Pervin Buldan’ın videosu ve bunların ikiyüzlü acizliği


“Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda sürecin başlatıldığı günden bu yana, özellikle CHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi çevreleri, bu süreci baltalamak için yalan ve iftiraya dayalı pek çok çirkin yönteme başvurmaktan geri durmadı. Türkiye’de terörün sona ermesinden adeta ödleri kopuyor. Bu tutumlarının temelinde ise küresel projelerdeki figüran rollerinin zedelenme ihtimali ve oy pastasından pay alma uğruna sıkı ilişkiler kurdukları DEM ile bağlarının zarar göreceği endişesi yatıyor.
Düşünün; bir yanda, terörle mücadelede tarihinin en kararlı ve başarılı duruşunu sergileyen, Türkiye, Irak ve Suriye’de PKK’ya ağır darbeler indiren Cumhur İttifakı; diğer yanda ise bu mücadeleyi başından beri her adımda sabote etmeye çalışan muhalefet cephesi var…
Şimdi, terörle mücadele önünde barikat kurmuş bu çevrelerden, toplumu kandırmaya yönelik hikâyeler dinliyoruz. Yıllardır birlikte hareket ettikleri DEM konusunda, daha düne kadar “PYD/YPG devlet kursun” diyenlerin, bugün Suriye’nin üniter yapısı konusunda ne kadar hassas olduklarını iddia etmeleri doğrusu gözlerimizi yaşarttı!
“Terörsüz Türkiye” yolunda somut adımlar atılıp, terör örgütü silah bırakma ve fesih noktasına gelince, bu kez bir “hassasiyet yarışı” başladı. Ancak bu hassasiyetin altında hastalıklı bir zihniyet yatıyor. Rollerini oynarlarken bile dürüst değiller.
Bu sürecin taşlarını sabırla ve kararlılıkla döşeyen MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” hedefi için şu çerçeveyi çizmişti:
“Aracısız, aralıksız, bagajsız, pazarlıksız ve gizli gündemsiz temas ve iletişimin rehberliğinde hayırlı sonuçlar ortaya çıkacaktır.”
Aynı zamanda süreci baltalamak isteyenleri de net biçimde tarif etmişti:
“Terörsüz Türkiye özlemini sulandırmaya, ihtiyatlı iyimserlik ortamını bulandırmaya çaba harcayanlar, bilinmesini isterim ki bölücülüğün değirmenine su taşıyan, terörün kanlı saldırılarının devamından çıkar ikmali yapan taşeronlaşmış gayrimillî zihniyetlerdir.
“Ne verildi, ne alındı?” gibi sorularla ortamı germeye çalışanların, pozitif iklimi sabote edenlerin masum ya da makul olduklarını söylemek mümkün değildir. Çünkü mesele sadece terörle mücadele değil; Türkiye’nin egemenlik kararlılığıdır.
PKK’nın kendini feshetme ihtimali, yıllardır bu istismardan beslenen kesimlerde panik yaratmıştır. Çünkü istismar kaynağı kuruyacak, Türkiye yeni yüzyılın eşiğinde muazzam bir uyanışa geçecektir.
Bu süreçte provokasyonlara karşı azami dikkat gösterilmeli; marjinalleşmiş grupların tahriklerine karşı uyanık olunmalı; mücavir bölgelerimizde gözü olan ülkelerin senaryolarına karşı zamanında, kararlı ve hazırlıklı şekilde müdahalede bulunulmalıdır. Ancak bu sayede şiddet ve ihanetle çevrelenmiş karanlık bir dönemin kapıları bir daha açılmamak üzere kapatılabilir.
Ve unutulmamalıdır ki, terörle mücadeleden asla ödün verilmemesi esastır.
Sayın Devlet Bahçeli, yaklaşık 2,5 ay önce bu süreci baltalamaya çalışanlara yönelik yaptığı tarif ve tespitlerle, bugün her türlü yalan, iftira ve kara propaganda aracını devreye sokarak ortalıkta dolaşanların eşkâlini zaten çizmemiş miydi?
İşte bu eşkâli belli tipler, günlerdir “Terörsüz Türkiye” hedefini nasıl gölgeleriz diye, zekâ seviyesi yerlerde gezinen paylaşımlar yapıyor.
Pervin Buldan’ın, BDP Grup Başkanvekili ve Iğdır Milletvekili olduğu dönemde, 7 Ağustos 2013’te Hakkâri’de yaptığı
“Kürtler statüsünü elde etti artık. Suriye'de elde edilen statü çok yakında Türkiye'de de Kürt halkının mücadelesiyle elde edilecektir.” içerikli konuşmasını, sanki bugün söylenmiş gibi servis ediyorlar.
Altına da utanmadan “İşte itiraf geldi!”, “Tehlikenin farkında mısın?” gibi ifadeler ekleyerek, sahte bir alarm hâli yaratmaya çalışıyorlar.
Ayyüce Taş, Banu Avar, Lütfü Türkkan, Tanju Özcan, Türker Ertürk gibi isimler ve daha niceleri, Pervin Buldan’ın 12 yıl önce sarf ettiği sözleri sanki bugün söylenmiş gibi pazarlayarak hem zekâ hem de ahlak seviyelerini bir kez daha gözler önüne seren isimlerdir.
Oysa ne ilginçtir ki, Pervin Buldan bu düşüncelerini hiç değiştirmediği yıllar boyunca bu isimlerin bizzat ittifak ortağıydı.
