Hakem hatalarına öylesine alışıldı ki, artık penaltı vermeme, kırmızıyı göstermeme rutin hale geldi. 90 dakika sonunda hatadan mağdur olan takım galip geldiyse, hakem hatasını kimse dikkate almıyor.

Ama hakemlerimiz, sahada maalesef spesifik kural hataları yapmaya başladılar. Aday hakem kurslarında ilk verilen dersler arasında yer alan konularda bile, ciddi hatalar yapılıyor. Yatarak kafayla kaleciye pas veriliyor, dikkate alınmıyor. Penaltı vuruşunda direkten dönen topla, vuruşu kullanan oyuncu tekrar oynuyor, hakemlerimiz “Devam” diyor. Bazı yorumcular da, “Ya kardeşim bu kuralı da mı bilmiyorsunuz? Eğitimler yetersiz” ahkamı kesiyor. Ben buna kesinlikle katılmıyorum. Hakem kardeşlerim adlarının Alper, Ümit olduğunu bildiği kadar, bu kuralı da gayet iyi biliyorlar. Ama maçlara o kadar büyük baskı altında ve kafaları karışık çıkıyorlar ki, adları gibi bildikleri kuralda bile hata yapıyorlar. Her yerde, her mecrada sonuna kadar savunurum ki, hakemler, baskı altında kalmadan ve arkalarında dik duracağını bildikleri bir MHK’nin varlığına inanarak sahaya çıktıkları zaman hataları yüzde 90 azalır.

Bu tür hatalarda sadece hakemi sorumlu tutmamak gerekir. Bu hatalarda sahadaki 4 hakem de kusurludur. Hakem hatalarının çoğalmasındaki en önemli faktörlerden biri de ekip ruhunun ortadan kalkmış olmasıdır. Yardımcı ve 4. hakemler sadece bireysel başarıyı düşünerek maça çıkıyorlar. Kural eğitiminden çok, ekip başarısını, ekip ruhunu ön plana çıkaran eğitimlerin daha faydalı olduğu ve olacağı asla unutulmamalıdır.

Eski bir Milli Eğitim Bakanı demiş ki, “Şu okullar olmasa Maarif’i yönetmek çok kolay.” Bu hafta MHK’nın da işi kolay. Sadece seminer yapacaklar. Kimse onları eleştirmeyecek. Çünkü hafta sonu ligde maç yok