TRT’de canlı yayın, canlı canlı itiraf olur!
CHP’nin, Ekrem İmamoğlu adına emanetçi Genel Başkanı olan Özgür Özel, mart ayının sonlarına doğru şu çağrıda bulunmuştu:
“Biz tarihi bir adım atıyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun dosyasının TRT 1’den canlı yayınlanarak yargılamasının yapılmasını istiyoruz.”
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ise geçtiğimiz günlerde bu çağrıyı hatırlatarak, Özgür Özel’in talebine şu sözlerle bir nevi destek vermiştir:
“Eylül ayının ilk haftasıyla beraber hızlanacak yargı süreçlerinin sonunda, bu ağır yükü ülkemizin gündeminden çıkaralım; kim suçlu, kim masum, görüp öğrenelim.
Hatırlarsanız CHP Genel Başkanı, duruşmaların televizyon ekranlarından canlı yayınlanmasını talep etmişti.
Madem bu talebinde ısrarlıdır, madem milletimizin her şeyi birebir takip etmesini istemektedir; o halde biz de bu beklentinin makul ve meşru biçimde değerlendirilerek, ak koyunun kara koyundan maşeri vicdan huzurunda ayrılmasını ve teşhir edilmesini ümit ve temenni ediyoruz.
Türk milleti gerçekleri görsün, gerçekleri bilsin, hükmünü de ona göre versin diyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bile bu açıklamaya “Sayın Bahçeli böyle bir şey kullandıysa gayet güzel bir takdirdir, inşallah hayrolur!” şeklinde destek vermiştir.
CHP; yolsuzluk, rüşvet ve itirafçı sarmalında boğulmak üzereyken yargılamalara ilişkin Özgür Özel’in “TRT’den canlı yayın” talebi, aslında kamuoyu önünde “dik duruyormuş” izlenimi verme çabasından ibarettir. “CHP kuyruğu dik tutuyoruz” rollerini oynarken, aslında “tüm kuyruktan olma” noktasına doğru ilerliyor.
Ekrem İmamoğlu, TRT’de yayınlanacak canlı yayında yalnızca 1,5 milyar TL değerindeki üç villayı nasıl 15 milyon TL’ye aldığını açıklasa, bu rüşvet çarkı kendiliğinden çözülecektir.
TRT’de canlı yayınlanan bir yargılamada, itirafçıların ortaya koyacağı ifadeler muhtemelen günlerce gündemde kalacaktır.
Zira Ekrem İmamoğlu’yla birlikte tutuklananların önemli bir kısmı, işlenen suçları itiraf ederek etkin pişmanlıktan faydalanmak için başvuruda bulunmuştu.
İBB odaklı para kuleleri, bavullarda taşınan paralar, rüşvet çarkı, para havuzları İBB’nin sembolü olmuşken, ortada bu kadar itirafçı varken Özgür Özel neyine güvenip TRT’den canlı yayın talebinde bulunuyor?
Zaten bu taleplerin asıl amacı, “Bakın, CHP kendine güveniyor” şeklinde bir atmosfer oluşturmaktır.
Ancak çığ gibi büyüyen rüşvet ve yolsuzluk suçlamaları yalnızca İstanbul’la sınırlı kalmamıştır.
Söz konusu yolsuzluk ve rüşvet iddiaları; İzmir, Adana, Antalya ve Adıyaman gibi diğer CHP’li belediyelere de uzanarak çemberini giderek genişletmektedir.
Bu gidişata bakılırsa, TRT'nin canlı yayınlayacağı yargılamalar artık mahkeme salonlarından değil, ancak bir stadyumdan yapılabilecek gibi görünmektedir.
CHP’nin elindeki belediyelerin yıllardır halka hizmetten çok; kendi siyasi ve kişisel arzularının taşeronu gibi çalıştığını defalarca yazdık, söyledik.
Bugün sağduyulu her CHP’li bile bu vahim manzarayı görmekte, ama yüksek sesle dile getirememektedir. Elbette CHP bünyesinde yazar, siyasetçi, yorumcu, sanatçı olarak numune kalanlardan bu durumu dile getirenler de oldu.
CHP’li bir belediye gösterin ki, gerçekten halka hizmet odaklı çalışsın. Var mı böyle bir il ya da ilçe?
Ekrem İmamoğlu, 2019 yılında göreve gelir gelmez kendini Cumhurbaşkanlığı adaylığına şartlandırmış; bu nedenle ne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini halk odaklı bir şekilde yerine getirmiş, ne de İBB’nin imkânlarını İstanbul halkı için kullanmıştır.
Aksine, belediyenin kaynaklarını ve gücünü büyük ölçüde kendi siyasi ihtirasları doğrultusunda organize etmiştir.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin imkânlarını istismar ettiğini ve Atatürk’ün mirası olan CHP’yi bir araç olarak kullandığını görerek, tutuklanmasından aylar önce önemli bir uyarıda bulunmuştu:
“CHP’den, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı’ndan istifa etmesi; yerine Büyükşehir Belediye Meclisi’nden bir ismin seçilmesinin önünü açması, belediye hizmetlerinin aksamaması açısından mümkün ve gerekli olacaktır.
Bu şahsa tavsiyem şudur: Eğer siyasetten, yargıdan ve toplumun her kesiminden ülkeyi ayağa kaldırabilecek destekçileri olduğuna inanıyorsa, sade bir vatandaş olmayı tercih ederek bu süreçlerin sonuçlarına katlanmalı ve açıkça meydana çıkmalıdır.
Bu tercih; çevresindeki karmaşadan, siyasetin kaotik yapısından kurtulmasını, sade ve sıradan bir vatandaş olarak hem adaletin hem de milletin huzuruna çıkmasını sağlayacaktır. Kendine güveniyorsa, zaten yüz bin imzayla Cumhurbaşkanlığı’na aday olabilir.”
Ancak İmamoğlu, Sayın Bahçeli’nin bu sağduyulu uyarısını ciddiye almadı. Ne gidişatı okuyabildi ne de içine düştüğü ihtiras çukurunu idrak edebildi.
Sonuç olarak yalnızca kendisini değil, CHP’yi de kurumsal olarak bir girdabın içine sürükledi.
Artık iradesini kaybetmiş bir görüntü veren CHP, Sayın Devlet Bahçeli’nin yapıcı çağrılarını dikkate alsa belki de bu kaostan çıkabilecekti.
Ama bu mesele, onların akılla olan bağlarını koparmış olmalı…
Anlamıyorlar… İdrak edemiyorlar… Gelişen olayları kavrayamıyorlar…
CHP debelendikçe batıyor, battıkça debeleniyor. Tarihi misyonu, kültürü, felsefesi olan CHP’nin bugün anıldığı ve muhatap olduğu konulara bakar mısınız?