Barzani’nin ofisine provokasyon sipariş verenler!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Barzani’nin ofisine provokasyon sipariş verenler!

Türkiye, “Terörsüz Türkiye ve Bölge” hedefine yönelik stratejik adımlar atarken, ABD ve İsrail güdümündeki unsurlar bu süreci baltalamak için boş durmuyor. Toplumsal hassasiyetleri kaşıyarak kamu desteğini zayıflatmayı amaçlayan bu unsurlar, son günlerde çok aşamalı eylem ve söylem planlarını devreye sokmuş durumda.

Kandil, DEM ve YPG içindeki bazı unsurlar ile Barzani cephesinden gelen son eylem ve söylemler, ABD ve İsrail etkisinin ne denli belirgin olduğunu açıkça gösteriyor.

Sayın Devlet Bahçeli’nin, “Bazen doğrudan, bazen de devşirilmiş ve ele geçirilmiş yerli taşeronları aracılığıyla önümüzü kesip içimizi karıştırmanın telaşına kapılıyorlar.” tespiti ile Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, “Hedefe yaklaştıkça, süreci rotasından saptırmaya dönük sabotajların, algı çalışmalarının, medya operasyonlarının, siyaset ve sosyal mühendislik faaliyetlerinin artacağını da şimdiden görebiliyoruz. Bu sefer bunların da üstesinden geliyoruz ve geleceğiz. Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim.” sözleri, durumu ne denli net gördüklerinin işaretidir.

Terör örgütü PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi, ABD ve İsrail’in planlarına büyük darbe vuracağı bilinen bir gerçek olduğundan, bu unsurlar buna engel olmaya çalışıyor. Kandil’den gelen provokatif açıklamalar, DEM içinden toplum hassasiyetlerini göz ardı eden söylemler ve Barzani cephesinin son provokatif adımları ise sürecin tuzu biberi olmuştur.

Biliyorsunuz, Mesut Barzani’nin Şırnak/Çizre ziyaretinde skandal görüntüler ortaya çıkmıştı. En dikkat çekici skandal, hiçbir devlet yetkisi veya görevi olmayan Barzani’yi korumak için, peşmergelerin yabancı bir ülke askeri gibi giydirilip uzun namlulu silahlarla Cizre’de poz vermesiydi. Elbette, Barzani’yi böyle şartlarda kim davet ettiyse, bu manzaraların sorumluluğu da ona aittir.

İçişleri Bakanlığı, konuyla ilgili olarak, “Cizre’de düzenlenen bir sempozyumla ilgili koruma görüntülerinin kamuoyuna yansıması üzerine inceleme başlatılmış; sonrasında iki müfettiş görevlendirilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” açıklamasını yapmıştır. 

Ancak İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu’nun, Barzani’nin katıldığı sempozyuma katılıp konuşma yapması, bu açıklamayı gölgeleyen ve tartışma yaratan bir durum oluşturmuştur. Zira önlem alması gereken, bu tür manzaraların yaşanmamasını sağlayacak yetkililer, tam da olay yerindedir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” sürecinin zeminini sağlam ve anlaşılır kılmak amacıyla Barzani’nin Çizre ziyareti için şunları ifade etmiştir:

“Düzenlenen sempozyuma Barzani’nin misafir olarak katılımına diyecek bir şey yoktur. Ağırlanması, milletimizin alicenaplığının ve misafirperverliğinin alametidir. ‘Terörsüz Türkiye’, karşılıklı saygı ve sevginin, birlik ve dayanışmanın coğrafyamızı yoğuran vuslat hamurudur.”

Ancak tepki gösterdiği konu, Türk devletini küçük düşüren ve devlet geleneğini alt üst eden manzara olmuştur. Bu nedenle, devlet geleneğini bilen bir devlet adamı olarak şu açıklamayı yapmıştır:

“Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hak ve hukuku maalesef çiğnenmiştir. Adına ister protokol kuralları deyin, ister teamül deyin, ne var ne yok ihlal edilmiştir.
Barzani’nin an itibariyle herhangi bir devlet görevi yoktur. Sadece misafir olarak ülkemize giriş yapmıştır.
Buna rağmen sempozyumun önüne çıkarılan ve adeta şova dönüştürülen mesnetsiz övgü yağmurları ve abartılı iltifatlar, bunun yanında vatan topraklarımızda yabancı üniformalı askerlerin uzun namlulu silahlarla dolaşmaları tek kelimeyle rezalettir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin vakarına, saygınlığına, tarihi itibarına ve egemen vasfına taammüden saldırıdır.
Devletimiz, ülkemize gelen her misafiri koruyacak güç, kabiliyet ve yeterliliktedir. Ayrıca ülkemize gelen yabancı korumaların taşıyacakları veya kullanacakları silahların marka, miktar ve çaplarının önceden Türkiye’ye bildirilmesi esastır. Fakat ülkemize yabancı asker ya da korumaların üniformalı vaziyetleriyle uzun namlulu silah getirmeleri kabul edilemez.”

***

Sayın Devlet Bahçeli’nin bu açıklamasının ardından, Mesut Barzani’nin ofisinden, emperyalist bir siparişin ürünü olduğu çok belli olan bir açıklama yapılmıştır. Açıklama, “Keçi sarhoş olunca dövüşmeye kurt arar” atasözüne uygun bir içerikte hazırlanmış; ırkçılık ve şovenizm suçlamalı, hadsiz ve seviyesiz bir üslup taşımıştır.

Mesut Barzani ofisine bu açıklamaları yaptıranın, ABD-İsrail ortak aklı olduğu açıktır. ABD ve İsrail, kendi ülkelerine Mesut Barzani gelse aynı şekilde peşmergeleri uzun namlulu silahlarla ortada dolaştırır mıydı? Mümkün değil. Ancak Türkiye’de böyle bir manzaranın yaşanmasına tepki gösteren Sayın Devlet Bahçeli’ye karşı, hadsiz ve aşağılık bir dille tepki siparişi verebiliyorlar. Türk-Kürt kardeşliğinin en büyük sigortası olan Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik, hem de böylesi bir süreçte kullanılan Barzani ofis dili, açık bir provokasyondur. ABD ve İsrail adına yapılmış bir provokatörlüktür.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bu konuya gösterdiği tepki de durumu netleştirmiştir:

“İttifak ortağımız MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi hedef alan dünkü saygısız ve hadsiz açıklamaları asla tasvip etmediğimizi, kabul edilemez bulduğumuzu buradan ifade etmek isterim. Gerek parti sözcümüz gerekse Dışişleri Bakanlığımız konuya dair rahatsızlığımızı açıkça dile getirmiş, gerekli diplomatik adımlar atılmış ve izahat yapılması istenmiştir. Bu vahim hatadan bir an önce dönülmeli ve düzeltilmelidir.”

Bu açıklama, Barzani ofisinin hadsizliği ve provokatif dilini açıkça işaret etmektedir.

Önümüzdeki süreçte, “Terörsüz Türkiye ve Bölge” hedefinin gerçekleşmemesi için ABD-İsrail eliyle birçok provokasyonun gerçekleşeceği kendini belli etmektedir. Herkes sağduyulu, dikkatli ve temkinli olmalıdır.

Zaman, Türk-Kürt kardeşliği arasına sokulmaya çalışılan etnik fitneyi, terör örgütünü ortadan kaldırma ve “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşma zamanıdır. Bunun için parola nettir:

Bütün emir: “Yürü!”dür.
Durmak, beklemek veya tereddüt etmek yoktur.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...