CHP kameraya takıldı ve bavula gömüldü!
“Konuştukça batıyor” derler ya… CHP’nin son gelişmeler karşısındaki siyasi duruşunu ve profilini en iyi bu söz özetliyor. Her açıklamayla bir açığı kapatmaya çalışırken, başka bir açığı ortaya çıkarıyorlar. Biri “dam” derken, diğeri “kapı” diyor.
Koskoca CHP’yi, Ekrem İmamoğlu gibi bir ismi savunmak uğruna adeta oyuncak haline getirdiler. İmamoğlu ise öyle bir figür ki, neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
İmamoğlu’nun karakteri, ahlakı, yaşam tarzı, görevi ve geçmişi hep tartışmalı, hep şaibeli. Güven veren tek bir özelliği yok mu? Yok… Elbette bu profil, hakkındaki her iddiayı ispatlanmadan kabul etmemizi gerektirmez. Bu, ne hukuka ne de vicdana sığar. Ancak “göz var, izan var” derler ya, olaylara bu pencereden bakıldığında, değerlendirme için net bir kanaat oluşuyor.
Sadece son ortaya çıkan otel giriş-çıkış görüntüleri hakkında bile günlerce konuşulur ve değerlendirme yazıları yazılır. Ancak bu tartışmaların sonucunda tek bir gerçek öne çıkıyor: Ekrem İmamoğlu’nun güvenilmez bir figür olduğuna dair kanaat.
“Yolsuzluk, rüşvet ve terör” suçlamalarıyla cezaevinde bulunan bir kişi otele giriyor; otelin kameraları bantla kapatılıyor; İmamoğlu’nun ekibi ise iki büyük bavulla içeri girip çıkıyor. Gel de şüphelenme!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere CHP’lilerin bu manzaraya karşı yaptığı savunmalar ise evlere şenlik. Özgür Özel’in açıklaması şöyle:
“Sinyal kesicinin amacı, yasa dışı dinlemeleri engellemektir. Esas görevi ise sinyal kesmektir; IŞİD’in veya PKK’nın patlatacağı bombanın sinyalini engellemektir. Bu, korumanın görevidir.”
Peki, kameralar neden korumalar tarafından bantlanıyor? IŞİD veya PKK’nın terör eylemi kimse görmesin diye mi? Kaldı ki, PKK gibi sürekli ittifak yaptığınız bir yapının size neden terör eylemi düzenlesin? Kandil’de İmamoğlu’nu desteklemeyen tek bir terör elebaşı kalmış mıydı? Hikâye uydururken nerede durduğunuzu, ne yaptığınızı bile şaşırıyorsunuz.
Bir şehrin belediye başkanı bir otele giriyor ve otelin kameraları, korumalar tarafından bantlanarak görüntü alınması engelleniyorsa, bu durum doğal olarak pek çok şüpheyi beraberinde getirir. Üstelik otel yetkilileri, “Bahsi geçen tarihte jammer (sinyal kesici) kullanılmadı,” diyorsa, şüpheler iyice derinleşir. İki büyük bavulla taşınan şey sinyal kesici değilse, nedir? Korumaların ihmali mi var, yoksa bavullarda rüşvet parası mı taşınıyor? Cezaevindeki kişi bu suçlamalarla yatıyorsa, bu soru kaçınılmaz olur.
Dikkat ederseniz, oteldeki kamera bantlama ve iki büyük bavul skandalından sonra CHP’de büyük bir panik başladı. Özgür Özel, tüm önemli programlarını iptal ederek soluğu Silivri’de, Ekrem İmamoğlu’nun yanında aldı. Bu aceleci tavır, şüpheleri daha da körüklüyor. CHP’nin yöneticileri, yazarları ve yorumcuları, olayı sürekli inkâr ediyor ve abuk sabuk yorumlarla konuyu çarpıtmaya çalışıyor. Çünkü sinyal kesici cihaz kullanımı ile kamera bantlama, birbirine tamamen zıt iki eylem. Bu çelişkiyi açıklamakta zorlanıyorlar. Mantık basit: Terör saldırısına karşı önlem alıyorsan, bulunduğun ortamın kameralarını kapatmazsın. Bu, ateşe su dökmek gibi bir şey. Kamera bantlamak, olayın terörle ilgisiz olduğunun açık bir kanıtı.
İstanbul, 2019’dan beri işte böyle bir zihniyetin elinde heder oldu ve olmaya devam ediyor. Halka hizmet sunmakta yetersiz kalan bu yönetim, şaibeli olaylarla kentin huzur ve güven ortamını iyice zedeledi.
İstanbul, bir an önce CHP’nin şaibeli yönetiminden kurtarılmalıdır. Aksi takdirde, 2019’dan bu yana bitmeyen ve giderek artan skandalların dozu daha da yükselecektir. Kamera bantlama ve bavul skandalıyla CHP adeta çuvalladı. Ancak, buna benzer pek çok olayın yaşandığı ve gün yüzüne çıkacağı konuşuluyor. CHP içindeki sağduyulu isimler, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in kişisel hırslarına parti kurban etmelerine engel olmazsa, CHP’nin tarihi kara bir lekeyle anılacaktır. Bunu artık herkes görüyor ve anlıyor.
Anlamayan kim varsa siyasi ve kişisel menfaat peşinde koşanlardır… Bizden söylemesi…