Tembelliği övmeyin, bulaşıcı hastalık olur
CHP, son yerel seçimlerde birçok il ve ilçede halkın oylarıyla iktidara geldi. Halk iradesi sandıkta tecelli etti; ancak olan yine halka oldu. Çünkü CHP’li belediyelerde, halka hizmet ve proje üretmek yerine yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlük, liyakatsizlik ve saygısızlık gündeme gelir hâle geldi.
Bugün CHP’li belediyelerde pek çok olumsuzluk mevcut; ancak halka hizmet yok. Artık öyle bir noktaya gelindi ki, neredeyse her gün bir CHP’li belediyeden şaibe, iddia ya da suç haberi duyulmazsa, toplum bu duruma bile şaşırır oldu.
CHP buna rağmen hâlâ algı çalışmaları ve yönlendirme propagandalarıyla kendini olduğundan farklı göstermeye çalışıyor. Peki, bu algılara ve propagandalara kananlar yok mu? Elbette çok…
Tembellikte adeta yarışan Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın yeniden seçilmesi bile bunun en çarpıcı örneğidir. İstanbul ve Ankara’da halka hizmet üretmeyip, “yapıyormuş” gibi sunulan örneklerin sayısı CHP’li belediyelerde oldukça fazladır.
Öyle ki, bu ülkede Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı yapmış olan Masum Türker bile “yapıyormuş” algısına kapılmış olmalı ki, geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında “Büyük projelere imza atmış Mansur Yavaş” savunmasını yapmaya kalktı. Bunun üzerine gazeteci Sinan Burhan ona şu yanıtı verdi:
“Sayın Bakan, ezbere konuşuyorsunuz. Yalvarıyorum, ne olur bir tane proje söyleyin. 58 kilometre metro dedi, yapmadı. Bir metreküp su getirmedi. Lütfen ezbere konuşmayın. Bir tane proje söyleyin.”
Masum Türker ise bu sorulara cevap veremedi. Çareyi, “Sen onu boş ver, yüzde 60 oy aldı. Sen ona bak.” demekte buldu. Zaten en büyük trajedi de bu değil mi? Hiçbir şey yapmadan yüzde 60 oy almak ve ardından Cumhurbaşkanlığı hayalleri kurmak…
Devlet bakanlığı yapmış birisi bile bu algılara yenik düşüyorsa, artık kime ne demenin bir anlamı kalıyor?
Ankara’da yaşayan biziz, gören biziz…
Peki, bize hizmet gösterebilecek olan var mı?
Mansur Yavaş, meseleleri çözmek yerine yalnızca izliyor. Hatta belki izleme zahmetine bile katlanmıyordur.
Mansur Yavaş, geçtiğimiz yıllarda Fatih Altaylı’nın programına da çıkmıştı. O programda Altaylı şu sözleri söylemişti:
“İlgimi çeken şu oluyor: Hep projeler var ama gerçekleşen şey çok az.”
Fatih Altaylı’nın bu sözleri karşısında zor anlar yaşayan Mansur Yavaş ise masasının üzerindeki dosyalara bakıyormuş gibi yaparak şu ifadelerle geçiştirmişti:
“İhalesi yapılacak, projesi var. Neyse, şimdi bulamadım. Şunun altında falan varsa… Maalesef.”
Altaylı, yine aynı programda şu cümleleri de milyonların huzurunda Mansur Yavaş’ın yüzüne söylemişti:
“Geçen gün sizin buraya geleceğinizi duyan, sizin partiden bir ilçe belediye başkanıyla beraberdik. Sizi de çok seven bir belediye başkanı aslında. Dedi ki: ‘Mansur Bey’i ben de çok seviyorum ama herkes onun için hiçbir şey yapmıyor diyor. Bol bol proje üretiyor, laf var ama icraat yok diyorlar.’ Valla ben de bilmiyorum, iki yıldır Ankara’ya gitmiyorum dedim.”
Şimdi yeniden CHP’ye dönmüş olan Muharrem İnce bile geçtiğimiz yıllarda, “Ankara’da yaşıyorum, orada da çözülmüş bir sorun yok.” diyerek Mansur Yavaş’ın tembelliğine dikkat çekmişti.
CHP’li siyasetçiler ve gazeteciler Ankara’daki Mansur Yavaş’ın tembellik gerçeğini görüyorken, Masum Türker neden hayali kurgularla güzellemeler yapmaya kalkıyor? Daha önce de basit kurgularla Ekrem İmamoğlu’na bu güzellemeleri yapmaya kalkmıştı.
Masum Türker gibilerin ortaya attığı içi boş algılar, adeta bulaşıcı bir “tembellik” hastalığına dönüşüyor. Bu tür propagandalar, çalışmayanın ödüllendirildiği bir düzenin oluşmasına hizmet eder. Oysa bir belediye başkanı çalışmıyorsa, hangi partiden olursa olsun övülmemeli ve övdürülmemelidir. Çalışan ise, yine hangi partiden olursa olsun ödüllendirilmeli ve takdir edilmelidir. Ölçü bu olursa, gerçek hizmet kalitesi yakalanır.
CHP, yerel yönetim iktidarında hiç de güzel bir sınav verememiştir. Hormonlu algılarla, yapay propagandalarla bu noktaya kadar geldiler. Fakat herkesin gördüğü gerçek şu; kanalizasyon boruları patladı ve bir türlü durdurulamıyor. CHP, pişmanlık demektir. CHP, halka eziyet demektir. Yaşananların herkes için bir ders olmasını diliyorum.