Kaos siyasetinin montajcı portresi
Türk siyaseti, bünyesinde “Öğrencilerime çatışma, iç savaş ve hükümete darbe gibi konularda ödevler verdim; kışkırtıcı düşünmeleri, yaratıcı olmaları lazım.” diyebilen bir Ümit Özdağ’ı barındırıyor. Tehlikenin farkında mısınız?
Her olaydan bir kaos üretmeye çalışıyor. Kaos malzemesi bulamadığında ise bunu kendi kendine üretme yoluna gidiyor. Geçtiğimiz günlerde yine bu üretimlerden birini sergilerken rezil oldu. Rezil olmayı o kadar benimsemiş ki, montaj olduğu açıkça belli olan bir fotoğrafı yayımladığı hâlde silmeye dahi tenezzül etmedi.
MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy’un, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaret ettiği güne ait bir fotoğrafın üzerine montajla bir kafa eklenmiş görüntüyü paylaşarak şu ifadeleri kullandı:
“Kadir Amaç, PKK’nın ‘özel harp’ elemanı, Kandil–DEM bağlantısı, İran, Afrin karıştırıcısı, Devlet Bahçeli ziyaretçisi, ‘Brüksel lahanası turşucusu’… Brüksel’deki üç katlı evinden yana yakıla süreci Ümit Özdağ engelliyor diye ağlıyor. Siz Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için saldırmaya devam edin; Zafer Partisi savunmaya devam edecek. Yine Türkiye Cumhuriyeti kazanacak.”
MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy önce, “Maalesef seviyen bu, Ümit Özdağ.” diyerek tepki gösterdi. Ardından paylaşımın hâlâ durduğunu görünce şu ifadeleri kullandı:
“Hâlâ paylaşımın duruyor ve benim fotoğrafım üzerinden fotomontaj bir görselle iftira atarak algı siyaseti yapıyorsun. Sen bu durumdan hiç utanmıyor musun, Ümit Özdağ?”
Ümit Özdağ’ın montaj paylaşımının altına yüzlerce tepki ve alaycı yorum yapıldı. Eğlenmek isteyen varsa girip okuyabilir. Bu paylaşımdan sonra Kayseri’ye giden Ümit Özdağ’ı, Kayseri Ülkü Ocakları da “Kayseri’ye hoş geldin montajcı Ümit” pankartlarıyla karşılayarak ti’ye aldı.
Bir partinin genel başkanı, montaj bir fotoğraf üzerinden “Terörsüz Türkiye” gibi son derece ciddi bir projeyi baltalamak için kendini bu kadar düşürüyorsa; onun hedeflediği şey, kendi sözlerinde dile getirdiği “çatışma, iç savaş ve hükümete darbe” arayışlarından başka ne olabilir?
Ümit Özdağ, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” ve “basın ve yayın yoluyla zincirleme şekilde suç işleme” suçlamalarıyla, kamuoyunda gerilim ve kışkırtma oluşturan söylemleri nedeniyle cezaevinde yatmış olmasına rağmen hâlâ akıllanmamıştır.
Ümit Özdağ’ın tutarlı olan tek bir eylemi ya da söylemi yoktur. Hem İYİ Parti’de hem de Zafer Partisi’nde bulunduğu dönemlerde, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ittifak yapılmış süreçlerin içinde yer almış bir isim olarak, bugün “Terörsüz Türkiye” sürecine karşı çıkması siyasi ikiyüzlülüğünü daha da belirgin hâle getirmektedir. Bu süreçte kaos ve karmaşa yaratmak için ne yapacağını şaşırmış durumdadır.
Nitekim cezaevindeyken, “Öcalan’dan ikinci bir açıklama almak çok mu zor?” (5 Mart 2025) ve “Bu konunun hızla açıklığa kavuşmasının tek yolu, Öcalan’ın ikinci bir açıklama yaparak YPG ve PJAK’a silah bırakma çağrısında bulunmasıdır. Bu çağrı reddedilirse süreç durdurulmalıdır.” (6 Mart 2025) şeklinde açıklamalar yapmıştır. Buna rağmen, terör örgütü PKK’nın kurucusu konumundaki Öcalan’a, “Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler tarihsel toplum sosyolojisine yanıt verememektedir. Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” şeklinde bir açıklama yaptırılmış olmasına karşın, Ümit Özdağ’ın “Terörsüz Türkiye” sürecine yönelik her türlü girişime karşı kışkırtıcı ve engelleyici söylemlerini sürdürmesi dikkat çekicidir.
