Yolsuzluk, rüşvet olayları ne iktidarın kendi yandaşları için ne de muhalefetin kendi yandaşları için “Biz de yaşanıyorsa iyi, başkasında yaşanıyorsa kötü “ şeklinde bakamayacağı hadiselerdir. Böyle bir bakış açısı olursa zaten toplumda büyük bir çürüme oluşur. İktidar da, muhalefet de toplumda çürüme meydana gelmemesi için kendi kapısının önünü temiz tutmak zorundadır. Devlet kurumlarında varsa hükümetin, kendine ait belediyelerde varsa muhalefetin bu temizliği yapma mecburiyeti vardır. İktidar yöneten, muhalefet ise yönetmeye aday olandır. O yüzden toplumun gidişatını belirleyen yahut belirleyecek olan iktidar-muhalefet dengesidir.

          Dünyanın her yerinde genelde iktidarlar içinde rüşvet ve yolsuzluk olaylarına karışanlar çıkar, muhalefet bu olayları takip eder. Bizde de iktidar içinde bazı kişilerle ilgili ortaya atılan iddiaları yahut iftiraları rüşvet ve yolsuzluk batağına batmış muhalefet takip ediyor. İktidar güçtür ve gücün kaynağında doğal olarak parasal olaylarda zaafı olanların eylemleri olabilir. Toplumda varolan çürümenin her yana bulaştığı bir gerçektir. Yolsuzluk-rüşvet kavramının Türkiye’de konuşulmayan bir dönemini hatırlayan var mı? Bundan sonra olmayacağının zaten garantisi de elbette yok.

          Muhalefetin bu konular üzerinde kendinin temiz olup, iktidar bünyesinde varsa böyle olaylar onları yalansız, iftirasız ve manipülasyon yapmadan dile getirmesi gerekirken, bizde ki muhalefet yolsuzluk, rüşvet konusunda çamura saplanmış durumda iken “Sütten çıkmış akkaşık” rolü oynuyor.

          Hem de dün hakkında etmedik hakaret bırakmadıkları kişinin sufleleriyle bunu yapıyorlar. O da iktidara karşı ‘İntikam duygusu’ için bunları tepe tepe kullanıyor.

          Çamurun içine batmış ve debelenen muhalefet, iktidar hakkında ortaya atılan iddiaları kendisi temiz olduğundan değil, seçime giderken “İşime yarar mı?” diye malzeme edinmektedir.

          CHP olarak senin 2 İl Belediye Başkanın ve birçok ilçe belediye başkanın milyon TL’lik yolsuzluk ve rüşvetten görevden alınmış olacak, CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun eski avukatı Mustafa Kemal Çiçek 650 milyon kaynağı belirsiz paranın CHP tarafından televizyonlara, gazetelere, anket şirketlerine dağıtıldığını söyleyecek, Ekrem İmamoğlu Meral Akşener’in partisine 80 milyon TL hibe ettiğine herkes susacak, Mansur Yavaş İP milletvekiline 107 milyon TL ihale verecek, ABB içinde vurgun çetesi eski CHP milletvekili Sinan Aygün’den 25 milyon TL rüşvet isteyecek, Ekrem İmamoğlu’nun sözcüsü bir tatile 500-600 bin TL tatil parası ödeyecek, CHP’li gazeteci Can Ataklı’nın "Artı 1 TV'nin kurulduğu zamanla ilgili çok şaibe var. CHP'den toplanan bir 40 milyon lira var. Kayıp.” İddiası havada kalacak… Bu örneklerde görüldüğü gibi Ankara ve İstanbul başta olmak üzere CHP’li Belediyelerde ihaleler üzerinden vurgun düzeni kurulmuş durumdadır. Şimdi böyle bir muhalefet özetine baktığımızda iktidar içinde yapılan yahut yapılacak yanlışlara karşı konuşabilecek siyasi ahlak ve karakter görebiliyor musunuz?

          Yalavo’da gözünün önünde görevden alınan CHP Belediye Başkanının zimmetine geçirdiği 23 milyonu gözünün içine sokarcasına pankart açılarak sorulan Bay Kemal hükümete ahkâm kesiyor iyi mi?