Söz konusu açıklamayı 2013 yılında, BDP Grup Başkanvekili sıfatıyla yapmıştı. Ancak aynı Pervin Buldan, 2019 ve 2023 seçimlerinde HDP Eş Genel Başkanı olarak sahnedeyken, bu kişiler HDP ile açık ittifak yapmaktan geri durmadılar.
Pervin Buldan’ın o sözlerini ne hatırladılar ne de hatırlattılar.
Pervin Buldan’ın başında bulunduğu HDP ile iki kez açık ittifak yapanların, bugün yaşanan sürece dair yıllar önce söylenen sözleri sanki bugüne aitmiş gibi sunmaları; acizliktir, çaresizliktir.
Oysa Pervin Buldan’ın bugüne dair “Türkiye’nin huzur bulacağı bir ülke olacağına inanıyorum” şeklinde sağduyulu açıklamaları söz konusudur.
Ayyüce Taş, Lütfü Türkkan, Tanju Özcan ve Türker Ertürk gibi, rüzgârın yönüne göre anında pozisyon alan isimlerin bu acziyetin içine hangi kişisel menfaat uğruna düştükleri ise ayrı bir sorudur.
Henüz nerede, kiminle durduğunu bile bilmeyen İP’li Ayyüce Taş, eski ittifak ortakları Pervin Buldan’ın 12 yıl önce yaptığı konuşmayı yeniymiş gibi paylaşıp şu ifadeleri kullanıyor:
“Birinci ağızdan ‘Terörsüz Türkiye’... Bunlara bunları konuşma cüretini göstermeye sebep olanlara yazıklar olsun… Tüm hainler ‘Sayın’ olmuş, TBMM’ye de gelsinler, orada da Türkiye’yi bölme işlemini yasama eliyle yapsınlar. Bunun adı da şartsız silah bırakma olsun! Ben bu vatanın bir çakıl taşını bile vermemek uğruna 50.000 şehit verdim; bilmem hatırlatmaya gerek var mı…”
“Sınırımızda İslami örgütler olacağına PYD olsun!” diyerek PKK’nın Suriye’de devlet kurmasını isteyen bir sicil sahibi olan CHP’li Türker Ertürk, aynı videoyu paylaşarak şunu yazıyor:
“Durum budur, gerisi siyasi ikbal için söylenmiş yalan dolandır!”
Pervin Buldan’ın başında olduğu HDP’li ittifak günlerini unutan İP’li Lütfü Türkkan ise şöyle demiş:
“Terörsüz Türkiye’yi en açık şekilde Sayın Pervin Buldan anlatmış. Bize martaval okuyan Cumhur İttifakı ve onun yancıları da dinlesin! Kendilerinin ihanete bulaştığı ortaya çıkana kadar herkese ‘DEMLENİYORSUNUZ’ diye iftira atanların unuttuğu bir şey var: Bu millet ne Suriye’de kurulan terör yapılanmasına evet der, ne de kendi vatanına göz dikenlere izin verir.”
Alkol tedavisi olumlu sonuç vermediği anlaşılan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise şöyle demiş:
“AK Parti ve MHP’nin yöneticilerine yazıklar olsun. Onlara sağdan, soldan, ortadan destek veren tüm siyasilere de yazıklar olsun. Çözüm süreci adı altındaki ihanet projesinin tüm detayları ortaya çıktı. Siz, emperyalizmin sömürdüğü bir Kürt Devleti kurmaktan başka hayal kurmayan yaratıklarsınız. Görün bunu: Emperyalizmi dize getiren Atatürk’ün kurduğu Türkiye.”
Türkiye’deki muhalefetin kalite ve ahlak sorunu vardır. Bunlar da işte bunun örneğidir.
Bugüne kadar kiminle ittifaklar kurduklarını, Suriye’de PYD/YPG’nin devlet kurmasına dair hayallerini, terörle mücadeleyi nasıl önlemeye çalıştıklarını unuttular; şimdi karakter ve ahlaklarını bol bol sorgulatma adına kara propaganda tezgâhları deniyorlar.
Bunlar neye karşı çıkıyorsa, emin olun Cumhur İttifakı Türkiye adına doğru yoldadır.
Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin el ele verip çözmeye çalıştığı meselelerde, Türk milletine karşı bir yanlış olmayacağı, Cumhur İttifakı kurulduğu günden itibaren, millî ve manevî her davamızda ispatlanmıştır.
Aciz ve çaresiz muhalefetin aklıyla gidilseydi Karabağ, Ermeni işgalinden kurtulmazdı; Suriye’de de ABD/İsrail taşeronluğunda sözde Kürdistan’ın parçası çoktan kurulmuştu.
Bunların Cumhurbaşkanı adayı ne diyordu:
“YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum…”
Adayınız öyle demiyor muydu Ayyüce Taş, Lütfü Türkkan?
Ha, bir de Cumhurbaşkanı adayınız, TBMM’de Pervin Buldan’ı ziyaret ederek, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde
“Kürt Sorunu’nu birlikte çözeceğiz” şeklinde bir ittifak anlaşması yapmamış mıydı?
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi “Bizim için esas olan Kılıçdaroğlu’nun vermiş olduğu sözlerdir.” diyen Pervin Buldan’ın miting meydanlarındaki sloganı
“Bir oy Kemal Kılıçdaroğlu’na, bir oy Yeşil Sol’a” değil miydi?
Siz kendinizle Cumhur İttifakı’nı karıştırmayın.
Cumhur İttifakı’nın olduğu yerde Türk milletine ihanet olmaz.