Şaibeli portrenin fitne ve iftiraları

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Şaibeli portrenin fitne ve iftiraları

Şaibeli düşünceler, şaibeli ilişkiler, şaibeli bir vicdan… 

Uzmanı olduğum Ümit Özdağ’ın kişiliğinden bahsediyorum. 

Yıllardır sergilediği tutarsız eylem ve söylemler, onun neyi savunduğunu, kimin yanında durduğunu anlaşılmaz kılıyor. Defalarca maskesini düşürdüm; çelişkilerini, tutarsızlıklarını ve karanlık ilişkilerini ortaya serdim.

Ümit Özdağ, beyazı savunurken siyahı yaşayan, siyahı yaşarken beyazı savunan bir karakter… Bu çelişkili tavrını defalarca gözler önüne serdi. 

Geçtiğimiz günlerde düzenlediği bir basın toplantısında, “Terörsüz Türkiye” hedefiyle atılan adımları ve yapılan çağrıları eleştirdi. Dahası, “Suriye’de zafer İsrail tarafından kazanılmıştır. Daha doğrusu, Cumhur İttifakı’nın yanlış Suriye politikası Suriye’yi İsrail’e hediye etmiştir” gibi skandal bir iftirayı ortaya attı. 

Eğer Cumhur İttifakı Suriye’yi İsrail’e hediye ettiyse; Ümit Özdağ, Türk Devleti’nin, İsrail’in Suriye’de taşeron olarak kullandığı terör örgütü YPG’ye karşı gerçekleştirdiği ve 4600 teröristin etkisiz hale getirildiği Zeytin Dalı (Afrin) Operasyonu’na neden ilk karşı çıkanlardan biri oldun? 

“Erdoğan, Afrin’i almak için karşılığında ne verdin?” şeklindeki şeytani bir soruyla Türk milletinin zihninde şüphe uyandırmaya çalışan Ümit Özdağ’a sormak gerekiyor: “Sen, İsrail’in taşeronu YPG’yi koruma görevini mi üstlendin?” 

Gerçi bu soruyu yıllardır Ümit Özdağ’a yöneltiyorum, ama o hep sessizliğe gömülüyor, cevap vermekten kaçınıyor. O günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür fitne çıkaranlara şu yanıtı vermişti: “Siz, Afrin’e Türk Ordusu’nun girmesini konuşamazsınız. Biz, Afrin’e teröristleri temizlemek için girdik. Afrin’i gerçek sahiplerine teslim etmek için oradayız.” 

MHP Lideri Devlet Bahçeli de “Afrin’e bir şafak vakti girmek helali hakkımızdır” diyerek Türk Ordusu’nun terörle mücadele operasyonuna tam destek vermişti. 

Ümit Özdağ, sadece Zeytin Dalı (Afrin) Operasyonu’na bizzat karşı çıkmakla yetinmedi, aynı zamanda tüm siyasi ittifaklarını bu operasyona karşı çıkanlarla kurdu. O günlerde, ABD ve İsrail’in Suriye’de taşeron olarak kullandığı YPG’yi koruma görevini ona kim vermişti? 

Cumhur İttifakı, “Terörsüz Türkiye” hedefiyle ve bölgemizde terörü bitirmek için terörün aktörlerini birbiriyle yüzleştirerek sonuç almaya çalışırken, Ümit Özdağ bu konuda da siyasi ikiyüzlülük sergiliyor. 

Dün Suriye’deki PKK/YPG’yi koruma görevini üstlenen Ümit Özdağ, bugün de terör örgütüne silah bıraktırma ve örgütü feshetme girişimlerine karşı çıkıyor. Ancak, düzenlediği son basın toplantısında “Terörsüz Türkiye” sürecine çamur atmış olsa da cezaevinde olduğu günlerde, 6 Mart 2025’te, “Bu konunun hızla açığa kavuşmasının tek yolu, Öcalan’ın ikinci bir açıklama ile YPG ve PJAK’a silah bırakma çağrısında bulunmasıdır. Bulunmayı reddederlerse süreç durdurulmalıdır” demişti. 

Üstelik eski AK Parti milletvekili Şamil Tayyar’ın, “Öcalan’ın çağrısının SDG’yi, yani PKK’nın (KCK) Suriye kolu YPG’yi kapsayıp kapsamadığı sorusuna, ‘Metinde olmayan bir şeyi söyleme yetkimiz yok,’ demişler. Nitekim DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da ‘Çağrı SDG’ye değil,’ demişti” şeklindeki açıklamasını alıntılayarak, “Şamil Tayyar çok doğru söylüyor. Öcalan’dan ikinci bir açıklama almak çok mu zor?” diyerek terör örgütü PKK’nın kurucusunun bu süreçte kullanılabileceğini savunmuştu. Bu çelişkili tutum, Özdağ’ın bir yandan “Terörsüz Türkiye” sürecini eleştirirken, diğer yandan terör örgütünün liderini çözüm sürecinde bir aktör olarak önermesiyle bir kez daha ortaya çıkıyor. 

İşte tam da bu yüzden, Ümit Özdağ’ın “beyazı savunurken siyahı yaşaması, siyahı yaşarken beyazı savunması” örneğini verdim. Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla aynı ittifaklarda, sırf siyasi çıkarları için yer alan birinin tutarsızlıkları şaşırtıcı değil. Bizim amacımız, bu ikiyüzlü tutumlara aldananlara bir nebze bilinç aşılamak ve onları gaflet yolundan kurtarmaktır. Yoksa Ümit Özdağ’a yarın iki-üç bakanlık koltuğu vadetseniz, yine DEM’li ittifaklarda rolünü oynayacaktır. 

Ümit Özdağ, her dönem kendisine biçilen rolü oynar. Sık sık tutarsızlık sergilemesinin temel nedeni de budur. PKK ve FETÖ konusundaki örnekler, onun çelişkili duruşu hakkında yeterince kanaat oluşturuyor. ABD ve İsrail’in projelerini meşrulaştırma konusunda da bir hüner sahibidir. 

“Öğrencilerime çatışma, iç savaş ve hükümete darbe gibi konularda ödevler verdim. Kışkırtıcı düşünmeleri, yaratıcı olmaları lazım,” diyen bir Ümit Özdağ zihniyetinden ne beklenebilir? 

Bu zihniyet, ABD ve İsrail’in etnik ve mezhepsel ayrışmaları körüklemek için fitne üretme arayışına hizmet eden bir eleman profili çizmiyor mu? 

İsrail, Gazze’de on binlerce masumu katlederken, Ümit Özdağ çıkıp “Filistin davası Türk milletinin değil, Arapların davasıdır” diyebiliyor. Bu söylem, Siyonist ve CIA güdümlü propagandaların hizmetkârı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. 

Allah, Ümit Özdağ’ın fitne ve iftiralarından Türk milletini/İslam alemini korusun. Unutmadan; ayrıca bu dua güncel tutulmalıdır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...