Ormanlar nefestir, candır, hazinedir…
Orman can demek…
Milyonlarca canı barındıran bir yaşam kaynağıdır: Ağaçlar, bitkiler, hayvanlar…
Ne yazık ki Türkiye’de her yaz canlarımız cayır cayır yanıyor. Kimi zaman terör örgütleri Türkiye’nin canını yakmak için, kimi zaman cahilliğin yol açtığı ihmaller, kimi zaman art niyetli sabotajlar, kimi zaman imara alan açmaya çalışan menfaatçiler, kimi zaman aşırı sıcakların tetiklediği felaketler, kimi zaman da elektrik arızalarının yol açtığı yangınlar yüzünden ormanlarımızdaki canları kaybediyoruz. Her neyden ötürü olursa olsun başlıca sebebi insan!
Her yaz Türkiye’nin dört bir yanında bu nedenlerle ormanlarımız yanıyor ve yakılıyor. Her yıl binlerce hektar orman alanını bu yangınlar nedeniyle kaybediyoruz. Yanan alanlara çoğunlukla yeni ağaç ekimleri yapılsa da, yıllarca ahenkle oluşmuş ekosistemin temelleri bu yangınlarla sarsılıyor. Mesele yalnızca ağaçların yanması ve yerine yapılan ekimler değil; toprakta, toprak altında ve orman içinde yaşayan milyonlarca canlının doğaya sağladığı işlev de söz konusu. İşte bu ekosistemin bağları, yangınlarla kopuyor. Her yıl binlerce hektar ormanlarımızın yanması, eksikliklerimizi ve neler yapmamız gerektiğini sorgulamamızı zorunlu kılıyor. Artık şapkamızı önümüze koyup düşünme vakti gelmiştir.
Ormanlarımızı bilerek yakanlara hak ettikleri ceza uygulanıyor mu? Yakmayı düşünenlere caydırıcı bir ceza sistemi var mı? Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, 2022 yılında, “Sadece ormanlar değil, hayvanlar da bu yangından zarar görüyor. Sultan Fatih, ‘Ormanlarımdan bir ağaç kesenin boynunu vururum’ diyor. Orman yangınını çıkardığı iddia edilen kişi için diyorum ki, ucu nereye dayanıyor, idama mı, idam olmalı. Bu tartışılmalı ve bunun üzerinde etraflıca durmalıyız” demişti.
Ancak bu sözlere rağmen henüz bir ceza düzenlemesi yapılmadı. Bugün yanan ormanlardan da görüldüğü üzere, orman yangınları artarak devam ediyor. Caydırıcı bir ceza sistemi oluşturulmalı ve buna rağmen ormanları yakmaya devam edenlere bu cezalar kararlılıkla uygulanmalıdır.
Her yıl yaşadığımız ve şu anda devam eden yangınlar gösteriyor ki, yangın söndürme araçlarında ve ekiplerinde artış yapılması bir zorunluluktur. Yangın söndürme uçaklarının sayısının ve teknolojisinin geliştirilmesi, yangın söndürme dronlarının her orman bölgesinde yaygınlaştırılması, yangınlara anında müdahaleyi kolaylaştıracak kamera ve dron takibinin 24 saat kesintisiz sürdürülmesi, orman bölgelerindeki elektrik tesisatlarının düzenli sağlamlık kontrollerinin yapılması gerekmektedir.
Tüm bunların yanı sıra, orman bölgelerinde yaşayan halkın yangınlara karşı eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Bu tür önlemler ne kadar artırılırsa, orman yangınlarının tahribatı da o oranda azalacaktır. Her ne kadar muhalefet orman yangınlarını istismar etse de, manipülasyonlarla farklı amaçlar için kullansa da şüphe yok ki, devletimizin yetkili kurumları ve kadroları orman yangınlarına karşı fedakârca mücadele ediyor. Ancak önlemler konusunda “kötünün düşmanı iyi, iyinin düşmanı ise çok iyidir” anlayışıyla hareket edilirse, kayıplar her anlamda azalacaktır.
Türk milleti olarak topyekûn ormanlarımızı koruyarak canlarımızı yaşatmalıyız. Ormanlar, insanlar ve hayvanlar için nefes alma ve beslenme alanıdır; aynı zamanda birçok insanımızın geçim kaynağıdır.
Bu yüzden ormanlarımız her anlamda bir hazine niteliğindedir. Hazineyi koruma konusunda her bir vatandaşımızın sorumlulukları vardır.
İzmir’deki bir orman yangınına Kars’taki bir vatandaşın “Bizi ilgilendiren bir durum yok” deme lüksü olamaz. Çünkü Türkiye’nin herhangi bir yerindeki bir yangın, ülke insanını pek çok açıdan doğrudan etkiler.
Vatandaşın ödediği vergiler yangın söndürme masraflarına harcanıyorsa…
Ormanlardaki ağaçların yanması ve hayvanların ölmesi vicdanları kanatıyorsa…
Et sektörü için ormanlarda beslenen hayvanlara yaşam alanı kalmıyor, onlar telef oluyorsa…
Ormanlardan sağlanan yakacak odun yahut kereste miktarı azalıyor, geçim kaynakları tükeniyorsa…
Orman imkânlarından mobilya sektörüne planlı bir şekilde hammadde sağlanıyorsa…
Ormanların yan ürünleri olan aromatik bitkiler, yapraklar, renk ve boya verici bitkiler, eterik yağ çıkarılan bitkiler, yem bitkileri, yiyecek amaçlı bitkiler, bal, tıbbi bitkiler, süs bitkileri, çam fıstığı, reçine, buhur, tanen ve diğer bitkiler, ormanların ekonomik ve ekolojik zenginliğini oluşturuyorsa…
Bu değerlerin yangınlarla yok olması, yalnızca doğayı değil, geçim kaynaklarını ve ekonomiyi de derinden sarsıyor. Her orman yangını, ülke ekonomisine ve insanların geçim ile yaşam alanlarına vurulmuş büyük bir darbedir. Terör örgütlerinin ormanları hedef seçmesinin temel sebebi de budur. Geçmişte yangınlarda kurtaramadığımız ormanlar büyük üzüntümüzdür. Artık bundan sonra ülkemiz için orman yangınlarının önüne geçmeliyiz. Canlarımızın nefes ve yaşam alanlarını koruyalım.Ormanlar Türkiye’nin vazgeçilmez bir organıdır.Organlarımıza art niyetli dokunan kim olursa olsun, hak ettiği cezayı da almalıdır.