Kooperatifler, ülkemizde yerel veya bölgesel anlamda özellikle tarım alanında hayatlarını idame eden üreticiler için ekonomik bir örgütlenme şeklidir.

Kooperatifçilik, üreticiler için Anadolu'da iş birliğini esas alan farklı isimlerle ve değişen uygulamalarıyla karşımıza çıkmaktadır. Kooperatifçilik tarihi 19. yüzyıldan başlayarak, Osmanlı'da memleket sandıkları, Türk toplumlarında ise imece, yardımlaşma, iş birliği, ortaklaşa iş yapma ve çalışmayı ifade eden kavramlardır. 

Ekonomik anlamda kalkınma; ulusal, kırsal, yerel ve bölgesel kapsamlarda değerlendirilebilir. Bir ülkenin ekonomisinin güç kazanmasında tarımsal kalkınma oldukça önemlidir. Tarımsal üretimle piyasalarda güç ve söz sahibi olmak, üretimin çokluğuyla değil, ona dayanan örgütlerle olabilmektedir. Üreticilerin, ürettikleri ürünleri hak ettikleri değerde pazarlama yapabilmeleri için, tarımı görüp gözeten, destek olan, tutarlı stratejiler üreten ve bunları da uygulama gücüne sahip organize olmuş bir bölgesel yapı gereklidir.

Birlik olmayan bir yapıda farklı stratejiler üreterek bireysel yapılan üretim faaliyetleri, sorunların çözümünde genelde yetersiz kalmaktadır. Planlı ve organize örgüt gücünden faydalanarak bireysel olarak çözülemeyen sorunlar kolaylıkla çözüme kavuşturulmaktadır. Ülkemizde tarım kooperatifleri, üretici örgütleri kırsal toplumun yaşam düzeylerini iyileştirmede, kıt kaynaklara sahip olan üreticilerin gelirlerini arttırmada ve tarımsal gelişmeyi sağlamada etkin bir biçimde kullanılmaya gayret edilmektedir.

Kooperatifleşme, tarımsal olguda birlikten doğan güçten faydalanarak, yapılan iş ve eylemlerde planlı ve organize hareket etme talebinin bir ürünüdür. Dolayısıyla, tarımda örgütlenmenin güçlenebilmesi, üreticiler tarafından bu faaliyetin faydaları hakkında gerekli bilgi birikimine sahip olmaları gereklidir. Bu bilgi birikimine sahip olmaları ise, tarımda eğitimin önemsenmesi ile mümkündür.

Ülkemizde çok sayıda tarım kooperatifi ve üretici örgütü bulunmasına rağmen tarımda örgütlenme henüz istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Bunun nedenleri arasında;  mali sorunlar, örgütlenme bilincinin tam olarak anlaşılmaması, tarım kesimindeki eğitim düzeyinin düşüklüğü, üretici örgütlerindeki yönetimin başarısızlıkları, denetim mekanizmasının yetersizliği, üretici örgütlerinde karşılıklı duyulan güvenin yetersiz olması veya sarsılması, yeteri sayıda örnek üretici birliklerinin olmayışı gibi nedenler, örgütlerin gelişimini engellemekte ve onları bir anlamda kamuya bağımlı kılmaktadır.

Üretici örgütleri, bir tarım ülkesinde tarım politikasının oluşumunda etkili ve söz sahibi olmalıdır. Yatay büyüme ve dikey bütünleşme yoluyla da faaliyetlerini çeşitlendirerek ekonomik açıdan güçlü konuma gelmelidir.

Tarımda bölgesel ve kırsal kalkınmanın etkin olarak yürütülmesi ve hedef bireylere ulaşmadaki başarı ancak etkin üretici birlikleri ve gruplar üzerinden olmaktadır. Ülkemizdeki tarımsal işletmelerin tarım politikalarında yönetim ve organizasyonlarda söz sahibi olması bugünkü haliyle zor gözükse de kaynakların etkin kullanımı açısından işlerin kooperatifler ve üretici birlikleri üzerinden yürütülmesi son derece gerekli bir olgudur.

Tarım kooperatifleri, bir ülkenin ekonomik kalkınma aracıdır. Üreticiden tüketiciye ve bölge halkından tüm topluma kadar doğrudan ya da dolaylı olarak katkılarının olduğu, sürdürülebilir, rekabete açık, serbest piyasa koşullarıyla uyumlu üretilen kooperatif yaklaşımları, yerel, bölgesel ve ulusal anlamda yararlıdır.

Her köyde bir tarımsal kooperatif tabelası görmek ümidiyle…