Korkudan mı Öcalan’a çağrı yapmıştın, Ümit Özdağ?

YAYINLAMA:
Korkudan mı Öcalan’a çağrı yapmıştın, Ümit Özdağ?

Benim modam da bugünlerde seni yazmak oldu… 

Çünkü yazmam için sürekli beni tahrik ediyorsun.

O halde yine başlayalım…

Türk devleti, Suriye’de terörle mücadelede büyük başarılar elde ederken, sen çıkıp “Recep Tayyip Erdoğan, Afrin’i alma karşılığında ABD’ye ne veriyorsun?” gibi çirkef ve iftira dolu söylemlerle bu mücadeleye gölge düşürmeye çalıştın.
“Önderimiz Apo” diyerek bağlılık gösteren ve terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ile yerel seçimlerde İYİ Parti’nin içinde, CHP’nin yanında ittifak kurarken hiçbir rahatsızlık duymadan rolünü oynadın.
Dahası, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birkaç bakanlık koltuğu kapmak uğruna HDP’nin dahil olduğu ittifaka koşa koşa gittin.
Üstelik daha önce AK Parti hükümetine, “Bana bakanlık verirseniz ikinci turda sizi desteklerim” dedin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumu ekranlarda açıkça “Ümit Özdağ bakanlık istedi, reddettik” diyerek duyurmuştu.
Peki, siyasi ve kişisel çıkarlar için bu kadar değişken bir duruş sergileyen seni nasıl konumlandırmalıyız, Ümit Özdağ?
Hadi, seni biz değil, sen tarif et; dinleyelim.
Neden hayata hep “Hem ayranım dökülmesin, hem yoğurdum ekşimesin” felsefesiyle bakıyorsun?
Bir yaptıklarına bak, bir de çelişkili söylemlerine…
Şu başlıklardaki siciline bak, şimdi de “Terörsüz Türkiye” hedefini karalamaya yönelik saldırılarına… 

Yıllar önce, “Devlet Bahçeli’yi savunmak, Anayasa’nın ilk üç maddesini savunmaktır” (12 Nisan 2011, Konya) demiştin. Daha birkaç yıl önce bir programda “Devlet Bahçeli, çok uzun süre MHP genel başkanlığı yaptı. Derin bir bilgi ağı var. Siyasette taktik anlamda ciddi bir ustalığı var ve söyledikleri ciddiye alınmalı” diyerek Sayın Devlet Bahçeli’yi övmüştün.

Onu bu kadar iyi tanıdığını söylüyorsun, ama şimdi “Terörsüz Türkiye” hedefi üzerinden nelerle itham ediyorsun? 

Yıllar önce çözüm sürecindeki yanlışları vurgulayarak, kendi ideolojik sahamın güven ve inanç temelinde kaleme aldığım bir yazımda şöyle demiştim: “Başbuğ Alparslan Türkeş bugün dirilip gelse ve Liderimiz Devlet Bahçeli ile birlikte İmralı’ya gidip, kapalı kapılar ardında teröristbaşı Öcalan ile görüşse, zerre şüphe duymam. Onlar hangi adımı atarsa atsın, tek düşünceleri Türk milletinin çıkarları olur.”
Bizler hâlâ aynı noktadayken, senin düşüncelerin neden güne, aya, yıla ve siyasi çıkarlara göre değişiyor, Ümit Özdağ? 

ABD ve İsrail’in bölgesel oyunlarını, savaş, işgal ve çatışma senaryolarını boşa çıkarmayı ve Türkiye’de iç cepheyi güçlendirmeyi hedefleyen milli bir stratejiyi kim adına çarpıtmaya çalışıyorsun?
Terör örgütü PKK silah bırakır ve kendini feshederse bundan zarar görecek olanlar kimlerdir? 

Belli ki aralarında sen de varsın!
Diyelim ki PKK silah bırakmadı ve terör eylemlerine devam etti. 

