Bu teslimiyet normal değil!

YAYINLAMA:
Bu teslimiyet normal değil!

“Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’na teslimiyeti, CHP tarihinde eşi görülmemiş bir durum. Hiçbir genel başkan, bir belediye başkanına bu denli boyun eğmemişti. Bu durumun gerekçeleri, zamanla daha net anlaşılacaktır.” (15 Mayıs 2025)

***

“Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’na teslimiyeti, belki bu ikilinin arasındaki bağı güçlendirmiş olabilir. Ancak bu, CHP gibi köklü bir partinin tarihsel ilkelerini ve hiyerarşisini adeta yok etmiştir. Koskoca CHP Genel Başkanı, her şeyini eski bir belediye başkanına teslim etmiş durumda. Bülbülün üç türküsü varmış, hepsi gül üstüne… Özgür Özel’in türküsünde ise tek bir nakarat yankılanıyor: ‘Ekrem Başkanım.’” (3 Haziran 2025)

***

“Özgür Özel’in ruhen ve bedenen Ekrem İmamoğlu’na teslimiyeti, son dönemin siyasi tartışmalarının merkezinde trajik bir gerçek olarak duruyor. CHP tarihinde daha önce görülmemiş bir durum yaşanıyor: Bir genel başkan, cezaevindeki bir belediye başkanına tüm iradesini teslim ediyor. Bu, Cumhuriyet Halk Partisi’ni adeta bir ‘Ekrem İmamoğlu düzeni’ne dönüştürmüştür. Sağduyusunu koruyan, algıları açık ve olup biteni kavrayabilen herkes, CHP’deki bu tabloyu net bir şekilde görüyor.” (17 Haziran 2025)

***

Çeşitli zamanlarda, CHP’nin içinde bulunduğu durumu ve Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’na teslimiyetini bu ve benzeri cümlelerle değerlendirmiştim. 

Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Ekrem İmamoğlu bir belediye başkanı. Özgür Bey’in bu kadar çok miting yapması doğru değil. Ben Aziz Kocaoğlu döneminde böyle davranmadım. Yargı sürecini takip etmeliyiz” şeklindeki açıklamasını okuyunca, CHP’deki duruma dair daha önce yaptığım değerlendirmeler yeniden aklıma geldi. Demek ki bu tablo sadece dışarıdan böyle görünmüyor; partinin içinden de CHP’nin manzarası aynı şekilde algılanıyor.

Ekrem İmamoğlu’nun artık İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı’na geri dönmesi veya Cumhurbaşkanı adayı olması mümkün görünmezken, Özgür Özel’in bu konudaki ısrarı, teslimiyet tartışmalarını daha da alevlendiriyor. CHP tarihinde böylesine bir teslimiyet örneği görülmemiştir.

Belediye başkanlığı başarısı olmayan, sabit bir ideolojik çizgisi bulunmayan, diploması sahte çıkan ve hakkındaki yolsuzluk ile rüşvet iddiaları yüzünden cezaevine konulan Ekrem İmamoğlu, CHP’nin tüm iradesini adeta teslim almış gibi görünmektedir.

Ne adına, neye karşılık? 

Ekrem İmamoğlu’nun durumu artık siyasi bir meseleden çıkmış, tamamen yargı boyutuna taşınmıştır. 

Artık onun savunma yapması gereken mahkemeleri, susturması gereken itirafçıları vardır. Bunun dışında yaptığı her eylem ve söylem zaman kaybı ve enerji israfıdır.

Ekrem İmamoğlu’nun, cezaevinden Türkiye’deki ve dünyadaki gelişmelere dair duyarlıymış gibi açıklamalar yapması, son derece trajikomik bir tablo oluşturuyor. İran-İsrail gerilimi gibi uluslararası meselelere yorum yapmak yerine, birilerinin ona öncelikle hakkındaki ciddi iddialara (örneğin, 1.5 milyarlık değerindeki 3 rüşvet villası gibi soru işaretlerine) yanıt vermesini hatırlatması gerekiyor.

Bu yazıyı kaleme aldığım sırada, Özgür Özel yine Silivri Cezaevi önünde Ekrem İmamoğlu için basın açıklaması yapıyordu. Öyle ki, CHP Genel Merkezi’nde geçirdiği vakitten çok Silivri’de bulunuyor. Özgür Özel, kendi durumunun farkına varamasa da, CHP’yi kurumsal kimliğinden uzaklaştırdığı bir gerçek.

13 yıl CHP Genel Başkanlığı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel’in tutumunu yadırgadığı için onu uyarıyor. Ancak Özel, bildiğini okumaya devam ederek İmamoğlu’nun gölgesinde hem kendini hem de partiyi bu teslimiyetle giderek daha fazla küçültüyor. Özel’in bu manzarası, onun bu tutumdan vazgeçmeye niyetli olmadığının açık bir göstergesi.

Ekrem İmamoğlu hakkında bu kadar ciddi iddia gündemdeyken, Özgür Özel için bunların hiçbir önemi yok gibi görünüyor. Onun İmamoğlu’na yaklaşımı, adeta “Gözlerimi kapatırım, görevimi yaparım” felsefesine dayanıyor.

Atatürk ve Cumhuriyet’in tarihsel misyonunu taşıyan köklü CHP’nin bir genel başkanı, eski bir belediye başkanına bu denli teslimiyet içinde olmamalıdır. Bu, asla bir vefa ya da “CHP’yi bana emanet etti” şeklindeki bir minnet duygusundan ibaret değildir; çok daha öte bir durum söz konusudur.

Koskoca CHP Genel Başkanı’nın görev süresinin büyük bir kısmını Silivri Cezaevi önünde geçirmesi kabul edilebilir mi? Hele ki ortada İmamoğlu hakkında ciddi iddialar varken, bu tablo CHP’nin kurumsal kimliğini gölgede bırakıyor.

Önümüzdeki günlerde CHP'de bir hareketlilik yaşanacağı, süregelen tartışmalar ve gelişmelerden hissediliyor. Bölünmeler ve istifalar kaçınılmaz gibi görünüyor.
Ekrem İmamoğlu'nun CHP'nin genetiğini derinden etkilediği söylenebilir. Bakalım bu bozulma hali düzeltilebilecek mi ve CHP, kurumsal kimliğine yeniden kavuşabilecek mi?

CHP’yi ibretle takip ediyoruz. Bakalım Türk siyasetini daha nasıl karmaşa içine sürükleyecekler?

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...