Siyasette menfaat için rol değiştirenler: Dün ittifak, bugün tiyatro

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Siyasette menfaat için rol değiştirenler: Dün ittifak, bugün tiyatro

Türk siyasetinin manzarasını sağduyulu ve objektif bir şekilde değerlendiren herkes, “kalitesizliği” gördüğü noktaya işaret edecektir. Siyasette tutunma adına sergilenen acizlik ve çaresizlik, çoğunun paçasından akmaktadır. Derdi “memleket meselesi” olanlar ise azı ve özüyle zaten kendini belli etmektedir.

Siyasi menfaat ve çıkar ilişkilerine göre şekillenen düşünceler, konu “memleket meselesi” olunca bir türlü birlik, beraberlik ve kararlılık sergileyememektedir.

“Terörsüz Türkiye” projesi, Türkiye’nin yaklaşık yarım asırdır başına bela olan, emperyalist ülkeler tarafından eğitilip donatılan ve yönlendirilen terör örgütlerinden kurtulmayı hedef almışken; bu projeye omuz vermeyen herkes vebal sahibidir ve ülkemiz üzerindeki her türlü bölücü projeye dolaylı ya da doğrudan destek verenler konumundadır.

Bazı partiler ise bırakın terör unsurlarından kurtulma projelerini desteklemeyi; bu unsurların varlığına göre siyasi menfaatlerini zamana ve atmosfere göre değiştirmeyi kurnazlık saymaktadır.

CHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi gibi partiler; terör devam ederken, teröre yardım ve yataklık sürerken, terör örgütünün siyasi uzantısı HDP–DEM ile ittifak ve iş birliği yaparak tarihe geçtiler. Bugün ise hedef “teröre cephe almak, örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesi” iken feryat figan etmektedirler. Vahim olan da tam olarak budur. Hatta ortaya çıkan tablo fazlasıyla trajikomiktir.

CHP, bu ikiyüzlülüğünü siyasi alanda pasif; CHP medyasında ise radikal bir tutumla sergilemektedir. CHP için terörün bitip bitmemesinin hiçbir önemi yoktur. Seçimlerdeki tek derdi, DEM’in CHP’nin başını çektiği ittifak içinde yer almasıdır.

Bu manada, Özgür Özel’in kamuoyuna geçtiğimiz hafta verdiği mesaj da dikkat çekicidir. Özgür Özel, CHP–DEM–Zafer Partisi ittifakına ilişkin şu sinyalleri vermiştir:

• “Zafer Partisi ve DEM yan yana durmak zorunda, birleşmek zorunda.”
• “DEM Parti ile ilişkileri bozma lüksümüz yok.”
• “DEM ile CHP ayrı düşemez.”

Zafer Partisi bu birlikteliğe asla karşı çıkmaz. Çünkü Zafer Partisi’nin başında, 2019 yerel seçimlerinde ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP ile seçim ittifakı içinde bulunmuş Ümit Özdağ vardır. Ona “bir bakanlık veriyoruz” denilsin, koşa koşa gidecektir.

Evlere şenlik bir tablo da TBMM’deki İYİ Parti’de karşımıza çıkmaktadır…

Bu partilerin tamamı, birbirinden tiyatrocu modellerden oluşmaktadır. Genel başkanından başlayarak; genel merkez yöneticileri, il ve ilçe başkanları ile milletvekillerine kadar aynı tabloyu görmek mümkündür.

Oynadıkları tiyatroya bakıldığında ne durdukları yer, ne kimlerle ittifak yaptıkları ne de söyledikleri bellidir. Aslında çok iyi bilmektedirler; ancak siyasette tutunabilmek adına, hafızası zayıf olanlara bu tiyatroyu oynamayı tercih etmektedirler.

TBMM’deki Bütçe görüşmelerinde kürsüye çıkan Ayyüce Taş ve Ömer Karataş isimli İYİ Parti milletvekilleri, sergiledikleri abartılı tiyatroyla; kendilerini tanımayanlar için “kahraman(!)”, kendilerini yakından tanıyanlar için ise siyasetin ucuz birer mizah figüranı hâline gelmişlerdir.

Her iki İYİ Parti milletvekilinin de geçmiş paylaşımlarına bakıldığında, 2019 yerel seçimlerinde ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Önderimiz Apo” duruşunu sergileyen HDP ile yapılan seçim ittifakından zerre kadar rahatsızlık duymadıkları açıkça görülmektedir.

Bu HDP’li seçim ittifakları yapılırken Irak ve Suriye’de Türk ordusu terörle mücadele operasyonları yürütüyordu. Gerçi söz konusu milletvekillerinin partisi, sınır ötesi terör operasyonlarına da zaten karşı çıkıyordu.