Suriye sığınmacıları üzerinden her türlü istismar propagandasını yapan, Türk ordusunun dönecek Suriyeliler için güvenli bölgeler oluşturmak amacıyla yürüttüğü terörle mücadele operasyonlarına da karşı çıkan yine aynı Ümit Özdağ idi.
Gerçekten de çelişkileri, tuhaflıkları ve garabetleri son derece rahat bir biçimde sergilemektedir. Küçük de olsa bir partinin genel başkanı olmasına rağmen montaj bir fotoğraf paylaşmakta, bu paylaşım alay konusu hâline gelmesine rağmen silmemektedir. Bu durum, aynı zamanda ciddi bir psikolojik problem göstergesi olarak da okunabilir.
Montaj görselleri gerçekmiş gibi paylaşmakla kalmamakta, gazetecilerin yazılarını da kendi sözleriymiş gibi yayımlama alışkanlığı sergilemektedir. Nitekim bir gün Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller’in yazısından üç paragrafı kendi sayfasında paylaşmış, bunun üzerine Güller şu tepkiyi göstermiştir:
“Ümit Bey, paylaştığınız üç paragraf da benim Cumhuriyet’teki dünkü yazımdan. Bilginize ve dikkatinize!”
Ümit Özdağ’ın bu uyarıya verdiği cevap ise meselenin ciddiyetini kavrayamadığını açıkça göstermektedir:
“Mehmet Bey, bu sabah bir avukat arkadaşım kendi özgün çalışması olduğunu düşündürecek şekilde değerlendirmem için yolladı. Doğru bir fikir olduğu için paylaştım. Sonra bir derleme olduğunu ifade etti ancak sizden de alıntı yaptığını belirtmedi. Sizin yazınızı okumadım; ancak doğru bir görüş olduğu için kaldırmamayı tercih ettim. Özetle elinize sağlık.”
Ümit Özdağ’ın paylaşım sicilinde dolu sahtecilik vardır. Mesela “Afganistan’da erkek çocuklarının istismar edildiği ‘Bacha Bazi’ geleneği Taksim’de!” diyerek paylaştığı videonun da sahte olduğu; görüntüdeki kişilerin sokak müzisyeni Hatice Kaya ve bir arkadaşı olduğu ortaya çıkmıştı.
Ümit Özdağ’da ölçü yok, dikkat yok, teyit yok…
Önüne ne çıkarsa, kaos üretmek adına “yaratıcılık” kisvesi altında paylaşmaktadır.
“Büyük stratejist” Ümit Özdağ’ın, Zafer Partisi Trabzon İl Başkanının masasına bırakıldığını iddia ettiği bir gözlük fotoğrafını “Nasıl, ses iyi geliyor mu?” mesajıyla paylaştığı da hatırlardadır. Gözlük markasının logosunu dinleme çipi zanneden Özdağ, gelen yoğun mizahî yorumlar üzerine paylaşımını silmek zorunda kalmıştı.
Yine sanatçı Beyazıt Öztürk’e ait olduğunu zannettiği sahte bir hesabın paylaşımını alıntılayarak, “Tebrik ederim Beyazıt Öztürk. Ömrünü Türk halkının güvenliğini sağlamak için geçiren rahmetli babanın ruhu şad oldu.” şeklinde bir mesaj yayımlamış; hesabın sahte olduğu anlaşılınca paylaşımını silmiştir.
Demek ki rezil olduğunda, zaman zaman paylaşım silebiliyormuş…
“Terörsüz Türkiye” sürecinde iftira, yalan, kirli algı ve kara propaganda faaliyetlerinde ciddi bir artış yaşanması kaçınılmazdır.
İçimizdeki ya da bölgemizdeki CIA ve Mossad ajanlarının, “Terörsüz Türkiye” sürecinin hayata geçmesini engellemek amacıyla vızır vızır harekete geçtiği bir dönemde, her gelişme karşısında sağduyulu olmak her Türk vatandaşının görevi olmalıdır. ABD–İsrail eksenli propagandalar üretmesiyle bilinen Ümit Özdağ da bu bağlamda dikkat edilmesi gereken başlıca isimlerden biridir. Montaj fotoğraflardan medet umacak kadar gözünü karartmış bir kişinin Türkiye’den yana bir duruş sergilemesi mümkün değildir. Zaten “öğrencilerime verdiğim ödevler” başlığı altında dile getirdiği ifadeler, siyaset maskesi altındaki tehlikeyi açıkça ele vermektedir.