Osmanlı'nın Türklüğü neden rahatsız ediyor ki?
Osmanlı İmparatorluğu, 1299 yılında Oğuz Türklerinden Osman Gazi tarafından kurulmuş, adalet ve medeniyeti dünyanın birçok bölgesine taşımış büyük bir Türk devletidir. Osmanlı’nın 36 padişahı, tamamı Türk kökenli olduğu kesin olarak bilinen tek hanedandır.
Büyük Türk milliyetçisi Hüseyin Nihal Atsız, Osmanlı İmparatorluğu’nu şu sözlerle tanımlar:
“Osmanlı Hânedânı, Türk tarihindeki âilelerin en büyüğüdür. Tarihi vazifesini şerefle yapmış, çekilmiştir. Şüphesiz onlarda da birtakım kusurlar vardır. Fakat Osmanlı padişahlarını toptan kötü görmek ve göstermeye çalışmak, nihayet kendi tarihimize ve geçmişimize karşı küfrân olur.”
Atsız’ın bu sözleri, Osmanlı’ya yönelik haksız düşmanlıklara karşı güçlü bir uyarıdır.
Peki, bugün neden Osmanlı İmparatorluğu’ndan söz ediyorum?
Çünkü geçtiğimiz günlerde Millî Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun yaptığı bazı açıklamalar gündeme geldi ve bu sözlere karşı “Sen nasıl Osmanlı ile Türklüğü yan yana getirirsin?” şeklinde eleştiriler yükseldi.
O açıklamalardan satır başları şöyleydi:
- Osmanlı döneminde kaleme alınan Tevârih-i Âl-i Osmân eserleri incelendiğinde, padişahların Orta Asya’dan geldiklerinin ve Türklüklerinin farkında oldukları açıkça görülür.
- Bu eserlerde Osmanlı hanedanı Oğuz Han’a bağlanır. Osmanlılar’ın Oğuz neslinden ve Kayı boyundan olduğu belirtilir; Osmanlı tarihi, Türk tarihinin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilir.
- Hanedan, şeceresini Halifelere veya Cengiz Han’a değil, Oğuz Han’a dayandırarak Türklüğünü özellikle vurgulamıştır.
- Halife olan Osmanlı padişahları, Türk olduklarını tarih kitaplarında yazdırmaktan çekinmemiş; üstelik bu durum, hiçbir zaman “İslami değil” şeklinde eleştirilmemiştir.
Osmanlı hanedanının Türk olduğunu mu inkâr ediyorsunuz, yoksa asıl mesele Türklüğe karşı duyulan bir alerji mi?
“Osmanlı padişahları, Türk olmakla iftihar ederlerdi.” gerçeğinden neden rahatsız olunur ki?
Oğuz Türklerinden Osman Gazi tarafından kurulmuş bir imparatorluk, bünyesindeki her etnik kökene adalet ve şefkatle yaklaşmış, onlara yönetimde sorumluluk vermemiş miydi?
Öyleyse rahatsızlık veren nedir?
Siz “Türk” ve “Türklük” kavramlarından hoşlanmıyorsunuz diye, Osmanlı İmparatorluğu’nun Türkler tarafından kurulduğu gerçeğini mi yok sayalım?
Osmanlı’dan rahatsız olup Cumhuriyet’i istismar edenler de, Cumhuriyet’ten rahatsız olup Osmanlı’yı istismar edenler de maalesef yıllardır Türkiye’nin bir gerçeğidir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı mirası üzerinde yükselmiştir. Bugün korunan ve yaşatılan da o mirastır. Ne mirası bırakana ne de mirası yaşatana düşmanlık, bu topraklarda yaşayan kimsenin hakkı ve haddi değildir.
Osmanlı’nın değer ve sembollerini Cumhuriyet ile, Cumhuriyet’in değer ve sembollerini Osmanlı ile çatıştırmak kime ne fayda sağlar?
Bu, sadece Türk milletinin birlik ve beraberliğine yük getirir.
