5 dakikalık itibar
Beytülmâle el uzatanlar yargılanacakları günü bekliyor. Yolsuzluk ve rüşvet batağına saplananların şikâyet dilekçelerini ise Brüksel koridorlarına taşıyan bir “arzuhalci” var. Kendisi CHP’nin genel başkanı sıfatını taşıyor. Türkiye’yi şikâyet turlarında aradığı itibarı bir türlü bulamıyor. Kapı kapı dolaşıyor, İngiltere Başbakanı Keir Starmer’a “yalnızlık hissediyoruz” diye sitem edecek kadar siyasî ağırlığını küçültüyor. Yabancı başkentlere meşruiyet dilenmeye giderken sadece kendisinin ve partisinin değil, Türkiye’nin imajını da aşındırıyor. Özgür Özel geçtiğimiz gün bir kez daha Brüksel’e yardım dilenmeye gitti. Bu kez de Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa tarafından ciddiye alınıp baş başa bir görüşme yapılmadığı için yakınmaya başladı. “Antonio Costa kişisel olarak hayranlık duyduğum birisi ama baş başa 5 dakika bile kendisiyle görüşme imkânı bulamamamız kabul edilebilir değil'” diyerek Cumhuriyetle aynı yaşta olan partisinin yüzünü kara çıkaracak bir açıklamada bulundu. Düşünün ki yabancı memleketleri kendisine mesken eyleyip ülkesinin kurumlarını jurnallemekten özel bir zevk alan bu kişi, “Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?” diyen, Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından memleket sınırlarının dışına hiç çıkmayan Mustafa Kemal Atatürk’ün genel başkanlığını yaptığı CHP’nin şuanki lideri.
Türkiye’de herkes görüyor ki CHP Genel Başkanı Özgür Özel siyasi itibarını Ekrem İmamoğlu’nun yoluna paspas yapmış durumda. Fakat O bu utançla yetinmiyor ve Türkiye’nin itibarını kendi siyasetinin düşük rakımına indirmeye çalışıyor. Atatürk’ün mirası üzerine oturan bir partinin genel başkanı yabancı başkentlerde “Bize 5 dakika ayırın” diye kapı eşiklerinde sürünür mü? Önünde Atatürk gibi bir lider dururken başka bir lidere hayranlık besler mi? Bu CHP’nin aklı nerede? Bunun tek taraflı bir politika meselesi değil, doğrudan doğruya Türkiye’nin siyasi imajını tahrip edici bir girişim olduğunu fark eden kimse yok mu? Gerçi Azerbaycan’ın vatan topraklarını kurtarmasını “maalesef” gibi menfi bir kelimeyle duyuran dış ilişkiler uzmanlarının hâkim olduğu bir partiden Atatürk’ün partisine yakışır bir onur ve devlet refleksi beklemek elbette beyhude. Mevcut CHP kimliksiz ve kişiliksiz bir gayri milli siyasetin esiri olmuş halde.
CHP’ye göre Türkiye’de otoriter bir yönetim var, seçimler şaibeli, kazanılan belediyelere iktidarın emriyle çökülüyor. Seçimler şaibeliyse CHP’nin bu kadar belediyeyi kazanmasına nasıl müsaade ediliyor? Belediyelere yönelik yargı süreçleri iktidarın talimatıyla yürüyorsa rüşvet ve yolsuzluk iddialarını yargıya taşıyan belediye başkan yardımcıları, danışmanlar, memurlar ve CHP’li parti üyeleri iktidarın ajanları mı oluyor? Öyleyse ajanlık yapan bu muhbirleri partinizden neden ihraç edemiyorsunuz? Neden yolsuzluk düzenini sorgulayan CHP’li isimleri bir çırpıda kapının önüne koyuyorsunuz da rüşvet ve yolsuzluğu itiraf edenleri koruyorsunuz? İşte Özgür Özel Türkiye’yi yabancı siyasetçilere şikâyet etmeye giderken bu çelişkileri de valizine koyup götürüyor. Kim bilir belki de bu yüzden ne İngiliz Başbakanı tarafından ciddiye alındı ne de hayranlık beslediği Avrupalı liderler tarafından kendisine beş dakikalık bir zaman ayrıldı. Kendi ülkesini şikâyet edecek kadar milli gurur fukarası olan birisi hem genel başkanı olduğu siyasi partisine hem de ülkesinin değerlerine hiç saygı duymuyor demektir. Kendi değerlerine karşı saygısı beslemeyen birisinin başkalarının saygısızlığından yakınması ise akla ziyandır, lafügüzaftır.