Ahmed Şara’nın ABD ziyareti: Türkiye ve bölgeye etkileri

YAYINLAMA:
Ahmed Şara’nın ABD ziyareti: Türkiye ve bölgeye etkileri

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın ABD’ye yaptığı son ziyaret, Suriye’nin dış ilişkilerinde tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu ziyaret vesilesi ile Suriye devlet başkanı ilk kez Beyaz Saray’a adım atarak, Washington ile Şam arasında on yıllardır süren düşmanlığın ardından dramatik bir yumuşama yaşandığını simgelemiştir. Bu görüşme, Suriye'nin yıllar süren savaş ve izolasyonun ardından uluslararası topluma yeniden entegre olmaya başladığının sinyalini vermekle kalmayıp, Orta Doğu için, özellikle de Suriye'nin geleceğinde hayati çıkarları olan Türkiye için de geniş kapsamlı sonuçlar doğuruyor.

Şara'nın ABD ile olan ilişkisi, Suriye içerisinde de önemli sonuçlar doğuruyor. Bir yandan, bu ziyaret, hükümetinin ülkedeki meşruiyetini güçlendiriyor. Savaştan bıkmış birçok Suriyeli, Washington tarafından hoş karşılanmanın yaptırımların hafifletilmesi ve yeni yardımlarla sonuçlanarak ekonomik canlanmaya ve günlük yaşamın iyileşmesine yol açacağını umuyor. Şehirlerde ışıkların yeniden yanması ve işlerin geri dönmesi ihtimali, insanlara nadir görülen bir iyimserlik duygusu veriyor. Öte yandan, eski bir isyancı komutan olarak Şara'nın iktidara gelen alışılmadık yolu, güvenin henüz evrensel olmadığını gösteriyor. Bazı azınlıklar da dahil olmak üzere, bir zamanlar Esed rejimini destekleyen topluluklar temkinli davranmaya devam ediyor ve O’na ve ekibine ziyadesiyle mesafeliler. Dahası, ilerleyen günlerde Ahmed Şara’nın kendi saflarındaki sertlik yanlılarını da kontrol altına alması gerekebilir. Esed'e karşı savaşan bazı savaşçılar, liderlerinin Amerikalı yetkililerle el sıkışmasından hoşnut olmayabilir. Şara bu baskıları dikkatli bir şekilde dengelemek zorunda kalacak.

Bölgedeki tüm aktörler arasında, Türkiye, Suriye'nin yeni gidişatından özellikle etkilenmiş ve hızla uyum sağlamak için harekete geçmiştir. Ankara uzun bir süre Esed’in görevden alınmasını savundu ve Suriye muhalefet gruplarını destekledi. Türkiye haklı olarak bu nedenle Şara'nın yükselişini kendi tutumunun doğruluğu olarak görmektedir. Türk liderler, yeni Suriye cumhurbaşkanı ile ilk temas kuranlar arasındaydı. Hatırlanacağı üzere geçişin ardından birkaç hafta içinde üst düzey toplantılar gerçekleştirildi ve bu, Türkiye'nin Suriye'nin istikrarında başlıca ortak olma niyetini vurguladı. 

Türkiye'nin Suriye’deki acil stratejik önceliği güvenliktir, özellikle de Suriye'nin kuzeyindeki YPG konusunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı gösterme taahhüdünü onayladığını çeşitli kereler belirtti ancak terörist olarak gördüğü grupların sınırına yakın bölgelerde faaliyetlerine devam etmesi halinde Türkiye'nin “harekete geçmekten çekinmeyeceğini” de vurguladı.

Türkiye'nin bir diğer önemli endişesi de Suriyeli göçmenlerin kaderi. Türkiye 3,5 milyondan fazla Suriyeli göçmene ev sahipliği yapıyor ve halkın göçmenlerin geri dönüşünü kolaylaştırma yönündeki talebi giderek artıyor. Suriye'nin uluslararası statüsünün normalleşmesi ve yaptırımların süresiz olarak kaldırılması ihtimali, Suriyeli göçmenlerin geri dönüşünü mümkün kılmak için hayati önem taşıyan Suriye şehirlerinin yeniden inşası için umutları artırıyor. 

Ankara, güvenli ve gönüllü geri dönüş için gerekli koşulları yaratmak üzere Şara yönetimi ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapıyor. Göçmenleri geri dönmeye teşvik etmek için yıkılmış ve zarar görmüş bölgelerde konut, okul ve hastane planları yapılıyor. Türk yetkililer, istikrarlı bir Suriye'nin tüm bölgeye fayda sağlayacağını savunarak Batılı ve Körfez’deki ortaklarından bu çabalara finansal destek vermelerini istiyor. Suriye’ye çok büyük çaplı geri dönüşler muhtemelen zaman alacaktır ancak Türkiye, ülkedeki göçmen yükünü hafifletecek ve Suriyelilere topluluklarına geri dönme seçeneği sunacak kademeli bir süreci başlatmaya da istekli görünmektedir.

Ekonomik açıdan, savaş sonrası Suriye Türkiye için önemli fırsatlar sunuyor. Savaştan önce Suriye, Türkiye'nin en önemli ticaret ortaklarından biriydi; Türkiye'nin sınır illeri, dostane sınırlar üzerinden ticaret ve seyahatten büyük kazanç sağlıyordu. Şimdi Ankara bu bağları yeniden canlandırmak istiyor. Türk inşaat firmaları ve müteahhitler altyapı ve konutların yeniden inşasına yardımcı olmaya hazırlar ve yeniden açılan sınır kapıları Türk mallarının Suriye'ye tekrar girmesine olanak sağlayacak. Yenilenen ticaret ve yatırımlar, Türkiye ekonomisine hoş bir ivme kazandırabilir ve aynı zamanda Suriye'nin toparlanmasını hızlandırabilir. Kısacası, Suriye'nin yeniden inşası, Türkiye'nin her iki ülkeye de fayda sağlayacak şekilde öncü bir rol üstlendiği ortak bir çaba haline gelebilir.

Türkiye'nin Suriye'nin geleceğini şekillendirmedeki rolü, dünya sahnesindeki profilini de giderek yükseltiyor. Diğer taraftan Ankara, ilişkilerini dengelemeye de devam ediyor: Suriye politikası konusunda ABD ve Avrupa ile yakın işbirliği içinde olsa da Esed’in eski destekçileri olan Rusya ve İran ile de diyalogunu sürdürüyor. Bu dengeleme çabası, tüm önemli aktörlerin Suriye'nin istikrarı için birlikte çalışmasını ve birbirleriyle çelişen amaçlar peşinde koşmamasını sağlamayı amaçlıyor. Türkiye'nin Suriye barış inşasına aktif katılımı, Türkiye'yi sahada anlaşmaların uygulanmasında kritik bir rol oynayan bir ülke olarak gören Avrupalı ortakları nezdinde diplomatik itibar kazanmasını da sağlamıştır.

Böylece Türkiye, Suriye'nin yeni döneminde vazgeçilmez bir ortak olarak ortaya çıkıyor. Ankara, bütünlüğünü koruyan, barış içinde olan ve Türkiye'nin çıkarlarıyla işbirliği yapan bir komşu ülke görmeye kararlıdır. Suriye'deki sonuçlar, Türkiye'nin kendi güvenliğini ve bölgesel etkisini derinden etkileyecektir. Bu nedenle Türkiye, bu tarihi açılımı her iki ülkeye ve daha geniş perspektifte bölgeye fayda sağlayacak kalıcı bir barışa dönüştürmek için tüm gücüyle çalışmaktadır.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...