“Türk milletinin istikbal ve istiklali

onun emsalsiz mücadelesiyle ve

anıtlaşmış yüksek ülküleriyle parladı.

Yetim büyüdü fakat milletini yetim bırakmadı.

Atatürk, Türk tarihinin asal paydası ve ortak değeridir.”

Lider Devlet Bahçeli

Atatürk Filistin için emperyalist batıya ihtar gönderdi mi?

Ya da “Şimdiye Kadar Dinsiz İtham Edildik… Kutsal Topraklar için kanımızı dökmeye hazırız” dedi mi?

Bu konuda sonu nizaya varan tartışmalar devam ediyor.

Hindistan’da yayınlanan 27 Temmuz 1937 Tarihli Bombay Gazetesi, Türkiye’de neşrolunan Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yayınlandığını duyurduğu bir haberi “Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor, Filistin’e el sürülemez,”  başlığıyla manşetten yayınlıyor.

Habere göre Mustafa Kemal Atatürk TBMM’de yaptığı bir konuşmasında;

“…İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamber’in son arzusunu, yani Mukaddes Topraklar’ın daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Bugün, Allah’ın inayetiyle kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.” İfadelerini kullanıyor.

Evet, bu son derece tesirli ifadeler o dönem tahkik edildiğinde gerçekten şaşırtıcı manalar ve cümleler ihtiva ediyor.

***

Başta Murat Bardakçı, “Böyle bir ihtarın ve nutkun gerçek olmadığını” yazıyor. Makul izahatları ve delilleri de var. Çünkü o tarihte TBMM hiç toplanmadı.

Tamam da Atatürk’ün söylemediği ya da nerede söylediği belirsiz olan bu nutku nasıl oluyor da İngiliz emperyalizminin kaynayan kazanı Hindistan’da bir gazetede yayınlanıyor?

Ve ne hikmetse devletimizin ve Atatürk’ün resmi(!) olarak takip ettiği bu haber ile ilgili hiçbir şekilde tekzip ve karşı haber de yapılmıyor.

Neden?

Meselenin püf noktası ve Atamızın diplomatik dehası da işte burada gizli…

Evet, 1937 yılı Atatürk’ün “benim şahsi meselemdir. Cumhurbaşkanlığını bırakır, çizmelerimi giyer savaşırım” dediği Hatay meselesinin de en önemli dönemi…

ATATÜRK’E KUDÜS’TEN GELEN MEKTUP

Bu arada dikkatlerden kaçan çok önemli bir konu daha var.

O da haberin Bombay Chronikle Gazetesinde yayınlandığı 27 Temmuz 1937 tarihinden tam sekiz gün önce yani 19 Temmuz 1937’de Atatürk’e ulaşan on üç sayfalık bir mektup!

“Türkiye’nin muazzam cumhuriyeti ulu reisi fehametlû Gazi Atatürk Hazretleri, Cenâb-ı Hak O’nu te’yîd-i Rabbaniyesine mazhar buyursun…” diyerek başlayan bu mektup Kudüs Büyük Müftüsü Emin El-Hüseyni imzalı…

El-Hüseyni mektubunda özetle, Avrupa emperyalizmine ve Kudüs’ün Yahudiler tarafından işgaline karşı Atatürk’ten yardım ve destek istiyor.

İngiltere ve Fransa istihbaratı çok kısa sürede mektuptan haberdar oluyor.

Ankara için El Hüseyni pek de muteber biri değildir. Belge ve kaynaklar dikkate alındığında El-Hüseyni’ye Atatürk tarafından bir cevap verilmediği de görünmektedir.

Bununla beraber Atatürk’ün de milli meseleleri şahsiyetlerle olan ilişkiler üzerinden yürütmediğini de yazmamız gerekiyor.

İşte o mektuptan Sekiz gün sonra Hindistan’da yani dünyada en fazla Müslümanın yaşadığı ve İngilizlere karşı neredeyse ayaklanma başlatacak O haber yayınlanıyor…

SAMSUN, FUTBOL MAÇI VE ÇAY PARTİSİ

Bir dehadan ve üst düzey bir stratejistten, yani Atatürk’ten bahsederken sadece satırlarda kalmak aslında O’nu kısıtlamaktır.

Atatürk İstanbul’un izniyle Samsun’a çıkan fakat ardından Amasya, Erzurum ve Sivas’a giden adamdır.

Atatürk, “Futbol Maçı” tertip ettiğini bütün dünya gazetelerinde yayınlatıp maç esnasında taarruz kararı alan Türk’tür!

Atatürk, yine tüm gazetelerde “Çay Partisi düzenliyorum” haberleri yaptırıp, ordusunun başına geçen mareşaldir!

SÖYLEMEDİ AMA…

Eldeki imkânlarla yapabileceğinin en iyisini her zaman başarabilen Atatürk’ün haberde geçen nutku hiç söylemediği kabul edilebilir.

Fakat bu durum böyle bir fikri, inancı ve iradesinin olmadığını, bununla beraber böyle önemli bir haberi yayınlatmadığı anlamına da gelmez!

Atamızın bilhassa Hatay konusundaki karlılığını göstermek ve sömürünün “amirali İngiliz ve Fransızlara” gözdağı vermek için Hindistan’daki bir gazetede böyle bir haber çıkartıyor…

Haber de “şûyuu vukuundan beter”  bir etkiye sebep oluyor ve tüm Arap Yarımadasında, Berberi Afrika’sında ve Hindistan’da büyük coşku ve heyecanla karşılanıyor.

Çünkü sömürülen ülkelerde Mustafa Kemal ismi tam manasıyla “İstiklal, Müslüman Lider ve Emperyalizme karşı muzaffer bir komutan” anlamına geliyordu.

Bunu bilen Atatürk sadece bir haber yayınlatarak tam bir nokta ataşı yaptı.

Atatürk bu atışıyla Hatay konusunda diplomatik üstünlüğü ele geçirirken, “Emperyalizme karşı Kutsallarımız için en büyük cevaplardan” birini de vermiş oldu.

Eh bu da bazıları için çok büyük, lakin Atatürk gibi bir Türk için ise küçük bir adımdı.

Fakat ne yazık ki Arap, Afrikalı ve Hint Müslümanları bu etkiyi tam manasıyla değerlendiremedi.