Camdan eviniz var, taş atıyorsunuz
"Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz."
Hadis-i Şerif
Onlar yalnızca kınamakla yetinmiyor; olmayanı olmuş gibi anlatıyor, olanı ise alakasız kişiler üzerinden suçlayarak servis ediyordu. Bir ülkeden diğerine, bir limandan ötekine hatlar kurarak insanlara uyuşturucu iftiraları atıyorlardı. Halk TV’de kendi kendilerine yargılıyor, hüküm veriyor ve itibar suikastları düzenliyorlardı. Sanki “Astığım astık, kestiğim kestik, dediğim dedik, çaldığım düdük” dercesine bir duruş sergiliyorlardı. Derken bir gün, Halk TV Rasim Ozan Kütahyalı ile röportaj yapıp yayınlayınca, tarif ettiğim tayfanın öne çıkan isimleri Serpil Yılmaz, Barış Terkoğlu, Şule Aydın, Timur Soykan, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel Halk TV’den istifa etti. Halk TV’de nice rezil düşünceli kişi ekrana çıkarken hiçbir rahatsızlık duymayan bu isimler, Rasim Ozan Kütahyalı’yı bahane ederek kanaldan ayrıldı ve sosyal medyada “Onlar” adını verdikleri bir platform kurdu.
Aynı üsluplarını orada da sürdürdüler. Hep “Biz biliriz”, hep “Tüm bilgiler bize gelir” havalarında yayınlarına devam ettiler. Ancak bu kibirli tavırlarının, programlarına sponsor olan kişiyi tanıma konusunda hiçbir işe yaramadığı, yaşanan bir olayla gün yüzüne çıktı.
Kripto para borsası ICRYPEX’in Yönetim Kurulu Başkanı Gökalp İçer’in, uyuşturucu temin etmek ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlamalarıyla tutuklanması, kimlere sponsor olduğunun tartışılmasını da beraberinde getirdi. Başkalarına uyuşturucu üzerinden suçlamalar yönelten “Onlar TV”nin ana sponsorunun, uyuşturucu temin etmek ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlamalarıyla tutuklanan Gökalp İçer olduğu ortaya çıktı. Üstelik bu kişi, gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalının da ana sponsoruydu.
Ülkeden ülkeye, limandan limana uyuşturucu trafiğini biliyor gibi ahkâm kesenler, kendi sponsorlarını görememişlerdi.
Onlar TV ekibinden Şule Aydın, ortaya çıkan bu durumu şöyle değerlendirdi:
“Bir kripto varlık şirketi var ve bu şirketin sahibi uyuşturucu madde teminiyle suçlanarak tutuklandı. Bu haberlerin herhangi bir yerinde olmamız mümkün değil. Bu şekilde haber yapılması kabul edilemez. ICRYPEX bizim sponsorumuz değil. Yaklaşık üç buçuk aydır bu kanalın bir sponsoru yok, yalnızca destekçileri var. Bu şirket yalnızca iki ya da üç programa sponsor olmuştu. Bir markanın sahibinin özel hayatından bizler mi sorumlu olacağız? Derdiniz burada yapılan habercilik. Hesap vermesi gereken kişi belli.”
Kendilerine gelince “Onun özel hayatından biz mi sorumlu olacağız?” diyerek suçu üzerlerinden atıyorlar. Oysa söz konusu başkaları olunca, bir olayı genelleyerek hedef seçtikleri kişilere yedi göbekten bağlantılar kuruyorlar.
Oysa biz onları hep uyardık: “Yapmayın, etmeyin; gün gelir, bu konular sizi de vurabilir, başkasının sorumluluğu üzerinden suçlanabilirsiniz!”
Ama “Biz biliriz”, “Tüm bilgiler bize gelir” havasıyla hareket edenler, işte böyle gafil avlandı.
Ne demişler: “Elin gözündeki çöpü görür, kendi gözündeki merteği görmez.”
Bunların hali de tam böyle oldu.
Tam da bu sponsor skandalının patladığı gün, ben Bulgaristan gümrüğünde Türkiye’ye sokulmak istenen diplomatik plakalı bir cipte 205 kilo kokain yakalanmasını ve bir paketin üzerine üç hilal amblemi konulması olayını MHP’ye bağlanmaya çalışan sol medyaya “Sol kusmuk mutlu okyanus oldu” başlıklı yazıyla etik dersi veriyordum. Al işte yapmaya çalıştıkları algılar geldi kendilerini vurdu.
Daha önce de bir yazımda “Halk TV sahibi olan İngiliz Cafer Mahiroğlu'na bu fotoğrafı hatırlatmak istiyorum. Londra'da oturduğun bu kişiler içinde PKK'lı ve uyuşturucu baronu olanlar var mı? Bilmek, öğrenmek istediklerimiz var.” Şeklinde bir fotoğraflı soru yöneltmiştim. “Biz biliriz”, “Tüm bilgiler bize gelir” havasındaki ekip yine sessizliğe gömülmüştü.
“Camdan evin varsa, komşunun camına taş atma” uyarısı ne kadar da anlamlı değil mi?