CHP’ye 9 Eylül mesajı ve kuruluş felsefesine vurgu
CHP karmaşa ve şaibe batağında. İtirafçılar partiyi sarmış, ihtiras sahipleri CHP’yi kuşatmış. CHP’nin izlediği yol artık yol olmaktan çıkmış. Kuruluş felsefesini yitirmekle yetinmeyip, bu felsefeyi Türkiye’de tamamen yok etme peşinde koşuyorlar. Şaibeli kurultaylar, bir belediyeden diğerine sıçrayan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, emperyalizme hizmet eden söylemler CHP’nin adeta kartviziti haline gelmiş. Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet için kurduğu, Cumhuriyet’le yaşıt CHP’nin hali yıllardır içler acısı bir durumda. CHP’yi yönetenler ve partiden nemalananlar bu vahim tabloyu umursamasa da, CHP tarafından sıkça düşmanlıkla karşılaşmış olsa da MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, “Atatürk’ün mirası ve kuruluş felsefesi” noktasında CHP’yi önemsemekte ve Türk demokrasisinin kalitesini artırmak, iç cepheyi güçlü tutmak adına Özgür Özel yönetimindeki CHP’ye şu çağrıyı yapmaktadır:
“Elbette CHP’nin 38’inci kurultayıyla ilgili mutlak butlan davası ve bu davanın duruşmasının 8 Eylül 2025’e ertelenmesi bizim nazarımızda bir değer ya da gündem taşımamaktadır. Ancak CHP’nin kendi içinde birlik ve dirlik sağlaması, iç huzur ve dengeyi yakalaması Türk demokrasisinin hayrına olacaktır. Sosyalist Enternasyonal’in yörüngesinde sorgusuz sualsiz dönerek değil, Atatürk’ün izinden yürüyerek istikrarsızlıktan ve belirsiz kargaşalardan kurtulacağı kanaatindeyim. 8 Eylül’den bir gün sonra, tarihi bir gün olan 9 Eylül’e bir ve bütün olarak ulaşması, CHP için demokratik bir fırsattır. Eğer bu samimi tavsiyelerimiz karşılık bulmazsa, CHP Türk siyasetini yozlaştıracak, yıpratacak ve hem kendi siyasi varlığına zarar verecek hem de Türk demokrasisini zedeleyecektir.”
Milli tarihi ve tarihteki önemli olayları büyük bir titizlikle önemseyen Sayın Devlet Bahçeli, CHP’ye 9 Eylül tarihini bilinçli bir şekilde hatırlatmıştır. CHP, 9 Eylül 1923’te kurulmuştur. Bu tarih, aynı zamanda Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir’e girerek şehri kurtardığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yolundaki engelleri aştığı 9 Eylül 1922’nin birinci yıldönümüne denk gelir. “Atatürk’ün izinden yürümek” ifadesi, bu bağlamda CHP için kritik bir vurgudur. 8 Eylül 2025’te mahkeme CHP hakkında ne karar verecek, bunu bilemiyoruz. Ancak ne karar çıkarsa çıksın, CHP’nin bu anlamlı çağrıyı sağduyuyla değerlendirip uygulaması, hem kendi geleceği hem de Türk demokrasisi için elzemdir.
Özgür Özel, CHP Genel Merkezi’ni Silivri’ye taşımış ve tüm iradesini Ekrem İmamoğlu’na teslim etmiş görünüyor. Peki, CHP Genel Başkanlığı’nda kalmaya devam ederse, bu anlamlı mesajları idrak edip hayata geçirebilecek mi?
Yoksa CHP’nin mevcut düzeni değişir ve o koltuğa başka biri oturursa, bu mesajları anlayabilecek mi?
Sayın Devlet Bahçeli’nin CHP’ye yönelik değerlendirmesi ve tavsiyesi, kaliteli siyaset ile iç cephesi güçlü bir Türkiye arayışının ve özleminin yansımasıdır. Sağduyu sahibi herkes bu mesajın derinliğini anlamıştır. Bazıları ise durduğu yere ya da kavrayış kapasitesine bağlı olarak mesajı anlamaya ve içini doldurmaya çalışmaktadır.