          Partisinin milletvekilleri, yöneticileri CHP Belediyelerinde ihaleler üzerinden vurgun düzeni kurmuş, Ekrem İmamoğlu’ndan alındığı söylenen 80 milyon TL hibeye susan, CHP’li Menemen Beledyesi’ndeki 50 milyon TL’lik yolsuzluğuna kendi parti yöneticilerinin de adı karışan Meral Akşener ahkâm kesiyor iyi mi?

          Mansur Yavaş’ın 107 milyon TL’lik ihale verdiği İP milletvekilinin aldığı ihaleleri, şirketlerini devlet araştırsın ve ortaya çıkarsın, İP isimli parti bu skandalın altından kalkamaz. Bu kadar iddialı söylüyorum.

          Muhalefet, iktidar bünyesindeki kişilere iftira atılıyorsa da, manipülasyon yapılıyorsa da yahut iddialar gerçekse de sadece topluma kendi pisliklerini göstermemek için  “Cambaza Bak” oynuyor. CHP ve ittifak kuyrukları hep böyle değil mi?

          Muhalefet, iktidar ve devlet bünyesindeki kişilerle ilgili ortaya atılan iddialar için suç duyurusunda bulunmak adına sıraya girdi. Girebilir, bu muhalefet için fırsattır.

          CHP’li Belediyeler vurgun düzeninin yarattığı kokuşmalar içindeyken Kemal Kılıçdaroğlu suç duyurusunda bulunuyor…

          CHP’li belediyelere siyasi kene gibi yapışan, her ihale ve vurgun düzeninde partisinin adı geçen Meral Akşener suç duyurusunda bulunuyor…

          Meral Akşener’in eski genel başkan yardımcısı ve milletvekili Ümit Özdağ istifa ederken kameraların önünde Çantalar, ihaleler ve makamlar karşılığında İYİ Parti'nin onurunu sattınız. Bu söylediklerimin hepsinin kanıtı var” demişti. O da suç duyurusunda bulunmuş…

          Geçtiğimiz hafta Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki yapılanmayı kast ederek “Rant sağlamak amacıyla cürüm oluşturmak için örgütlenmiş suç şebekeleri eski soygun düzenini devam ettiriyor. Bunların arasında eski MHP'lilerinde oldu açık seçik belli” diyerek yeni CHP’li ve İP’lileri gizlemeye çalışırken deşifre eden Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’da suç duyurusunda bulunmuş…

          Bunların hali de “İçimizde iki çeşit ahlak vardır; bunlardan biri konuştuğumuz ama uygulamadığımız, diğeri ise uyguladığımız ama nadiren konuştuğumuzdur” sözündeki gibidir. Madem rüşvet, yolsuzluk ve vurgun olaylarına karşı çok duyarlısınız. Bir de şu sözleriniz ve içler acısı haliniz için savcılığa gelir misiniz?

          Ama genel mantık “Biz de yaşanıyorsa iyi, başkasında yaşanıyorsa kötü “ olunca manzaramızda bu oluyor.

          Muhalefetin ikiyüzlülüğü mesela sadece rüşvet ve yolsuzluk olaylarında değil ki… Muhalefet hangi konuda “İktidarın bir yanlışını yakaladım” diye olaya el atsa o konunun altında kalıyor.

          Mesela AK Parti’de danışmanlık yahut büro görevinde bulunan Kürşat Ayvatoğlu isimli şahsın bir araç içinde esrar içerken görüntüleri ortaya çıkmıştı. Muhalefet aylarca bu konu üzerinde tepindi. Hükümeti bununla vurmak için hala da tepiniyor.

Ama ne oldu?

          Meral Akşener ve Mansur Yavaş’la samimi pozu olan ve ABB’de şef olan bir şahıs Ankara’dan İstanbul’a resmi araç kartı olan bir arabayla uyuşturucu götürürken yakalanmadı mı?