HDP ile partisi ittifak yaparken Öcalan’a “bebek katili şerefsiz” diye bağırmayan Ömer Karakaş da, HDP ile partisi ittifak hâlindeyken Öcalan’a “Katil, katil, katil. Bir katil olarak geberecek” diye haykırmayan Ayyüce Taş da; bugün Öcalan’ın, “PKK’nın anlam yoksunluğu ve aşırı tekrarı, ömrünü tamamlamasına ve feshini gerekli kılmasına yol açmıştır. Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler tarihsel toplum sosyolojisine yanıt verememektedir. Bu koşullarda silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihî sorumluluğunu üstleniyorum. Devlet ve toplumla bütünleşme adına kongrenizi toplayın, karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” diyerek örgütün silah bırakması ve feshedilmesi çağrısında bulunduğu bir süreçte, ABD ve İsrail’in bölgede kurduğu terör taşeronluğu sistemini bozacak stratejiler geliştirilirken sergiledikleri tutumla resmen siyasi ikiyüzlülüğün kitabını yazmaktadırlar.

Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla seçim ittifakı yapılırken, anayasa taslakları hazırlanırken, sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarına birlikte karşı çıkılırken; “bebek katili şerefsiz” ya da “Katil, katil, katil. Bir katil olarak geberecek” diye bağırıldığına dair bunlar tarafından tek bir örnek gösterilsin, bu yazıyı özür dileyerek geri çekeyim. O gün bağırdılarsa, bugün de bağırmalarını alkışlayalım.

Ancak hafızası yerinde olan herkes, bunun açık bir siyasi ikiyüzlülük olduğunu bilmektedir. Bu agresifmiş gibi sunulan tiyatro içeriği, siyasette tutunabilmek adına bilinçli olarak sahnelenmektedir.

Terör devam ederken siyasi menfaat birliktelikleri kurulup, terörü kökten bitirmeye yönelik adımlar atıldığında TBMM kürsülerinden bağırıp çağırma faslına geçiliyorsa; bu iki tutum arasındaki farkı sağduyulu olanların görmesi ve doğru okumayı yapması gerekir.

Dönemin Genel Başkanı Meral Akşener, “Kürt siyasal hareketinin temsilcisi HDP’dir” derken de mi sessizdiniz? Öcalan’ın kavramları parti programına aynen taşınırken, kendi yazarınız Arslan Bulut dahi “Eşit vatandaşlık kavramını her zaman kullanan Öcalan’dır; bu söylemin patenti Öcalan’dadır” diyerek açıkça tepki gösterdiğinde de mi dut yemiş bülbüle dönmüştünüz?

PKK hakkında Türkiye’de en fazla yazı yazmış isimlerden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Terör örgütü PKK’nın kurucusu Öcalan, Türk milletine büyük acılar yaşatmış bir teröristbaşıdır. DEM ise kendilerinden önceki siyasi temsilciler gibi, terör örgütüne yardım ve yataklık yapan bir partidir. Bunun tartışılacak hiçbir yönü yoktur. Zaten çağrının temel sebebi budur.

Ancak terörle mücadelede başarılı bir çizgi ortaya koyan Cumhur İttifakı’nın ve Türk devletinin yürüttüğü “Terörsüz Türkiye” süreci, işte bu aktörlere açık ve net bir çağrıda bulunmaktadır: “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykır” ve “Teröre cephe al, Türkiye partisi ol.”

Bu yüzleştirmeden sonuç alınırsa Türkiye’nin kaybedeceği hiçbir şey yoktur; aksine kazanımları çok olacaktır. Bu saatten sonra hiçbir terör örgütü aktörü, Türkiye’de terör yapacak alanı ve atmosferi kendinde bulamayacaktır. Bu tür bir muhalefet, yoksa tam da bu manzaranın oluşmasından mı rahatsızdır?

Dün “Önderimiz Apo” diyen partilerle ittifak yapılırken Ayyüce Taş ve Ömer Karakaş gibilerin mutluluktan ağzı kulaklarına varması; bugün ise böyle bir çağrıyı güçlendirmek yerine agresif içerikli bir tiyatro sergilemeleri, fazlasıyla sırıtmakta ve samimiyetsizliği açıkça ele vermektedir.

Ayyüce Taş ve Ömer Karakaş’tan, HDP ile ittifak yaptığınız günlere dair aynı sertlikte bir konuşma ve aynı tepkiyi yansıtan tek bir örnek paylaşım bekliyoruz. Ucuz siyaset ağızlarını, siyasi menfaat uğruna zamana ve rüzgâra göre şekil değiştirmeyi artık bırakın. Herkesi hafızasız sanabilirsiniz; ama biz değiliz. Dün nerede durduğunuzu, kimlerle kol kola yürüdüğünüzü ve bugün oynadığınız rolün ne kadar yapay olduğunu gayet iyi hatırlıyoruz. 

Hadi buyurun, TBMM kürsüsüne çıkıp bir de bu yazı üzerinden konuşun. Madem bu kadar iddialısınız, sergilediğiniz tiyatronun tamamını sahneye koyun da tiyatro potansiyelinize oy verelim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...