Bir dediği diğerini tutmuyor.

Üstelik öyle dün dediklerini bugün yalanlama şeklinde de değil, aynı konuşma içerisinde sergilenebilecek tüm tutarsızlıkları göstermekten çekinmiyor.

***

Mesela geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını dinliyorum.

“Bizim adımız Cumhuriyet Halk Partisi. Biz savaş meydanlarında kurulan bir partiyiz. Bizi tanımıyorlar” diyor.

***

Tanımak için dinlemeye devam ediyorum.

“Bu ülkede Kuvayı Milliyeciler vardır. Bu ülke sahipsiz bir ülke değildir” diyor.

***

Bu cümleleri kurduğuna şahit olduğumuz konuşmasının devamında…

“Kayyum uygulamasına son verilmesini istiyorsanız bize katılacaksınız. Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istiyorsanız, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız” diyor.

***

Ya Kuvayı Milliyecisindir ya da Terörist Demirtaş ve Sorosçu Kavala’nın özgürlüğünün savunucusu…

Ya yedi düvel bağımsızlığımızı hedef aldığında onlara geçit vermediğimiz savaş meydanında kurulan partisindir ya da vatan topraklarının bütünlüğüne savaş açmış terör örgütüne kaynak aktaran belediyelere atanan kayyumlara karşı çıkan parti, ikisi bir arada bulunabilir mi?

***

Bir de eşyanın tabiatına aykırı bu durumun şakşakçıları var.

Aynı konuşmada defalarca kez sergilenen tutarsızlıklar üzerine düşünmek yerine bu durumun seçimlerde zafer getireceğine inanıp “Artık değişim rüzgarları, fırtınaya dönüşüyor. Görüyoruz, kısa çöpün, uzun çöpten hakkını alacağı günler yakın. Çankaya sizi bekliyor sayın Genel Başkanım” sözleriyle Kılıçdaroğlu’nu gazlamaya devam ediyorlar.

***

Umudun yolculuğundayız diyorlar, CHP’nin bu halinin sadece terör elebaşlarına umut olduğunu göremiyorlar.

Yolunuz yolumuzdur diyorlar, Kılıçdaroğlu’nun yolunun Kandil’e uzandığını fark edemiyorlar.

***

Ülkücü olduğuna inandıkları Mansur Yavaş’ı “Selahattin Demirtaş’ı istiyoruz” diyen adama karşı “İnşallah” sözleriyle cevap veren bir tipe dönüştürmelerine güvenip, terör destekçisi konumlarının kendilerini iktidara taşıyacağına inanıyorlarsa yanılıyorlar.

Sandığın dibini boylayıp, genel başkanlarıyla el ele “galiptir bu yolda mağlup” türküsüne eşlik etmeden de bu yanlıştan dönecek gibi durmuyorlar.