          HDP Milletvekili Hüda Kaya’nın oğlu olan ve Ekrem İmamoğlu’nun İBB’sinde çalışan Muhammet Mücahid Saatçioğlu Sabiha Gökçen Havaalanında üzerinde uyuşturucu madde ile yakalanmadı mı?

          Meral Akşener ile samimi pozları olan İP Kütahya il yöneticisi, polisin dur ihtarına uymayıp kaçarken yakalandığında üzerinden uyuşturucu çıkmadı mı?

CHP Osmaniye İl Başkanı’nın oğulları, partiye ait arabada uyuşturucu ile yakalanmadı mı?

          CHP'nin Bilecik/İnhisar ilçe teşkilatında Gençlik Kolları Başkanı şahıs uyuşturucu madde sevkiyatı ve ticaretinden gözaltına alınmadı mı?

Gelecek Partisi Şemdinli İlçe Başkan Yardımcısı 204 kilo eroinle yakalanmadı mı?

          PKK’nın uyuşturucusu üretimi ve ticaretini tüm dünya bildiği için onun siyasi uzantısını ayrı tutarak diyorum ki, şimdi tüm bu olaylara bakarak biz de Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu “Uyuşturucu Baronu” desek olur mu? Peki, tüm bunların ittifak ortağı olan HD(P)KK’nın uyuşturucu bağına ne diyeceğiz?

          Daha geçtiğimiz günlerde Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat ve Kom Şube Müdürlüğü'nün ortaklaşa operasyonunda terör örgütü PKK’ya ait toplam 1 ton 929 kg toz ve kubar esrar ele geçirildi. CHP’nin ve İP’in yerel seçim ve proje ortağı HDP’ye soralım mı PKK’nın 2 tonluk bu uyuşturucu trafiğini?

          Mesela bu muhalefet TRT’ye çıkarılan Osman Öcalan üzerinden hala yaygara yapmaya devam ediyor. Osman Öcalan denen alçak 2004 yılında Kandil’den kaçmış biriydi. PKK’ya muhalif olduğu için ölüm listesine de alınmıştı. Bir röportajında Kandil’de üç ay boyunca bir hücreye hapsedildiğini ve 52 gün boyunca sorguya çekildiğini ifade etmişti. Türkiye’de de son yıllarda PKK’nın aleyhinde konuşmalar yaptığı 3 tane televizyon programına çıkarılmıştı. PKK’ya destek istemek, PKK’nın siyasi uzantısı HDP’ye oy için çıkarılmamıştı. “Demirtaş lider değil, militan bir kişilik” diyordu. YPG ve PYD’nin ABD ilişkilerini anlatıyordu. Peki, Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasına yönelik yaygara yapan CHP ne yapıyordu? PKK’nın televizyonlarına çıkıp PKK’nın taleplerini savunuyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu= IMC TV

Özgür Özel= Medya Haber

Gürsel Tekin= ANF

Sezgin Tanrıkulu= Nuçe TV-Medya Haber

Yıldırım Kaya= Medya Haber

Vallahi, billahi bunlar tedavilik hain…

          Her konuda o kadar çok örneğimiz var ki, bu kalitesiz, ikiyüzlü muhalefet ile kaliteli toplum oluşturmaya çalışmak, onlardan katkı beklemek mümkün değildir.

Temiz toplum için kaliteli siyaset anlayışına ihtiyacımız vardır.

          İktidarı devirmek için HD(P)KK başta olmak üzere herkesle işbirliği yapan, emperyalist odaklara kuyruk sallayan muhalefet olduğu sürece bu mümkün mü?

          Yaşananlara baktığımızda manzaranın özeti “Öyle puslu hava ki şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor” şeklinde değil mi?

          2023 seçimlerine doğru giderken Türkiye üzerindeki oyunlara çok dikkat etmeliyiz. ABD’nin Başkanı Joe Biden, “Türkiye’deki muhalefeti destekleyerek Erdoğan’ı devirmeliyiz” derken , “Büyük Ortadoğu Projesini hayata geçireceğiz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarattığı kirli muhalefet iklimini çok net görmeliyiz.