatını kullanmaktadırlar.
Siyasette bu duruşu, dostları ve düşmanları tarafından her zaman,
“O diyorsa bir bildiği vardır.” ölçüsünde karşılanır. Onun hiçbir politikasından Türk milletine dair şüphe duyulmaz.
Sonradan vefasızlık ve nankörlük gösteren bazı isimlerin şu sözleri de tarihe not olarak düşmüştür:
- “Çok iyi de bir stratejik akla sahiptir. Satranç oyuncusudur, hep 5 hamle sonrasını görür. Bazı şeyleri göze alır, ama demokrasinin yanında durur. Partiye zarar getirecek bir şey Türkiye'ye faydalıysa, onu yapar. Rastgele konuşmaz.”
(Meral Akşener, 2015) - “Devlet Bahçeli, çok uzun süre MHP genel başkanlığı yaptı. Derin bir bilgi ağı var, şüphesiz. Siyasette taktik anlamda ciddi bir ustalığı var ve söylediği şey ciddiye alınmalı.”
(Ümit Özdağ, 2024) - “‘Hâlâ anlamadıysanız söyleyeyim: Yüklenilen görev çok büyük. Unutmayalım ki Türk’ün liderini delege değil, kâinatın gerçek sahibi seçiyor. Sadakat, ona itaatten ibarettir.’ Ve ‘Sayın Devlet Bahçeli’yi sadece mensubu olduğum partinin Genel Başkanı olarak görmüyorum; Türk dünyasının lideri olarak görüyorum.’”
(Müsavat Dervişoğlu, 2006-2009)
Bunlar içimizden çıkıp sonradan cephe alanlar. Bir de dışarıdan benzer değerlendirmeler vardır.
Doğu Perinçek’in medyasında programlara katılan ve Ümit Özdağ’ın partisinde görev yapan Prof. Dr. Emin Gürses, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Türk siyasetindeki etki alanını ve duruşunu,
geçtiğimiz haftalarda “Her zaman diyorum, Devlet Bahçeli aksakallıdır.” sözleriyle tarif etmiştir.
Kurduğu terör örgütü PKK ile Türk milletine büyük acılar yaşatmış, bölücülüğün zaferi için terör yaratmış ve geldiği final noktasında kendi örgütüne “PKK’nın anlam yoksunluğu ve aşırı tekrarı, ömrünü tamamlamasına ve feshini gerekli kılmasına yol açmıştır. Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler tarihsel toplum sosyolojisine yanıt verememektedir. Bu koşullarda silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihî sorumluluğunu üstleniyorum. Devlet ve toplumla bütünleşme adına kongrenizi toplayın, karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” çağrısında bulunan Abdullah Öcalan bile, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Türk milletinin varlığı ve geleceği için verdiği mücadeleyi “Atatürk’ten sonra tek devlet adamı var, o da Bahçeli’dir.” sözleriyle tarif etmiştir.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Türk milletinin varlığını ve geleceğini düşünme dışında Türk siyasetinde bir amacı/hedefi olmadığını dost-düşman herkes bilir. Bu tür örnekleri sayfalarca örnekle de çoğaltabiliriz.
Onun Türk milliyetçiliği davası uğruna harcadığı ömrün her anı, sadece Türk milletinin varlığı ve geleceğini düşünerek şekillenmiştir. İspatlanmış bir dava ömrü, şüpheye mahal bırakmayacak kadar güçlü bir dava adamlığını barındırmaktadır. “Şüphe duymaya başlarsan, şeytan sana avukatlık yapmaya başlar.” Sözünü de şeytanın avukatı olmuşlara hatırlatıyoruz.
Güncel İmralı tartışmalarına cevap niteliğinde, yıllar önce—tam 12 yıl önce—çözüm süreci döneminde yazdığım şu cümleyi tekrar hatırlatmak istiyorum:
“Başbuğ Alparslan Türkeş bugün dirilip gelse ve Liderimiz Devlet Bahçeli ile birlikte İmralı’ya gidip kapalı kapılar ardında teröristbaşı Öcalan ile görüşse, zerre şüphe duymam. Onlar hangi adımı atarsa atsın, tek düşünceleri Türk milletinin çıkarları olur.”
Ona duyulan güven duygusu böyle bir şeydir.
Onun siyasi menfaat hesabı, gizli ajandası olmaz.
Bu nedenle, “Terörsüz Türkiye” sürecine yönelik şeytanın avukatlığını yapanlara karşı, “Müzakere yokken, mütareke yokken, taviz yokken, teslimiyet yokken, gizli pazarlık yokken; hepsine birden var demek, sürekli çürük tahtaya çivi çakmaya kalkışmak manen, ahlaken ve vicdanen utanç duyulacak bir yüzsüzlük değil midir?” diyerek tepki göstermektedir.
Onun ortaya koyduğu “Terörsüz Türkiye” hedefi, vatan evlatlarının canını korumayı ve Türk milleti üzerinde oynanmak istenen tüm oyunları bozmayı amaçlayan bir strateji içermektedir.
Bu hem millî hem de tarihî bir stratejidir; ancak karşımızda, bu stratejiyi bozmak isteyen iç ve dış odaklar da vardır.
Bugün, onların her türlü provokasyonuna karşı dikkatli olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Terör örgütü PKK’yı bölgesel taşeron olarak kullanmayı sürdürmek isteyen ABD–İsrail ekseninin, içimizdeki etki ağlarına karşı da uyanık olmalıyız.
Hiç kimse şunu da unutmamalıdır:
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Sayın Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde kurulan Cumhur İttifakı, Türkiye’nin terörle mücadelesinde tarihinin en etkili mücadelesini göstermiş ve terör örgütlerine karşı en ağır darbeleri indirmiş millî bir güç birlikteliğidir. Şüphe duymak kimin haddine…