Türk devleti, terör örgütüne balyoz gibi darbe vurmaya başladığında ortaya çıkıp, “Recep Tayyip Erdoğan, Afrin’i alma karşılığında ABD’ye ne veriyorsun?” gibi zihin bulandırıcı söylemlerle misyonuna devam edecek olan yine sen değil misin? Cezaevindeyken hiç korkaklık hissettin mi, Ümit Özdağ?
Cezaevinde yaptığın çağrılar, seni korkaklık testine tabi tutmamızı gerektiriyor. Şu sözler sana ait değil mi?
“Bu konunun hızla açıklığa kavuşmasının tek yolu, Öcalan’ın ikinci bir açıklama yaparak YPG ve PJAK’a silah bırakma çağrısında bulunmasıdır. Bu çağrıyı reddederlerse süreç durdurulmalıdır.” (6 Mart 2025)
Ayrıca, eski AK Parti milletvekili Şamil Tayyar’ın, “Öcalan’ın çağrısının SDG’yi, yani PKK’nın (KCK) Suriye kolu YPG’yi kapsayıp kapsamadığı sorusuna, ‘Metinde olmayan bir şeyi söyleme yetkimiz yok,’ demişler. Nitekim DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da ‘Çağrı SDG’ye değil,’ demişti” şeklindeki açıklamasını alıntılayarak, bir gün önce, “Şamil Tayyar çok doğru söylüyor. Öcalan’dan ikinci bir açıklama almak çok mu zor?” (5 Mart 2025) çağrısında bulunmadın mı? 

Terör örgütü PKK’nın kurucusundan iki kez çağrı yapmasını bekleyen seni, şimdi yaptığın konuşmalar üzerinden nasıl konumlandıralım, Ümit Özdağ? 

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Terörsüz Türkiye’nin menziline adım adım yaklaşılırken, YPG/PYD’nin süreci ağırdan alması, gelişmeleri sakatlama arayışı kabul edilemez bir çirkefliktir” cümlesi, atılan adımların ve yapılan çağrıların samimi ve ülkeyi düşünen bir amaçla gerçekleştirildiğinin somut bir delili değil midir? 

Cezaevindeyken korku psikolojisiyle “Öcalan’a yaptığın çağrıları” nasıl unuttun da şimdi, “Özetle PYD, Bahçeli’ye ‘silah bırakmıyoruz’ diye cevap verdi. Bahçeli’nin 26 Temmuz’daki açıklamasındaki ifadeler, Öcalan ile müzakerelerde bir hayal kırıklığı yaşadığını gösteriyor olabilir” diyerek iftiraya temel hazırlayan eleştirilerine ve iftiralarına devam ediyorsun?
Dahası, “PKK terör şefleri bir yandan Türkiye’de Anayasa’nın Kürtleri ayrı bir kurucu millet olarak tanımasını, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun en azından özerk bölge olarak PKK yönetimine bırakılmasını, Türkiye’yi ise birlikte yönetmeyi talep ediyorlar. Suriye’de ise PYD’nin özerk bölge olarak kalmasında ve Öcalan tarafından yönetilmesinde ısrarcılar” gibi mesnetsiz iddialarla çamur atıyorsun.
“Öcalan ikinci bir açıklama yapmalı” ve “Öcalan’dan ikinci bir açıklama almak çok mu zor?” derken amacın neydi, Ümit Özdağ?
Yoksa yıllar sonra kaleme alacağın anılarında, “Cezaevinde çok korktuğum için bu çağrılarda bulundum” cümlelerini mi okuyacağız? 

Belki de günlük tutuyorsundur ve orada yazmışsındır.

Türk milletinin zihnini bulandırmak ve kaos yaratmak için olayları sürekli tahrik ve provokasyon zeminine çekmeye çalışıyorsun. Türk milleti, senin “Öğrencilerime çatışma, iç savaş ve hükümete darbe gibi konularda ödevler verdim. Kışkırtıcı düşünmeleri, yaratıcı olmaları lazım” diyerek ödev verdiğin öğrenciler değildir!
“Terörsüz Türkiye” hedefi başarıya ulaşırsa, kaybedenler ABD ve İsrail olacak. Bu sürece iftiralar atarak, yalanlar sıralayarak ABD ve İsrail’in hedeflerine hizmet ettiğini bu kadar açık etme! 

İsrail, terör örgütü YPG’nin teröristlerini MOSSAD’ın sayfasında kendi düzenli ve taşeron gücü gibi göstererek ne mesajı verdi, Ümit Özdağ? 

En iyi sen bilirsin, öyle değil mi?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...