Büyük Türk milliyetçisi Hüseyin Nihal Atsız’ın bu konuda da önemli bir uyarısı vardır:
“Şimdi Türkçü olarak düşünelim: Selçuk, İlhanlı, Temir, Osmanlı hanedanları ile Cumhuriyet devri hep birden bir tek devletin hayatını teşkil etmiyor mu? Bunları ayrı devletler gibi görmek kendi kendimizi parçalamak olmaz mı?”
(Nihal Atsız – Türk Tarihinde Meseleler, s.16)
Osmanlı’nın Türklüğüne karşı çıkanlar, sizin soyunuz nedir?
Kimse kimsenin soyunu inkar edemeyeceğine göre, sizin Osmanlı’nın Türk soyuna dair vurgusu sizi hangi bilinçaltında köşeye sıkıştırıyor?
Millî Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun, “Osmanlı padişahları, Türk olmakla iftihar ederlerdi.” şeklindeki ifadesi, Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran Oğuz Türklerinden Osman Gazi’ye ve onun soyuna yönelik bir ayıp mı, yoksa yanlış bilgi mi oluyor?
Erhan Afyoncu’nun Osmanlı’nın Türklük kimliği üzerine tartışmayı hangi saiklerle başlattığını bilmiyorum. Osmanlı’nın üç hilal sembolünü ideolojik ülkümün sembolü olarak benimseyen bir Türk milliyetçisi olarak, benim hassasiyetim, bu tarihsel gerçekten rahatsızlık duyanlara yöneliktir: Osmanlı’nın bir soy sahibi olmadığını mı sanıyorlar?
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, geçmişte bu tartışmalara katılanlara yönelik bir konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı: “Hatırlatırım ki, Osmanlı tabiri devletin adıdır; milletin adı ise Türk’tür. Osmanlı İmparatorluğu, Türk milletinin medarı iftiharıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nu karalamaya ve aşağılamaya yeltenmek, bir Haçlı zihniyetidir. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı ve tarihteki Türk devletlerinin ebediyen payidar olacak son halkasıdır.”
Ayrıca başka bir konuşmasında ise şunları söylemişti: “Osmanlı İmparatorluğu ve onun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, yüksek Türk kültür ve yönetim mirasının bir uzantısıdır. Asırlardır yüreklerde taşınan, fedakârlık ve kahramanlıkla taçlanmış kutlu bir veraset ve vasiyetin ifadesidir.”
“Türk vizyonunu” hayata geçirmek için temeller atılırken, Osmanlı ile Cumhuriyet arasında suni bir çatışma yaratmaya çalışmak, her iki dönemin değerlerini istismar edenler için ancak bu vizyona duyulan bir düşmanlık olarak değerlendirilebilir. Hele ki bölgesel gelişmelerle birlikte düşman cephesinden “sıradaki hedef Türkiye” naraları yükselirken ve bunun karşısında Türk milletinin iç cephesini güçlendirmek için somut çabalar ortaya konurken, Osmanlı-Cumhuriyet çatışması çıkarmaya çalışmak, olsa olsa ABD-İsrail projelerine hizmetkârlıktır.
Yaşadığımız sürecin hassasiyeti, Türkiye’ye yarım asırdır maddi ve manevi kayıplar yaşatan, etnik fitneyi körükleyen ve emperyalist güçlere taşeronluk yapan terör örgütlerini, kendi aktörlerinin yüzleşmesiyle etkisiz hâle getirmeyi gerektirmektedir. Bu doğrultuda somut adımlar atılmış ve ortaya konan hedefler ete kemiğe bürünmüştür. Amaç, Türk milleti çatısı altında yaşayan herkesi birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuru etrafında birleştirmektir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin uyum içinde verdiği tüm mesajlar, bu ortak hedefi güçlendirmeye yöneliktir.
Türk tarihindeki devlet yapısını, sembol isimleri ve o dönemin ruhunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısıyla çatıştırmaya çalışmak, Türk milletinin geleceğinde milli şuuru tahrip etme çabasıdır. Daha önce kurduğumuz Türk devletleri gibi Selçuklu da, Osmanlı da, Türkiye Cumhuriyeti de bizimdir ve vazgeçilmezimizdir.
Dününden vazgeçenlerin yarınları olmaz…