Gazze’nin çığlığı dünyayı uyandırmalı ve utandırmalı!
Gazze’deki vahşet, artık en vicdansız ve merhametsiz insanların bile tahammül edemeyeceği bir noktaya ulaşmıştır. Bir taraftan İsrail’in bombaları nedeniyle insanlar hayatını kaybederken, diğer taraftan uygulanan ambargo yüzünden açlık ve kıtlık ölüme yol açıyor. Gazze’deki her koşul, artık ölümle yüzleşmeye dönüşmüş durumda.
İsrail hiçbir ölçüyü tanımadan vahşetini sürdürürken, ABD dünya kamuoyunu “Ateşkes olacak” vaadiyle oyalamaktadır. Bu oyalama taktiği, İsrail’e “Yapabildiğin kadar soykırım yap” zamanı kazandırmaktadır. Aylardır “ateşkes” masalı anlatan ABD, neden bu vahşeti kökten bitirmiyor?
“Ateşkes” bile İsrail’in kendi esirlerini kurtarıp vahşete devam etme sistemine dönüşmüştür.
ABD ve İsrail savaş suçu işlemektedir.
El ele gerçekleştirdikleri bir soykırımdır bu.
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in bile şu değerlendirmeyi yaptığı bir noktaya geldik: “Fazlasıyla insan öldürdük, yeterince yok ettik, onları yeterince zayıflattık; ‘artık yeter’ demeliydik. Gazze’de savaş suçu olarak nitelendirilebilecek pek çok şey var. Hepsini burada sayamam. Ancak asıl önemli olan, bu savaşın Başbakan Netanyahu’nun kişisel çıkarları için sürdürülen gayrimeşru bir savaş olması.”
İsrail muhalefetinden Demokratlar Partisi lideri ve eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yair Golan da geçtiğimiz aylarda şöyle demişti: “Normal bir devlet sivillere karşı savaş yürütmez, hobi olarak çocukları öldürmez, bir halkı yerinden etmeyi kendisine hedef belirlemez.”
İsrail içinden gelen bu açıklamalar bile, İsrail’in vahşet konusunda nasıl damgalandığının kanıtıdır. Netanyahu denen yaratık, uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılandığında, bu sözler bile delil olarak kullanılmalıdır.
İsrail’e karşı dünya genelinde öfke ve nefret gün geçtikçe artmaktadır. İsrail’in sıradan vatandaşları, dünyanın çeşitli ülkelerinde tepki görmekte ve protestolarla karşılaşmaktadır.
İsrailli turistler, tatile gittikleri Yunanistan’da bunu bizzat yaşadı. Türkiye’de bir esnaf, İsrailli bir turiste satış yapmayı reddetti. Filistinli bir genç, Tel Aviv’den Ramat Gan’a giden otobüste bir İsrail işgal gücü askerinin yüzüne tükürdü. İrlandalı dövüşçü McCorry, İsrailli rakibini “Özgür Filistin” diyerek yendi ve zaferini sırtında Filistin bayrağıyla kutladı. Londra Kraliyet Operası'nda bir sanatçı sahnede Filistin bayrağı açtı. Netanyahu denen yaratık, dünya genelindeki kendi İsrailli vatandaşlarını da tehlikeye atmaktadır. Çünkü masumlara yaptığı vahşet yüzünden İsrail’e duyulan nefret, öfke, kin katlanarak büyümektedir.
Gazze’deki işgale karşı İslam dünyasındaki duyarsızlık ise Mehmet Akif Ersoy’un şu dizelerini hatıra getirmektedir:
“Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?”
İslam dünyası kayıtsız, tepkisiz ve vurdumduymaz bir haldeyken, Fransa, İngiltere, Malta ve Kanada’nın Filistin’i tanıyacağına dair açıklamaları bir yandan umut verici, diğer yandan İslam dünyasının acınası halini açığa vurduğu için kahredicidir.
Önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “Bugün acil olan şey, Gazze’deki savaşın sona ermesi ve sivil halkın kurtarılması. Fransa’nın Ortadoğu’da adil ve sürdürülebilir bir barışa olan tarihi bağlılığı göz önüne alındığında, Filistin devletinin tanınmasına karar verdim. Barış mümkün” açıklaması, ardından İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in, İsrail’in Gazze’deki “korkunç” duruma son vermek için “somut” adımlar atmaması halinde Birleşik Krallık’ın Eylül ayında Filistin devletini tanıyacağını duyurması, diğer ülkelerin duruşları dünya ülkelerine belki bir cesaret verecektir.
Trump ve Netanyahu’nun insanlık suçları, belki dünya ülkelerinin bu duruşuyla durdurulacaktır. Bu gelişmelerden sonra Trump’un vicdan ve merhamet soslu açıklaması, belki de bu küresel baskının bir neticesidir.
ABD başkanı, eşi Melania Trump’ın Gazze’de ölen çocukların fotoğraflarını görüp görmediğiyle ilgili soruya şu yanıtı vermiş: “O da bunun korkunç olduğunu düşünüyor. Sizin gördüğünüz, hepimizin gördüğü o aynı fotoğrafları görüyor. Bence kalbi taşlaşmamış veya daha beteri kafayı yememiş herkesin o çocukları gördüğünde söyleyebileceği tek şey bunun korkunç olduğudur. Onlar çocuk, ister açlıktan söz edilsin ister edilmesin, o çocuklar açlıktan ölüyor. Çocukların annelerini görüyorsunuz, çocuklarını çok seviyorlar ama yapabilecekleri hiçbir şey yok gibi görünüyor. Onlara yiyecek bulmak zorundalar.”
Trump Gazze’deki açlığı ve kıtlığı kabul ederken, insanlık duygusu olmayan ve vicdandan yoksun Netanyahu, Trump’u adeta yalancı çıkararak şöyle diyor: “Gazze’de bir aç bırakma politikası yok ve açlıktan ölen kimse yok. Savaş boyunca insani yardımların Gazze’ye ulaşmasına izin veriyoruz, aksi takdirde Gazze halkı var olmazdı.”
Dünya ülkeleri, ırkı ve dini ne olursa olsun, insanlık için harekete geçmelidir. Artık Gazze’de ne dayanılacak bir manzara ne de kaybedecek vakit kalmıştır. Bu çağda Gazze’de açlıktan ve kıtlıktan insanlar ölüyorsa, bu tüm dünya milletlerinin utancıdır. Netanyahu denen yaratığı durduramamak da yine bu dünyanın rezaleti ve acizliğidir.