İngiliz ruhu yine kıpraşıyor
Silivri’dekinin emanetçisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir televizyon programında şu ifadeyi kullandı:
“Kent uzlaşısını suç diye tanımladılar. Onlar, Öcalan ile yurt uzlaşısı yaptı.”
Bu açıklama, bir yandan cahil olanları etkileyebilecek, diğer yandan hafızası güçlü olanların ise alay konusu yapabileceği türden, siyasi ikiyüzlülük kokan bir yorum olmuştur.
Oysa Özgür Özel gelişmeleri şu şekilde değerlendirseydi, hem daha dürüst davranmış hem de kamuoyuna karşı daha şahsiyetli bir duruş sergilemiş olurdu:
“HDP’nin (bugünkü DEM Parti) terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık etmesi ile PKK’nın gerçekleştirdiği terör eylemleri, ittifak sürecimiz boyunca hiçbir zaman gündemimiz olmadı. Bu durumdan rahatsızlık da duymadık. Hatta HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, 2023 yılında CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında açıkça, ‘PKK ve Öcalan konusunda CHP ile aramızda hiçbir sorun yok’ diyerek bu duruşumuzu kamuoyuna aktarmıştı.
CHP olarak, PKK’ya karşı yürütülen tüm terörle mücadele operasyonlarına da sistematik şekilde karşı çıktık. Irak ve Suriye tezkerelerinde HDP ile birlikte “hayır” oyu kullandık.
Buna karşılık, Cumhur İttifakı bizim ittifak ortağımız olan DEM’e “Teröre cephe alın, Türkiye partisi olun” çağrısında bulundu. DEM’in 'önderimiz' dediği Abdullah Öcalan’a da, kurucusu olduğu PKK’ya şu mesajı verdirdi:
‘PKK’nın anlam yoksunluğu ve aşırı tekrarları, örgütün ömrünü tamamlamasına ve feshini gerekli kılmasına yol açmıştır. Ayrı bir ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ya da kültürel çözüm arayışları, tarihsel toplum sosyolojisine karşılık verememektedir. Artık karar verilmeli; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.
Bizim yapamadığımızı —ya da yapmak istemediğimizi— Cumhur İttifakı yaptı.”
Özgür Özel, eğer gerçekten süreci doğru ve dürüst biçimde tarif etmek isteseydi, bu türden ifadeler kullanması daha isabetli olurdu.
2016 yılından bu yana terörle mücadelede en kararlı, en istikrarlı ve en tavizsiz süreci yöneten Cumhur İttifakı, bu mücadeleyi ‘Terörsüz Türkiye’ hedefiyle taçlandırmak için kararlı adımlar atmaktadır.
Bu sürecin başarıyla sonuçlanması durumunda kazanan Türkiye olacak, aynı zamanda bölgemizde istikrar arayan komşu ülkeler de bu başarıdan olumlu şekilde etkilenecektir. Buna karşılık kaybedenler ise terör örgütlerini araç olarak kullanan emperyalist güçler olacaktır.
Bu hedeften rahatsızlık duymak için, kuşkusuz ‘yenilecek emperyalizmin’ misyonuna figüranlık etmeye gönüllü olmak gerekir.
Bugün geldiğimiz noktada, emperyalizmin ürettiği ‘Kürt sorunu’ kavramı üzerinden yıllarca terör yaratan, bölücülük yapanlar bile artık şu gerçeği dillendirmek zorunda kalmıştır:
‘Ayrı bir ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ya da kültürel çözüm arayışları, tarihsel toplum sosyolojisine karşılık verememektedir.’
Hal böyleyken, hâlâ etnik fay hatlarını kaşıyarak ‘Onlar ne kadar inkar etse de Türkiye’nin bir Kürt sorunu var’ diyerek ısrarla kimlik siyaseti yapan Özgür Özel, kendisine yeni bir “bölücü başı” rolü mü biçmektedir?
Kendi siyasi çıkarları uğruna HDP ile yaptığı “kent pazarlıklarını” meşrulaştırmak isteyen Özgür Özel, Cumhur İttifakı’nın terörle mücadele stratejilerini hedef alarak algı oluşturma çabasına girişiyor.
Ey Özgür Özel; sen HDP/DEM ile ittifak yaparken, kent uzlaşıları kurarken bir kez olsun “teröre cephe alın” çağrısında bulundun mu? Yoksa tüm hesabın sadece Cumhurbaşkanlığını ve belediye başkanlıklarını kazanmak mıydı?
Atatürk’ün mirasını kuruluş felsefesinden koparanlar için bu ülkenin varlığına ya da geleceğine dair bir kaygı hiçbir zaman olmadı. Onların tek derdi, siyasi kazanım elde etmekti. Zaten bu sözünü ettiğimiz CHP, Suriye’de terör örgütü PKK’nın kolu olan PYD/YPG’nin devlet kurması gerektiğini, kendi üst düzey yöneticileri eliyle tüm dünyaya duyurmuş bir partidir.
Bu yüzden Özgür Özel’in, “Kent uzlaşısını suç diye tanımladılar. Onlar, Öcalan ile yurt uzlaşısı yaptı.” şeklindeki sözleri, tam anlamıyla siyasi ikiyüzlülüğün destanı niteliğindedir.
Terör örgütü PKK’nın yayın organı Medya Haber’e çıkarak Türk devletinin terörle mücadelesini açıkça eleştiren biri olarak, Özgür Özel’in “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda atılan adımları, yapılan uzlaşıları ve geliştirilen stratejileri anlaması mümkün değildir; çünkü bulunduğu yer ve benimsediği çizgi bu anlayıştan bütünüyle uzaktır.
Özgür Özel’in bugün, “Terörsüz Türkiye” sürecine sözde destek verir gibi görünerek kurduğu bu cümle, aslında tarih boyunca Türkiye ve bölge ülkelerindeki etnik isyanları yöneten İngiltere’nin, CHP’ye sahip çıkmadığı dönemlerde sarf ettiği “Kendimizi terk edilmiş hissediyoruz” serzenişiyle birebir örtüşmektedir.
Elbette, “Onlar ne kadar inkâr etse de Türkiye’nin bir Kürt sorunu var” diyen birinin hangi ruhu taşıdığı da ortadadır: İngiliz ruhunu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin oluşturduğu güçlü birlikteliğin olduğu yerde, Türk milletine zarar gelmez; aksine bu milletin birliği, dirliği ve bekası daha da güçlenir.
Sen önce kendine ve çevrendeki kadrolara bak, Özgür Özel.