CHP’nin öncelikle kim olduğunu ve ne olduğunu idrak etmesi, ardından da neye ihtiyacı olduğunu anlaması gerekmektedir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, hem CHP’nin mevcut durumunu hem de ihtiyaçlarını son derece net bir şekilde vurgulamaktadır.9 Eylül 1923’te kurulan CHP’ye 9 Eylül’ü hatırlatmak, sıradan bir tarih anımsatması değildir. Bu, CHP’nin kuruluş felsefesinin ete kemiğe büründüğü günü ve siyasi tarihimizdeki misyonunun ne denli önemli olduğunu güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır.
CHP’nin 102 yıllık tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir kurumsal dağınıklık yaşanmaktadır. Atatürk gibi dünyaya mal olmuş büyük bir devlet adamı ve komutan tarafından kurulan CHP, bugün her yanından şaibe sızdıran Ekrem İmamoğlu gibi bir isimle eşitlenmiş gibi algılanıyorsa, bu durum CHP’nin büyük bir ayıbı ve kaybıdır. Bu durum, CHP içinde bile tartışma konusu haline gelmiştir. Partiye hizmet eden Nefes gazetesi dahi uyarı mahiyetinde şu manşeti atmıştır: “Ekrem Başkan önemli, ama partinin tek gündem maddesi bu olmamalı.”
CHP özüne döner ve kaybettiği gerçek kimliğine yeniden kavuşursa, bundan kazançlı çıkan Türkiye olacaktır. Demokrasilerde nitelikli partiler, iktidar-muhalefet dengesini verimli ve sağlıklı bir rekabete dönüştürür. Ancak, Türkiye’nin en köklü ve eski partisi olan CHP, ne yazık ki bu işlevi yerine getirmekten çok uzak bir noktada bulunuyor ve kendi misyonuna yabancılaşmış durumdadır. Siyasi vizyon ve ahlak konusunda adeta dibe vurma noktasına gelmiştir.
Ana muhalefet partisi olarak CHP, iktidar karşısında, “Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa, bizim onu alkışlayacak halimiz yok” diyorsa, o parti artık bu toprakların değil, yabancı ülkelerin menfaatlerine hizmet eder hale gelmiş demektir.
ABD, İngiltere ve Almanya’dan “demokrasi” maskesiyle Türkiye’ye müdahale talep eden CHP’ye, 9 Eylül’ü hatırlatmak, partiye misyonunu ve karakterini yeniden anımsatma çağrısıdır.
CHP, yerel seçimlerde ekonomik sorunlara tepki gösteren ve sandığa gitmeyen vatandaşların oluşturduğu siyasi dengeleri kendi başarısı gibi algılayarak aşırı bir şımarıklık sergilemektedir. Yarın ekonomi rayına oturduğu vakit, CHP’nin bu haline dönüp selam bile veren olmayacaktır.
Özgür Özel’in psikolojisi, Ekrem İmamoğlu’nu kurtarma çabaları nedeniyle bozulmuş görünüyor. Bu durum, konuşmalarına, davranışlarına ve mimiklerine açıkça yansıyor. Örneğin, “Diyorlar ki, Özgür Özel kime güveniyor? Millete güveniyorum lan, millete!” şeklindeki çıkışı sosyal medyada yankı buldu. Bir de Türk bayrağı salladığı bir video var ki, izleyenler adeta zorla sallıyormuş gibi bir izlenim ediniyor; sanki bayrağı eline tutuşturmuşlar da isteksizce hareket ettiriyor.
CHP, Sayın Devlet Bahçeli’nin 9 Eylül ve demokrasi mesajını idrak edemez ve kuruluş felsefesine dönemezse, inanın çok farklı ve uzak kimliklere savrulacaktır. CHP’nin acilen milli ve manevi değerler ekseninde bu topraklara ait bir duruş sergilemesi gerekmektedir. CHP’nin mevcut durumu vahim, fakat bu durumdan kurtulmak da kendi ellerinde…