Dün “Önderimiz Apo” diyenler yoldaşınız değil miydi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Dün “Önderimiz Apo” diyenler yoldaşınız değil miydi?

“Önderimiz Apo’ diyen partilerle her türlü ittifakı, iş birliğini yaparız; terörle mücadeleye onlarla beraber karşı çıkarız. Ancak onlara ‘Teröre cephe alın, Türkiye Partisi olun’ ya da PKK’ya ‘silah bıraktırın, örgütü feshedin’ denmesine ise kökten karşıyız.”

Bu duruşu sergileyen partiler, kurumlar, siyasiler, yazarlar ve yorumcular adeta aklımızla ve hafızamızla alay ediyor. Çünkü bunlar, “herkesi kör, âlemi sersem sanan” bir tarikat kurmuş gibiler. Bunlar asla PKK ve siyasi uzantılarına karşı değil; defalarca yan yana gelerek bunu açıkça gösterdiler.

HDP, terör örgütüne çok açıktan yardım ve yataklık yaparken, “HDP’li TBMM Başkanvekili oturumları yönetiyor, hepimiz katılıyoruz, bu meşrudur” savunmasıyla HDP ile yan yana gelişlerini ve sözde Kürt sorunu kavramlarını meşrulaştıran Müsavat Dervişoğlu, “Terörsüz Türkiye” hedefine neden bu kadar agresif yaklaşıyor? Anlayabilen var mı? Suç bastırma mı, yoksa yabancı bir misyon mu üstendi?

Keza Ümit Özdağ ve benzerlerinde de durum aynı... Dün, kişisel ve siyasi menfaatler için HDP/DEM gibi uzantılarla yan yana gelişleri meşrulaştıranlar, bugün “Terörsüz Türkiye” hedefini güçlendirmek için toplumsal baskı yaratmak adına sorumluluk almıyorlar.

Oysa 50 yıldır emperyalistler adına milletimizi oyalayan, acıya boğan, maddi ve manevi zararlar veren terör örgütünü işlevsiz kılmak, her vatanseverin vazifesi değil mi?

Terörle mücadelede başarısı ortada olan Cumhur İttifakı, bu mücadelenin taçlandırılmasını farklı bir boyutta hedefliyor. Bu birliktelikle PKK’nın en üst düzey yöneticileri etkisiz hale getirildi. Türk devleti üç-dört yıl önce bunları duyurmuşken, PKK ancak şimdi gerçekleri açıklamak zorunda kalıyor. Örneğin, PKK/KCK/PYD-YPG’nin sözde üst düzey sorumlusu Sofi Nurettin geçtiğimiz günlerde duyuruldu.

Cumhur İttifakı’nın bu başarıyı sürece karşı çıkanlara ispat etme zorunluluğu yoktur; çünkü karşı çıkanlar zaten terörle mücadeleye karşıydılar.

Cumhur İttifakı, ABD ve İsrail’in bölgesel hedeflerinin farkındadır. Gazze meselesini kendi emperyalist planları doğrultusunda sonuçlandırınca, Kıbrıs, Suriye ve diğer stratejik bölgeleri hedefleyecekler. Bu gelişmeler Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor. ABD ve İsrail, PKK/YPG taşeronluğunu kullanmaktan vazgeçmiyor.

Türkiye de kendi elindeki terör aktörleri ile ABD-İsrail’in elindeki terör aktörlerini yüzleştirerek, iletişim yoluyla etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Oyun kurana kendi oyununu kuruyor.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin üç hafta önce yaptığı  “Terörsüz Türkiye’nin menziline adım adım yaklaşılırken YPG/PYD’nin süreci ağırdan alması, gelişmeleri sakatlama arayışı kabul edilemez bir çirkefliktir. PKK’nın kurucu önderliği tarafından 27 Şubat’ta yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ örgütün tüm bileşenleri için bağlayıcıdır” şeklindeki bu açıklama bu stratejinin en somut ispatıdır.

Sayın Devlet Bahçeli, neyi niçin söylediğini çok iyi biliyor. Ama işine gelmeyenler, bu seslenişlerden bile ahmakça sonuçlar çıkarıp “Bu ülkenin tek kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’tür” diyebiliyorlar. Konu terör ve örgüt yöneticileri olduğu halde, saplantı halindeki bazıları meseleyi Atatürk’e bağlayabiliyor. Onlara göre “Bölücü faaliyetlerin kurucu önderi” demek suç ama o “kurucu önderin” kurduğu partiyle her türlü ittifakı yapmak demokrasinin gereğiymiş. Yeminle, bunlar bambaşka bir tür… Ne akıl mantık tutarlılığı var, ne de utanma duygusu.

Bu gerçekleri hatırlatmam, Korkusuz gazetesi yazarı Mustafa Mutlu’yu fazlasıyla rahatsız etmiş olmalı. Bulgaristan’da gerçekleşen uyuşturucu operasyonunda bir paketin üzerine üç hilal sembolü konması meselesinde rezil ettiğim Mustafa Mutlu, bu kez de şahsıma bulaşarak şunları yazmış:

 “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde PKK elebaşı için ‘Kurucu önder’ demişti ya... Bu tanımlama çok tepki çekince Yıldıray Çiçek isimli danışmanı onu savunma ihtiyacı hissetmiş... Ama MHP’lilerin genellikle yaptığı gibi hakaret ederek... Demiş ki:
‘Bu tanımlama ideolojik bir adlandırmadır. Alakasız şekilde ‘Ülkenin tek kurucu önderi Atatürk’tür’ demek için gerçekten ahmak olmak gerekir.’
Yani diyor ki, ‘PKK’yı Apo kurdu, o yüzden onun kurucu önderi odur!’
İyi de PKK’lı mısınız ki siz de ‘Kurucu önder’ diyorsunuz... Bırakın o tanımlamayı, örgütteki eli kanlı katiller yapsın.

★★★

‘Ahmak’ meselesine gelince...
Bazen ahmaklık bile evladır be Yıldıray Bey...
En azından masumiyet barındırır...
Yeter ki ‘hain’ olmasın insan!”

***

Terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan, zaten bizim “kurucu önderimiz” değildir. Davamızdaki ömrümüz, onun kurduğu kanlı terör örgütüne karşı mücadeleyle geçmiştir. Ona “Bizim kurucu önderimiz” diyenler, dün sizin ittifak ve işbirliği ortağınız olan, dağda ve şehirde terör gerçekleştirenlerdir. Burada yapılan onlara sadece “Kurucu önder dediğiniz Öcalan silah bırakma ve örgütü feshetme kararı aldı, kararına uyun” mesajı verilmektedir.

Mustafa Mutlu, desteklediğin CHP, tüm seçimlerde “Önderimiz Apo” diyen HDP/DEM ile ittifak yaptı. Hiç eleştirdin mi? 

CHP, sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarına karşı çıktı. Eleştirdin mi? 

CHP, HDP ile Anayasa taslakları hazırladı. Karşı çıktın mı? 

HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, CHP Genel Merkezi’nde kameralar önünde “PKK ve Öcalan konusunda CHP ile aramızda problem yok” dedi. Buna dair yazın var mı?

Her şeyiniz tutarsız, her şeyiniz sadece karşı çıkmak adına... Oysa hafızanız olsaydı, konuşacak diliniz, bakacak yüzünüz, yazacak kaleminiz olmaması gerekirdi.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...