Öngörü ve feraseti anlamak!
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Ekim 2024’te yaptığı bir açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“İç cephemiz çökmeyecek. Bunun teminatı, Türk milletinin tarihî kucaklaşması ve sarsılmaz bağlılığıdır. Her partinin Türkiye’yi önceliğine alması, yabancı başkentlerin etkisine girme arayışından vazgeçmesi herkesin yararına olacaktır.”
Bu sözleriyle “iç cephe”ye dikkat çeken MHP Lideri önemli bir uyarıda bulunmuş, o tarihten itibaren tüm konuşmalarında “iç cepheyi güçlendirme” çağrısını şu vurguyla sürdürmüştü:
“Terör sona erecek, bölücülük tasfiye edilecek.”
Bu çağrısının devamında da DEM Parti’ye seslenerek ezber bozan şu çağrıda bulundu:
“Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, teröre karşı durun, bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temennisi ve teklifidir.”
Bu çağrısının devamında ise DEM Parti’nin “önderimiz” diyerek sığındığı, “irademizi o belirliyor” dediği terör örgütü PKK’nın kurucusu Öcalan’a da şu davetinde bulunmuştu:
“Gelsin TBMM’de, DEM Parti’nin grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.”
Bu sözlerle, Türk milleti nezdinde tarihî bir yüzleşmenin ve “Terörsüz Türkiye” hedefinin zeminini hazırladı. “Önderimiz Öcalan” diyen DEM ile defalarca ittifak yapanlar ise bu yüzleşmenin aynı zamanda kendi ilişkilerini bozacağını düşündüğü için şiddetle karşı çıkıp, sürekli manipülasyon yaptılar.
Sayın Devlet Bahçeli’nin bir sistemi adım adım inşa ettiği, bazı gelişmelere karşı hazırlıklı olduğu ve bölgedeki olayları derinlemesine kavradığı, sağduyulu çevrelerce açıkça anlaşılmıştır. Ancak bazıları, bu gerçeği gördüğü halde iç cephede yer almayı reddetmiş; bazıları ise cehaletine yenik düşerek onun çağrılarını ve adımlarını Türk milletine karşı kara propaganda malzemesi haline getirmeye çalışmıştır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrıları ve attığı stratejik adımların ardından, Türkiye’de ve bölge ülkelerinde dikkat çekici gelişmeler yaşandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk, rüşvet ve terör bağlantıları iddiaları kapsamında geniş çaplı bir operasyon düzenlendi. Operasyonun ardından CHP, bu süreci sokak çatışmalarına dönüştürmeye çalıştı. CHP’nin resmen Türk polisini hedef gösteren çağrıları olmuş ve maalesef bunda da sonuç alan olaylar yaşanmıştı.
Suriye’de Beşar Esad rejimi devrildi. Terör örgütü PKK’nın işgal ettiği bazı stratejik alanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin desteklediği yerel güçler tarafından kurtarıldı.
İsrail, İran’a yönelik hava saldırıları düzenleyerek savaş başlattı. Saldırıların hemen ardından ABD, İran’daki bazı askeri ve stratejik hedeflere yönelik operasyonlar düzenledi. İran ise bu saldırılara füze misillemeleriyle karşılık verdi.
Bu üç gelişme, Türkiye’de iç cepheyi güçlü tutmanın adeta bir sınavı olmuştur. Bu üç gelişmede de terör örgütü PKK’nın kurucusu olan Öcalan’a yapılan “Kurduğun örgütü feshet” çağrısı ve onun da terör örgütüne yaptığı “PKK’nın anlam yoksunluğu ve aşırı tekrarı, ömrünü tamamlamasına ve feshini gerekli kılmasına yol açmıştır. Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine yanıt verememektedir. Bu koşullarda silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihî sorumluluğunu üstleniyorum. Devlet ve toplumla bütünleşme adına kongrenizi toplayın, karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” çağrısı, PKK’yı bu süreçlerde sokak çatışmalarında, kalkışmalarda, çatışmalarda, işgallerde kullanmak isteyenlerin de elini kolunu bağlamıştır.
Mesela Halk Tv’den İsmail Saymaz geçmişte MHP ile ilgili önyargılarıyla sicilini doldursa da bugün kendi mahallesinin göremediği şu tespitlerde bulunmuştur: Tabi bu süreç kuşkusuz arkasında Sayın Devlet Bahçeli'nin edindiği devlete dair bir bilgi var. Kuzey Suriye'deki PYD olgusunun Türkiye yasasından bir risk teşkil edebileceğini, o günlerde kim böyle okuyabilirdi? Bu bakımdan Sayın Devlet Bahçeli'nin Terörsüz Türkiye sürecini ortaya attığında, onu takip eden aylar içerisinde gelişmeler, müthiş bir öngörü ve ferasetin devreye girdiğini gösteriyor. Bu bakımdan gelişmeler Devlet Bahçeli'yi doğruladı. Terörsüz Türkiye süreci kendisinden sonraki gelişmeler tarafından doğrulanmış. Bölgesel gelişmeler tarafından doğrulanmış ve doğru bir süreç. Tabii burada Türkiye, elbette Sayın Devlet Bahçeli bunu iç cepheyi tahkim etmek için yapıyor.”
Sözcü yazarı Uğur Dündar da aylar öncesinden ABD ile İsrail'in bölgedeki planlarından bahsederek, bu süreci "MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin bu çabası, bu emperyal senaryoyu bozmayı hedefliyor." şeklinde değerlendirmişti.
Bizler nasıl ki emperyalizmin bölgesel oyunlarını bozmaya çalışıyorsak, onlar da Türkiye’nin “Terörsüz Türkiye” hedefini sabote etmeye çalışacaktır. Bu süreçte hiç kimse, söylemleriyle ya da tutumlarıyla emperyalist odakların değirmenine su taşıma gafletine düşmemelidir.
“Terörsüz Türkiye” hedefine imza atan herkes, bu toprakların ruhuna uygun davranmak zorundadır. ABD, İsrail ya da İngiltere merkezli bakış açılarıyla konuşmak, bu millete ve geleceğine yabancılaşmaktır. Sürecin ana hedefi; bölücülüğü sona erdirmek, terörü tasfiye etmek ve iç cepheyi güçlendirmektir. Bunun aksine hareket edenler, bilerek ya da bilmeyerek başka zeminlere ve zihniyetlere ait olduklarını açıkça ortaya koymaktadır.
Sürecin muhataplarından bazıları, iplerinin başkalarının elinde olması sebebiyle, terörü ve bölücülüğü devam ettirme niyetlerini açıkça göstermektedir. Özellikle, “Bizim irademizi belirler” dedikleri terör örgütünün kurucusu, örgüte “silah bırakın, kendinizi feshedin” çağrısı yaparken; bazı aktörlerin hâlâ saldırı dilini sürdürmesi, şiddeti devam ettirmesi ve yabancı ülkelerden bu sürece müdahale beklemesi, başka iradelere teslimiyeti gözler önüne sermektedir.
Şuurlu ve sağduyulu her Türk ve Kürt, bölgedeki gelişmelerden; kardeşliğin, bir arada yaşama iradesinin ve iç cephede güçlü olmanın ne kadar hayati olduğunu açıkça görmektedir. Çünkü bu coğrafyada barışın, güvenliğin ve istikrarın teminatı; etnik ayrımları reddeden, milletin ortak geleceğinde birleşen bir milli duruşla mümkündür. MHP Lideri işte bunun en büyük teminatı olan adımları atmıştır.